Köleliğin günümüzdeki hâli: Geçici, taşeron işçilik

Köleliğin günümüzdeki hâli: Geçici, taşeron işçilik

Kuzey-Ren Vestfalya Eyaleti (NRW) Başbakanı Armin Laschet sanırım bir politikacının ağzından çıkabilecek en doğru sözü söyledi: Hayvan haklarına saygı duyuluyor, ancak insan hakları için aynı şey geçerli değil. Hikâye malumunuz. Virüsün Tönnies adlı dev mezbahada hızla yayılması üzerine 23 Haziran 2020 tarihinde Gütersloh ve Warendorf kentlerinde kapsamlı Corona tedbirleri yeniden devreye sokulmuş, Gütersloh civarındaki kısıtlamaların

DR. ÜNAL BİLİR 01 Temmuz 2020 DR. ÜNAL BİLİR

Kuzey-Ren Vestfalya Eyaleti (NRW) Başbakanı Armin Laschet sanırım bir politikacının ağzından çıkabilecek en doğru sözü söyledi: Hayvan haklarına saygı duyuluyor, ancak insan hakları için aynı şey geçerli değil.

Hikâye malumunuz. Virüsün Tönnies adlı dev mezbahada hızla yayılması üzerine 23 Haziran 2020 tarihinde Gütersloh ve Warendorf kentlerinde kapsamlı Corona tedbirleri yeniden devreye sokulmuş, Gütersloh civarındaki kısıtlamaların 7 Temmuz’a kadar süreceği açıklamıştı.

Kendi eyaletindeki ‘ikinci dalga’ vakalar nedeniyle doğal olarak eleştirilerin hedefi olan CDU’lu Armin Laschet bir yandan vaziyete hâkim olmaya çalışırken bir yandan da olayın sorumlusu olarak Tönnies patronu ile fabrikadaki çalışma koşullarını gösterdi. Ardından da tüm et endüstrisini hedef tahtasına yerleştirdi. Kesimhaneye giren ‘her bir hayvanın nereden ve hangi koşullarda geldiğinin eksiksiz takip edildiğini, ancak aynı mezbahada kimlerin çalıştığının bilinmediğini’ söyleyen Hristiyan-Demokrat politikacı haklı olarak bir hususun altını çiziyor: Kesimhanelerde hayvan haklarına ve kesim mevzuatına riayet ediliyor, ancak orada çalışan insanların hakları kimsenin umurunda değil.

Armin Laschet’in mezbahalardaki gayriinsani, şeffaf olmayan çalışma koşullarını eleştirmek için söylediği sözleri aslında başta Almanya olmak üzere gelişmiş AB ülkelerindeki ‘emek sömürüsünün’ bir itirafı olarak görmek mümkün. Ufak tefek farklılıklara rağmen AB dâhilindeki bazı sektörlerde çalışan insanların durumu maalesef içler acısı.

Özellikle geçici sözleşme ile aracı (Interim, Zeitarbeit) firmalar tarafından seri üretim yapan işletmelere kiralanan işçilerin çalışma şartları oldukça vahim. En iyi ihtimalle ‘üç ay kusursuz çalışmaları’ karşılığında (kalıcı) sözleşme hakkı elde edebilen bu işçilerin bir kısmı günlük veya haftalık olarak ihtiyaç duyulan iş kollarında istihdam ediliyor.

Hastalık, izin, yoğun üretim dönemlerinde âdeta bir makine parçası gibi üretimin aksayan çarkına monte edilen bu işçiler oldukça ağır koşullarda, bir robot gibi çalıştırılıyor. Temizlik işçilerinin durumu bir nebze de olsa kamuoyunun malumu. Ancak fabrikalardaki garibanların ne çektiğini bir kendileri bir de Allah biliyor. Kadın-erkek demeden sömürülen bu insanların ortak noktası çoğu kez yabancı veya yoksul AB ülkesi vatandaşı olmaları.

Ücretleri yaptıkları ağır işe göre oldukça düşük veya asgari olan bu insanların gasp edilen hakkı güya tüketiciye ucuz et veya gıda ürünü olarak yansıyor. İşin doğrusu şu ki ucuz insan gücü ve emekçinin alın teri tüketiciye değil, daha ziyade insanların emeğine yarı yarıya ortak olan aracı firmalar ile tedarik zincirindeki diğer tuzu kuruların işine yarıyor.