Diller ülkesi

Diller ülkesi

Dil vasıtasıyla duygu ve düşüncelerimizi anlatır, fikirlerimizi hayata geçiririz. Dil duygu ve düşüncemizin evidir. Sevincimiz-kederimiz, aşkımızı-nefretimiz onun sayesinde hayat bulur. Dil vasıtasıyla birçok müşkülümüzü dillendirir, atalarımızın yıllar önce yaşadıklarından haberdar oluruz. Farklı milletlerin edebi metinlerine, kültürüne, sanatına, duygu ve düşüncelerine, hakeza, yine dille muttali oluruz. Bu yönüyle dil İnsanlara bahşedilen en büyük nimetlerden birisidir. Irklar

ERDAL KARAMAN 14 Aralık 2018 ERDAL KARAMAN

Dil vasıtasıyla duygu ve düşüncelerimizi anlatır, fikirlerimizi hayata geçiririz. Dil duygu ve düşüncemizin evidir. Sevincimiz-kederimiz, aşkımızı-nefretimiz onun sayesinde hayat bulur.

Dil vasıtasıyla birçok müşkülümüzü dillendirir, atalarımızın yıllar önce yaşadıklarından haberdar oluruz. Farklı milletlerin edebi metinlerine, kültürüne, sanatına, duygu ve düşüncelerine, hakeza, yine dille muttali oluruz. Bu yönüyle dil İnsanlara bahşedilen en büyük nimetlerden birisidir.

Irklar gibi diller de rengârenktir. Dünyanın farklı mekânlarında, bugün farklı farklı diller konuşmaktadır. Hâlihazırda araştırmalara göre dünyada yaklaşık 6 bin dil konuşulduğu söylenmektedir.

Bazı ülkelerde konuşulan dil sayısı bir elin parmaklarını geçmezken, bazıları da dilden nasibini ziyadesiyle almıştır. Bu ülkelerden birisi de Dağıstan’dır. Dağıstan adeta dillerin sergilendiği bir panayır gibidir.

Dağıstan’da bugün bazı araştırmacılara göre 80 civarında dil konuşulmaktadır. Dağların koynundaki bu küçük beldede bugün farklı milletler bir arada yaşamakta ve kendi dillerini de muhafaza etmektedir. Adeta bu yönüyle Dağıstan dil cenneti gibidir.

Dağıstan’da bu kadar çok dilin konuşulmasını halk bir efsaneye bağlar. Efsaneye göre: Allah insanları yarattıktan belli bir süre sonra insanların sayısı artmaya başlar. İnsanların, dünyanın farklı farklı coğrafyalarına dağılmasıyla birlikte milletlerin teşekkül süreci de başlamış olur.

Milletlere, Allah, konuşsunlar, aralarında ünsiyet kursunlar diye birer dil vermek ister. Bunun için de bir melek görevlendirir. Melek, Allah’tan aldığı emri yerine getirmek, her milletin konuşacağı dili dağıtmak için gökyüzüne yükselir. Yanında da farklı farklı dillerle dolu bir torba vardır.

Memleketleri birer birer ziyaret edip her ülkenin dilini dağıttıktan sonra Dağıstan’a geldiğinde artık bir hayli yorulmuştur. Elini torbaya daldırıp bir dil almak istediğinde torbanın ağzı aşağıya gelir ve kalan bütün diller Dağıstan’a saçılır. Bir dil atması gerekirken kalan dillerin hepsi kazara Dağıstan’a dökülüverir.

Tabii ki efsane bu, okurken siz de olur mu böyle şey, diye düşünmüşsünüzdür. Ama efsanenin aslından ziyade faslına bakmak lazım.

Ülkenin dağlık olması, birçok dilin yazılı kaynaklarının ve eğitimin ana dilde olmaması gibi sebeplerden dolayı diyalektler arasında bile büyük farklılıklar ortaya çıkmıştır. Bu coğrafyada konuşulan Avarca’nın köyler arasında bile çok büyük farklılıklara sahip olduğu dile getirilmektedir

Dağıstan’da farklı dönemlerde ortak diller olmuştur. Bir dönem Arapça ortak dil olarak kullanılmış, dolayısıyla da en popüler dil Arapça olmuştur. Daha sonra Dağıstan’da Türkçe ortak dil olarak tarihteki yerini almıştır.

Hatta Şeyh Şamil’in meclislerinde dahi Türkçe’nin ortak dil olarak kullanıldığına dair rivayetler vardır. Rusların bu coğrafyada hâkimiyet kurmasıyla birlikte ortak dil olarak tarih sahnesine Rusça’nın çıktığına şahit olmaktayız. Bugün de Dağıstan’da bütün halkların müşterek dili Rusça’dır.

Diğer diller daha çok aile içerisinde ve küçük topluluklarda kullanılmaktadır. Her ne kadar Dağıstan’da çok sayıda dil olsa da bu dillerin hepsinin yazılı bir kültürü, maalesef, olamamıştır. Bazı dillerin yazılı edebiyatları teşekkül ederken bazıları yerelde kalmış, eser verememiştir.

Dağıstan’da konuşulan dillerden Türkçe de nasibini almıştır. Bu ülkede Türk dil grubundan Nogayca, Kumukça, Azerbaycan Türkçesi ve Terekeme dili konuşulmaktadır. Diğer diller de olduğu Türk dili ailesinden olan dillerde de konuşanlar azalmıştır. Bugün, Türk dili ailesine mensup olan diller de kendi yazılı edebiyatlarını devam ettirme mücadelesi vermektedir.

Dağıstan’da konuşulan diller, bir dönem Arapça ve Türkçe’den kelime alırken, bugün de Rusça’nın tesirinde kalmıştır. Özellikle son dönemde, Rusça’nın yaygın olarak kullanılmasından dolayı, Dağıstan dillerine olan tesiri hissedilir derecede artmıştır.

Bu dilden kelime alış verişinden ziyade etkileşim sentaksa kadar sirayet etmiştir. İnsanlar, kelime türetirken artık ana dili gibi olan Rusça’dan birçok unsuru kendi dilinde kullanmaktadır. Bazıları Azerbaycan Türkçesinde istirahat etmek yerine ‘’attıhat eylemek’’ şeklinde birleşik fiiller kurabilecek kadar Rusça’nın tesirinde kalmaktadır.

Dünyanın ortak mirası olan ve adeta ölüm döşeğindeki hasta gibi, can çekişen birçok Dağıstan dili, maalesef, bugün yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Kültürlerin taşıyıcısı ve dünyanın zenginliklerinden sayılan dillere, dünya kültürel mirasını koruma adına sahip çıkmak gerekir. En azından konuşanları hayatta iken edebi mahsulleri kayıt altına alınmalıdır. Ölen her dille birlikte, maalesef, bir medeniyet, bir kültür de yok olup gitmektedir.