Söz silahı

Söz silahı

Yüce kitabın ilk emridir oku. Okumanın bir anlamı da işaretlerden ibaret bir metni sözle ifade etmektir. Söze atıf da vardır okumada. Bu yönüyle bir bakıma sözün terennümüdür okumak. Başlangıçta söz vardı, der Yuhanna İncili. Yunus da, Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı.  Söz ola ağulu aşı Bal ile yağ ede bir söz ifadeleriyle sözün gücüne

ERDAL KARAMAN 04 Nisan 2019 ERDAL KARAMAN

Yüce kitabın ilk emridir oku. Okumanın bir anlamı da işaretlerden ibaret bir metni sözle ifade etmektir. Söze atıf da vardır okumada. Bu yönüyle bir bakıma sözün terennümüdür okumak. Başlangıçta söz vardı, der Yuhanna İncili. Yunus da,

Söz ola kese savaşı

Söz ola kestire başı

Söz ola ağulu aşı

Bal ile yağ ede bir söz

ifadeleriyle sözün gücüne dikkat çeker taa çlar öncesinden.

Diğer canlılardan farklı olarak dili en etkili kullanan varlıktır insan. Dilinden dökülen sözler sadece fonetik ve morfolojik yapılardan ibaret söz yığınları değildir. Bazen bir kalbi ihya eder, sevgilsinin muhabbetini kazandır söz, bazen kalp kırar, onulması mümkün olmaya yaralar açar gönülde. Bu yönüyle bıçak yarasından daha derindir yarası.

Bundan ötürü de söz, bazen bir cerrah elinde neşter gibi hayat kazandıran bir alet olurken, bazen de bir katil elinde cana kastetmede kullanılan bir öldürücü bıçak gibidir. Söyleyenin niyete göre anlam kazanır söz. Ateş gibidir, binbir emekle yapılan bir sarayı bir kıvılcımla küle çeviren bir afet olabileceği gibi, ocakta kontrol altında leziz yemekleri, damak tadında pişiren bir nimet de olabilir.  

Hele hele günümüzde söz, daha tehlikeli bir silah olup çıkmıştır. Dünyanın köyden de daha küçük hale geldiği zamanımızda, kitle iletişim araçları vasıtasıyla bir anda dünyanın bir ucundaki hatipler evimizin baş köşesinde bize hitap eder oldular. Hitabetin inceliklerine sahip usta natıklar böylece aynı evde dahi, iki, üç farklı grup oluşturabilecek güce sahip hale geldiler.

Aynı zamanda, tesirli z söylemenin bir sanat haline geldiği, jest ve mimiklerle desteklenip, insanların uğrunda can verdiği manevi değerle süslenmek suretiyle, kitlelerin yönlendirilip robotlaştıtıldığı bir dönemde sözün ehemmiyeti daha da arttı. Hatipler, kitleleri istedikleri gibi yönlendirmek, taraftar toplamak, sözlerinin daha da tesirli olması için diksiyon kurslarında saatlerce temrin yapmaktalar, eğitmenlerin taliminden geçmekteler.

Sadece diksiyon eğitimi mi?

El sıkışmadan tutun, kaş göz hareketlerine, el kol hareketlerine ve yürüyüşe kadar her şey insanları ikna etmek, taraftar toplamak maksadıyla eğitime tabi tutuldu.

Amaç, insanları doğruyave hakikate yönlendirmede bir vesile olarak değil de şahsi ikbal, çıkar için kullanılmak istendiğinde kısa süreli muvaffakiyet elde edilse de, bir süre sonra gerçekler ortaya çıkıyor. Kalpten südur etmeyen sadece dudaklarda teşekküleden sözler, beyanın gücü ile insanları cerbezesine kaptırsa da asla uzun soluklu olamıyor. İçten ve samimi olmadığı için bir süre sonra fiille sözün ters düşmesi sonucunda maksat da ortaya çıkıyor. Söz bir vadide, fiil başka bir vadide kaldığında aslında niyetinde demogojiden ibaret olduğu anlaşılıyor.

Bundan dolayı da günümüzde sözlerini jest ve mimiklerle kuvvetlendirmeye çalışan, hamasetle süsleyen demogogların tesiri de kısa soluklu oluyor. Nutkunda haktan, hukuktan, insani değerlerden dem vuran birisinin, hayatında bahsedilen meziyetlerin esamesi okunmuyorsa, irad edilen süslü sözler belki dinleyenlere edebi bir haz verecektir, ama hakikat ortaya çıktığında güneş ışığında eriyen kar yığınları gibi olacaktır. Fakat bazen gerçekler ortaya çıkana kadar yalan sözlere aldanıp bel bağlayanlar çok ağır bedeller ödeyebiliyor. Kitleler, sonu belli olmayan maceralara sürüklenebiliyor.

Oysa ki kalple dilin paralellik arz etmesi, sözün fiille örtüşmesi neticesinde irad edilen sözler, dünya durdukça insanlara yol gösteren kutup yıldızı gibidir. Gönülden kopup gelen, hak ve hakikatin terennümü olan hakikat incileri, hiçbir zaman değerini kaybetmez. Her dönemde muhatapları o ummanlardan inciler çıkarırlar.

ÖNE ÇIKANLAR