Metro istasyonundaki, evsiz barksız ‘opera sanatçısı’

Metro istasyonundaki, evsiz barksız ‘opera sanatçısı’

Los Angeles Polis Departmanı (LAPD) geçtiğimiz hafta Twitter hesabından oldukça ilginç bir video paylaştı. Adının Emily Zamourka olduğu söylenen Rus asıllı, evsiz barksız bir kadın metro istasyonunda ünlü İtalyan bestekâr Giacomo Puccini’nin “Gianni Schicchi” adlı operasından bir arya söylüyor. Bir polisin kaydettiği görüntünün amatör niteliği olayın gerçek boyutunu ele vermese, evini elindeki çantalara ve yanında

DR. ÜNAL BİLİR 02 Ekim 2019 DR. ÜNAL BİLİR

Los Angeles Polis Departmanı (LAPD) geçtiğimiz hafta Twitter hesabından oldukça ilginç bir video paylaştı.

Adının Emily Zamourka olduğu söylenen Rus asıllı, evsiz barksız bir kadın metro istasyonunda ünlü İtalyan bestekâr Giacomo Puccini’nin “Gianni Schicchi” adlı operasından bir arya söylüyor.

Bir polisin kaydettiği görüntünün amatör niteliği olayın gerçek boyutunu ele vermese, evini elindeki çantalara ve yanında sürüklediği bir alışveriş arabasına sığdıran bu kadını bir opera sahnesinde rol icabı söylüyor zannedeceğiz.

Muhteşem sesi ile metro istasyonunun duvarlarını çınlatan kadınla ilgili daha fazla bir şey bilmiyoruz, ancak yaşam koşullarının yoksulluğa ve yalnızlığa mahkûm ettiği bu kadının performansı karşısında şapka çıkarmamak elde değil.

Metro istasyonundaki bu ‘opera sanatçısı’ bize hayatın ne kadar acımasız ve adaletsiz olduğunu gösteren vurucu bir örnek. Aynı yeteneğe veya donanıma sahip başka insanlar milyonlar kazanıp lüks bir hayat yaşarken; birçok yetenekli, iyi eğitim almış insan farklı nedenlerle yoksulluk ve sefaletin pençesine düşüyor. Böylelikle çoğu olağanüstü yetenek gerekli desteği bulamadığı için heder olup gidiyor.

Bir de yaşamlarının en güzel ve verimli döneminde hayatın kendilerine pusu kurduğu talihsiz insanlar var.

Her gün binlerce insan savaş, yoksulluk, siyasi tehcir gibi nedenlerle bir parça kuru ekmek veya bir nefes özgürlük adına sahip olduğu her şeyi geride bırakarak ülkesini terk etmek durumunda kalıyor. Ancak çoğu kez sıra dışı teknik becerilere, olağanüstü entelektüel birikime ve üstün niteliklere sahip olan bu insanları yeni vatanlarında yoksul, yoksun ve zor bir hayat bekliyor.

Koşullar ekmek parası için üniversite hocasının eline tuvalet fırçasını tutuştururken, başarılı bir mühendise sokak sokak pizza dağıttırıyor. Bir zamanlar hâkim, savcı veya avukat olan insanlar basit bir dava dilekçesini yazamayacak hâle gelirken, öğretmenler çocuğu yaşındaki insanlarla yeniden öğrenim sürecine dönmek durumunda kalıyor.

Bir zamanlar milyon dolarları evirip çeviren iş insanları tezgâhtarlık yaparken, evinden dadı ve aşçı eksik olmayan varlıklı kadınlar temizlikçi olarak iş bulabildiğine şükrediyor.

Hayat bazen de insanları saray gibi evlerinden alıp metro istasyonları ve kaldırımlardaki evsizliğe mahkûm ediyor. Kısacası bazı insanlar filmlerde bile hep güçlü, zengin ve sırtı yere gelmeyen karakterleri oynarken; bazılarına gerçek hayatta her türlü rol düşüyor.