Kelimeler de göç eder

Kelimeler de göç eder

Sizde de olur mu? Başka bir dilde Türkçe kelimelerle karşılaşınca uzun süredir görüşmediğimiz bir dostla karşılamış gibi bir his uyanır bende. Sanki gurbete çıkmış, yıllarca kendisiyle görüşemediğimiz yakın bir dost gibi gelir bana başka dillerdeki kelimelerimiz. Hal böyle olunca o kelimeyle eski bir dostla hasret giderir gibi ilgilenirim.  Kelimenin, yeni dildeki anlamından tutun da, uğradığı

ERDAL KARAMAN 05 Mayıs 2019 ERDAL KARAMAN

Sizde de olur mu? Başka bir dilde Türkçe kelimelerle karşılaşınca uzun süredir görüşmediğimiz bir dostla karşılamış gibi bir his uyanır bende. Sanki gurbete çıkmış, yıllarca kendisiyle görüşemediğimiz yakın bir dost gibi gelir bana başka dillerdeki kelimelerimiz.

Hal böyle olunca o kelimeyle eski bir dostla hasret giderir gibi ilgilenirim.  Kelimenin, yeni dildeki anlamından tutun da, uğradığı ses değişimine kadar her yönünü merak ederim.

Geçenlerde Suriyeli dostlarla sohbet ederken söz Türkçe ve Arapçadan açıldı. İki dilin etkileşimiyle devam eden sohbet, yemek vaktinde olduğundan olsa gerek, Türk ve Suriye mutfağına kadar gitti. Sohbet yemeklere gelince sofradaki yemeklerin Arapçadaki karşılıklarını sordum.

Dostumuz yemek isimlerini saymaya başladı sırasıyla. Sarmaya geldiğinde dostumuz onun bizde iki tane ismi var, dedi. Merakım iyice arttı. İki isimden birisi Arapça, diğeri de başka bir dildendir, diye düşündüm. Kendisine nedir isimleri diye sorduğumda, sarma şayet kıymalı ise “yaprak”, kıymasızsa “yalancı” deriz, diye cevap verdi.

Her iki kelime de Türkçeden Arapçaya geçmiş. Kelimelerin kullanımı çok ilgi çekici geldi bana. Suriyeli kardeşlerimizin etsiz sarmayı yalancı görmeleri dikkate değer bir yaklaşım.

Günümüzde olduğu gibi, eskiden de et almak, mutfağa etin girdiği aralıklar yaşam standarttı açısından bir gösterge olabilir elbette. Ama onsuz olan bir yemeğin yalancı olması da ayrı bir bakış açısı. Etsiz sarmayı yalancı, sahtekâr gibi görmüş Suriyeli dostlar.

Bizde adı geçen yemeğe sarmak fiilinden sarma ismini vermişiz ve güzel bir kelime türetmişiz. Bu leziz yemek Anadolu’da yaprak sarması terkibiyle de maruftur. Belki de halkımız lahana sarmasından ayırmak, farkını vurgulamak için böyle bir tamlama ile isimlendirmiştir.

Suriyeli kardeşlerimizin kullandığı isimler de Türkçe, fakat bizde malum yemek bu isimlerle anılmaz. Suriye vatandaşı birisi Türkiye’de “yaprak” yedim ya da “yalancı” yedim dese biz hangi yemeği kastettiğini anlamakta güçlük çekebiliriz.

Ödünçlemeler, yeni ailesinde çoğu zaman ses değişikliğine uğraması yanında farklı manalarda da kullanılabilmektedir. Bu da gayet tabii bir durumdur. Kelimelere yeni sahipleri farklı manalar verebiliyor.

Zamanla kendi dilimizde dahi kelimelerin ses ve manalarında değişiklikler olmaktadır. Dilde bazı kelimelerin anlamlarının iyileşmesi ya da kötüleşmesi vakidir. Zamanla güzel şeyler ifade eden kelimelerin daha sonra kötü anlamlarda kullanılması Türkçede birçok kelimede görülmektedir. “uşak” kelimesi eskiden çocuk anlamında kullanılırken zamanla hizmetçi anlamında kullanılır olmuş.

Eskiden can taşıyan, mahlûk anlamındaki “canavar” kelimesi bugün yırtıcı hayvan, yine “bayakı” deminki anlamındaki kelimenin bayağı, adi anlamında kullanılması gibi. Kelimelere zaman içerisinde ilk kullanıldığı anlamların dışında manalar yüklenebilir.

Bunun zıddı, eskiden kötü, menfi kavramları ifade eden kelimelerin zamanla güzel anlamda kullanılması da söz konusudur. Burada bir iyileşme olduğu için buna da anlam iyileşmesi terimini ad olarak vermişiz.

Eskiden “yabız” kötü anlamında kullandığımız kelime zamanla ses değişikliğine de uğrayarak günümüzde şahıslara verilecek kadar iyileştirilmiş ve tuttuğu koparan anlamında yavuz şeklinde kullanılır olmuştur.

Diğer taraftan yavuz kelimesine benzeyen “yaman” kelimesinin de serüveni aynıdır. O da eskiden iyi, yahşı kelimesinin zıddı iken şimdilerde yaman adam tamlamasında olduğu gibi tuttuğunu koparan, mücadeleci manası taşımaktadır.

Kelimeler de tıpkı insanları gibi zamanla değişime uğruyor. Farklı şekiller alabiliyor. Eee zaman gibi karşılarında bünyesine aldığı her şeyi değiştiren, şekilden şekle sokan devasa bir çark var.

Mümkün mü ona karşı koyabilmek. Hal böyle olunca zaman içerisinde kelimelerin anlamlarının değişmesi, farklı seslerle ve anlamlarla başka dillerde ve dilimizde varlıklarını devam ettirmesi de gayet tabiidir. Ne de olsa dil de insan gibi canlı bir varlıktır.