Duanızda eşiniz de olsun

Bazen eşimizle yaşadığımız sorunlar içimizde büyür; büyür de sıkıntılarımızı paylaşacak ve çözecek birilerini bulamaz, bulsak da neticeye ulaşamaz, sonra da sersemlemiş bir halde adeta koskoca dünyada yapayalnız kalırız. Oysaki “Beni bilen, gören ve duyan birisi var, en zor zamanımda imdadıma yetişir. Çünkü onun kudret eli her şeye yetişir. Yalnız değilim, benim hadsiz ihtiyaçlarımı ancak o

MEHMET TOY 06 Temmuz 2020 YAZARLAR

Bazen eşimizle yaşadığımız sorunlar içimizde büyür; büyür de sıkıntılarımızı paylaşacak ve çözecek birilerini bulamaz, bulsak da neticeye ulaşamaz, sonra da sersemlemiş bir halde adeta koskoca dünyada yapayalnız kalırız. Oysaki “Beni bilen, gören ve duyan birisi var, en zor zamanımda imdadıma yetişir. Çünkü onun kudret eli her şeye yetişir.

Yalnız değilim, benim hadsiz ihtiyaçlarımı ancak o yerine getirebilir ve beni hadsiz düşmanlarımdan ancak o korur ve ben bu sayede sıkıntılarımdan kurtulur, inşiraha ererim.”  deyip, iyi ve kötü günlerimizde yüzümüzü kudret sahibi olan Cenab-ı Hak’ka çevirsek sorunlarımızı çözer, ümitlerimizi tazeler, neşemize neşe katarız.

Dua, aile saadetinin oluşması ve devam ettirilmesi adına bir dilekçe, bir leçetedir. Birbirlerine dua eden eşler, kalpleri elinde evirip çeviren yüce sultana dayanmış ve onun rahmetine, lütfuna mazhar olmuş olurlar ve içlerinde güzel duygular beslerler.

Günümüzde aile saadetini alıp götüren onca tahripler vardır ve bu tahripler eşlerin bir yanlarını sürekli kemirmekte, yaralamakta ve evliktik ağacının dallarını bir bir koparmaktadır. Allah Resûlü’nün (s.a.s) Hz. Ömer’e (r.a)  “Bizi duadan unutma, sevgili kardeşim!” dediği gibi, biz de eşimize; üzerimize yağan belâ ve musibetlerden dolayı “Sevgili eşim! Beni unutma, beni de duana ortak et!” diyebilsek!

Eşler birbirlerinin huzur kaynağı, diğer yarısı ve tamamlayıcısıdır. Birbirlerini seven birbirlerine yardımcı olur, birbirlerinin iyiliği için dua eder. Ne yazık ki en yakınımız olan ve her gün aynı yastığa baş koyduğumuz eşimize niyazda bulunmak çoğu zaman aklımıza gelmez; gelse de bazen içimizden gelmez. Kur’an “Rab­bi­miz! Bi­ze gö­zü­mü­zü ay­dın­la­ta­cak eş­ler ve zür­ri­yet­ler ba­ğış­la ve bi­zi tak­va sa­hip­le­ri­ne ön­der kıl!” (Furkan,74).  “Ey Yüce Rabbimiz! Bize bu dünyada da iyilik ve güzellik ver, âhirette de iyilik ve güzellik ver ve bizi cehennem ateşinden koru!” (Bakara,2) şeklinde duâ etmemiz gerektiğini ifade eder. Allah Resûlü de (s.a.s) insanlara, birbirlerinin beğenmediği bir huyunu değiştirmesi yahut saadetlerinin daha da artması için dua etmelerini tavsiye eder.

“Çağırmak, seslenmek, yardım istemek” anlamlarına gelen dua, yaratıcımızla aramızda kurduğumuz önemli bir bağdır. Duâ bir yalvarma, bir iç dökmedir. Hak kapısının eşiğine baş koyma, kendi küçüklüğümüzü, acizliğimizi, fakirliğimizi itiraf etmedir.

Allah Resûlü’nün (s.a.s) ifadeleriyle “Duâ ibâdetin özüdür. Allah katında duâdan daha değerli bir şey yoktur. Duâ, dinin direği, semâvât ve arzın nûru ve mü’minin silâhıdır. Duâ eden bir kimse helak olmaz. Allah kendisine duâ edilmesi ve duâda ısrar edilmesinden hoşlanır; kendisine duâ etmeyene gazâb eder.” Hz. Âdem (a.s) ile Hz. Havva cennette yasaklanan malum meyveden dolayı hemen duâya sarılmış “Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize rahmetinle muamele etmezsen muhakkak ziyana uğrayacaklardan oluruz!” demiş ve neticede affa mazhar olmuşlardır.

Evliliğin huzur içinde devam etmesi ancak Allah’ın yardımı ile olabilir. Sebeplere sarılan eşler yer yer nefislerine mağlup olabilir, şeytanın türlü türlü tuzaklarına düşebilirler.

Bu sebeple belki de her gün Allah’a “Huzur, mutluluk, muhabbet, istikamet…” adına dua dua yalvarmalıdırlar. Eşler birbirlerine çok dua etmeli, husussan günümüzde… Her şeyin bizi bizden alıp götürdüğü günümüzde… Şeytanın bütün gücüyle kol gezdiği çağımızda… Basınıyla aile bağlarının kopartıldığı günümüzde…

Eşler birbirlerine sadece sıkıntıya düştüklerinde dua etmezler; darlıkta da, bollukta da dua ederler, etmelidirler! Rahat ve geniş zamanlarda dua etmelidirler ki, Cenab-ı Hak’da onlara dar ve sıkıntılı zamanlarında yardım etsin. Kişi bolluk ve mutluluk zamanında Allah’a duâ etmeye devam ederse, daha sonra başına şiddetli belâ ve musibetler geldiğinde yine Rabbine duâ ettiği zaman melekler; “Ya Rabbi! Bu ses, tanıdık bir kuldan ve tanıdık bir ses. Allah’ım, onun duasını kabul et” derler.

Eşler duada aceleci olmamalı, duam kabul olmadı dememeli; “Sizden biriniz duânızda acele edip; “Duâ ettim sonra yine duâ ettim, fakat duâma cevap verilmedi” demedikçe duâsı kabul edilir” buyurulmuştur. Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar. (Bakara,186)

Eşler birbirlerine huzurda ya da gıyabında dua etmeyi ve özellikle gıyabında bunu sıkça yapmayı çokça denemelidirler. Allah Resûlü (s.a.s) “Bir Müslümanın din kardeşinin arkasından ettiği hayır dua kabul olur. O dua edince, bir melek, “Âmin, kardeşin için istediğinin aynısı sana da verilsin” yine “Bir kimse, gıyabında birine dua ederse, melekler, aynı şekilde ona dua ederler.”buyurur.

“Ey kalpleri evirip çeviren Allah’ım! Kalplerimizi telif eyle. Yuvamıza huzur ve saadet lütfeyle. Kazancımızı helalinden eyle. Rızana uygun yaşamayı bize nasip eyle. Hz. Âdem ile Hz. Havva, Efendimiz ile Hz. Hatice, Hz. Ali ile Hz. Fatıma arasındaki sevgi, saygı, hürmet ve muhabbetten bizlere de bahşeyle. Bize yuva kurmayı nasip ettiğin gibi, beraber yaşamayı da nasip eyle. Aramızdaki muhabbeti artır ve bize ebedi huzur ve mutluluklar ver.” şeklinde dua eden ve edilen bu dualara ‘âmin’ diyen talihli eşlerden eyle.