Farklı kültürler yük mü zenginlik mi?

Herkesin bildiği gibi Kasım 2023’te aşırı sağcılar (AfD) Potsdam’a yakın bir otelde gizli toplantı yaptılar.

MERVE AKAL 16 Ocak 2024 YAZARLAR

CORRECTİV bu toplantıyı ve katılımcıların bazılarını “Geheimplan gegen Deutschland” yani “Almanya’ya karşı Gizli Plan” başlığı altında duyurdu. Sosyal medyada gençler ne yapmalıyız diyorlar. Bazıları şakasını bile yapıyor ama durum ciddi, çünkü aşırı sağcıların hiç şakası yok.

Bu günlere nasıl geldik?

Aşırı sağ hortlaması bütün Almanya’yı ilgilendiriyor. ”Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’‘ mantığı, önce farklı milletlerden insanlara saldırıların artmasını sağlar. Daha sonra sıra kadınlara ve engellilere gelir. Çünkü Almanya’ya karşı gizli planları olanlar meslek ve sosyal hayattan uzak kalan kadınlar istiyorlar. Engellilerin ise koruyanı az. Gizli plan yapan zihniyet ise, insanları gruplara ayırıyor ve beyaz erkek egemenliğini geri getirmek istiyor. Bu egemenlikte farklılıklara yer yok, doğuştan olsa bile. Göçmen kökenli insanlar, kadınlar ve engelliler bu egemenlikte en alt kategorideler.

Alman medyasında daha çok göçmenlere yönelik olumsuz haberler yapıldığı için, örnek olan kişiye ‘sen başkasın, ama sizin insanlarınız şöyle veya böyle kötü’ dendiği için biz bu günlere geldik diyebiliriz. Bu üstelik aşırı sağcıların diyalektiğinin ana bileşeni. Güncel hayatta ırkçılık bu gibi sözlerden oluşuyor ve hoşgörülüyor. Toplumla uyumlu olmayanlar hoş görüldükçe demokrasimiz tehlikeye girdi. Kısacası hoşgörü paradoksunun ve seçici algının mağdurları olduk. Hem de, bütün bir ülke olarak.

Din adamı ve gazeteci yazar Stephan Anpalagan kitabında ‘Köpeklere insan ismi verildiği, kendini ‘köpek ebeveyni’ olarak tanıtan insanların olduğu ülkemizde, yabancıların insan gibi görülmesi hala olağan dışı’ diyor.

“Kampf & Sehnsucht in der Mitte der Gesellschaft” kitabını tavsiye ederim. Yazar bu kitabında, ırkçılığın vasıflı işçi açığını çoğalttığını gösteriyor.

Vasıflı işçi eksikliği vahim

Ne tuhaftır ki yıllardır HANDELSBLATT köşe yazarları işte bu vasıflı işçi açığından yakınıyor ve yurt dışından acil işçi alınmasını tavsiye ediyorken, kimse bunu baş sayfasına taşımıyor. Gene bir seçici algı örneği.

Mesala, Brandenburg’da ki Teltow-Fläming ilçesinde vasıflı işçi eksikliği çok büyük. Bu ilçe de Brandenburg eyaletinin en fazla sanayi şirketi var. Ama yıllardır vasıflı işçi bulamıyorlar. Mesela Hesco şirketinin toplam 50 çalışanı var ve genel müdürü Felix Reiche, yıllardır plastik kalıpçısı arıyor. Bu meslek kimya ve İT’yi birleştiren dört yıllık bir eğitim gerektiriyor ve mezunları kapış kapış aranıyor. Felix Reiche’nın fabrikasında 24 saat çalıştırılması gereken makinalar atıl birşekilde duruyor. Çünkü vasıflı işçi eksikliğinden dolayı makinalar kapatılmak zorunda kalıyor.

Hesco, eleman eksikliğinden büyüyemiyor. Genel müdürleri Reiche, uzun vadede yurt dışından vasıflı eleman alınması gerektiğini vurguluyor. Felix Reiche ‘Yurt dışındaki vasıflı elemanlar için cazibeli olmazsak Brandenburg eyaleti geri kalacak’ diyor.

Brandenburg eyaletinde çalışanların yüzde 10.9’u ve Teltow-Fläming ilçesinde çalışanların neredeyse yüzde 20’si Alman asıllı değil. Bu insanların hiçbir gazetede ismi çıktı mı? Tabiki hayır..

Leitkultur çoktan öldü

Alman gazeteleri belli aralıklarla mesleki kariyeri olan insanları tanıtır. Bu bir iş kadını olabilir, bir ressam ya da sosyal angajmanı ile öne çıkan birisi. Genelde bu kişi bir Alman veya baskın kültür tipine (Leitkultur) uygun biri olur, oysa Almanya’nın farklı milletlerden insanları tanıtmaya o kadar ihtiyacı var ki! Baskın kültür çoktan öldü ve yerine çok kültürlülük geçti. Almanya’ya karşı yapılan gizli planı yapanların hayal ettiği Almanya artık yok. Yerine daha iyisi geldi, demek istiyorum ama ‘daha iyisine’ ulaşmak için hep beraber kat etmemiz gereken çok yol var. Bu yol doğal olarak zor olacak üstelik aşırı sağcılarda her fırsatta oyun bozanlık yapacaklar.

Kültürel farklılığın getirileri

Farklı kültürlere zenginlik olarak bakmalıyız. Her kültür farklıdır, ama ne ilginçtir ki insanlar aşırı sağcılara gösterdikleri hoşgörüyü birbirlerine göstermiyor.

Mesela İtalyan ve Türk kültüründe aile kavramı önemlidir. Fransız kültürü hala aşk kültürü olarak bilinir. 13. yüzyıla kadar Arap kültürü ciddi bir bilim kültürü idi. Bildiğiniz gibi rakamlar ve sayı sistemi Arap kültüründen geliyor. Almanlar hala çok çalışkan olarak bilinir. Portekizliler ise giyim ştarzı ile ön plana çıkar.

Kültürel faklılık bireylerin dünya görüşünü geliştirir. Farklı dilleri konuşan insanlar daha kolay bilimsel kaynaklardan beslenebilir ve şirketlere artı değer katar. Ayrıca değişik şirketlerle olan iş ilişkilerini kolaylaştırır. Daha çok misal verilebilir bu konuda.

Ama şu nokta vurgulanmalıdır ki: tek tip çalışan insan grubu, tek tip ürünlere ve tek tip işlere götürür. En büyük geri adım budur.

Peki ne yapmalıyız?

Bu soru çok soruldu ve herkes aşırı sağcılarla konuşmanın önemini vurguladı. Oysa aşırı sağcılar konuşmadılar, onlar kendi dar görüşlerini yaydılar sadece. Bir adım dahi aşırıcılıktan vazgeçmeyen, gerçeklere gözlerini yuman ve farklılıklara kapalı bir grup, onlar. Farklı kültürlerden insanlarla bu kadar konuşulmadı. Yazar Stefan Anpalagan yine taşı gediğine koymuş: ‘Ben bu ülkeyi o kadar çok seviyorum ki. Ama bu ülke beni hiç sevmiyor.’

Ne yapmalıyız? Bu sorunun cevabını gençler çok güzel veriyor. Fridays for Future Almanya aktivisti Luisa Neubauer X platformunda: ‘Sağdan sağa kaymayı, herkesin sağa kaymasıyla savuşturamazsınız. Aşırı sağcılığa karşı sağlam bir duruş sergilenir’ diyor.

Aşırı sağcılara karşı herkese düşen bir görev var. Herkes kendi çapında bir şeyler yapabilir. Herkes bu gençler gibi cesur ve sağlam bir duruş gösterebilir.

Medya kuruluşlarına özel görev düşüyor. İyi örnekleri ön plana çıkartmalı. Yurt dışından Almanya’ya gelip yıllarca çalışan emektarlar, iş insanları, sanatçılar ve kültürel çalışmalara öncülük yapan kişiler tanıtılmalı. Çünkü bu insanlar bu toplumda yaşıyor ve toplumu şekillendiriyorlar. Almanya’ya gelen insanların dil konusunda gösterdikleri azim ve gayret artık dikkate alınmalı.

Zaman değişti ve gelenler farklılar, çokları vasıflı, hepsi dil konusunda azimliler. Aksanlı konuşmak azmin bir göstergesidir. İngilizler dünya gücü olurken aksansız konuşulmasını istediler mi? Almanya, aşırı sağcılara karşı önlem aldığını tüm dünyaya göstermeli. Aşırı sağa gösterilen hoşgörü herkese zarar veriyor.