Bir önceki yazımda “Rusya, eninde sonunda Türkiye’yi Esad rejimi ile barıştırmanın planlarını yapıyor. Daha doğrusu Türkiye’den Esad rejimi ve Rusya tarafından oluşturulan yeni statükoyu kabullenmesini istiyor” demiş ve yazımı şu şekilde noktalamıştım: Türkiye’nin Rusya’ya rağmen Suriye’de herhangi bir adım atması söz konusu değil. Gerçekten de Türkiye ile Rusya’nın Soçi’de sağladığı mutabakatın ayrıntılarına baktığımızda Rusya’nın Suriye’de
Bir önceki yazımda “Rusya, eninde sonunda Türkiye’yi Esad rejimi ile barıştırmanın planlarını yapıyor. Daha doğrusu Türkiye’den Esad rejimi ve Rusya tarafından oluşturulan yeni statükoyu kabullenmesini istiyor” demiş ve yazımı şu şekilde noktalamıştım: Türkiye’nin Rusya’ya rağmen Suriye’de herhangi bir adım atması söz konusu değil.
Gerçekten de Türkiye ile Rusya’nın Soçi’de sağladığı mutabakatın ayrıntılarına baktığımızda Rusya’nın Suriye’de her istediğini tereyağından kıl çeker gibi aldığını görüyoruz.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ‘Barış Pınarı Harekatı’nın meşrutiyetin hem ABD hem de Rusya tarafından kabul edildiğini’ söylüyor. Ancak bu madalyonun yalnızca bir tarafı. Arka yüzünde Türkiye’nin kabul ettikleri var. Özellikle Rusya ile mutabık kalınan hususlar Türkiye’nin Esad rejimini siyasi anlamda tanıdığını/kabullendiği ayan beyan ortaya koyuyor.
Türkiye her ne kadar Esad rejimi ile ‘doğrudan bir temasımız yok’ dese de gerçekte Rusya’nın istediği noktaya geldi ve Suriye’deki statükoyu çoktan kabullendi. Ankara’nın Suriye politikasını baştan başa ‘Esad karşıtlığı’ üzerine bina ettiğini göz önüne alacak olursanız, Türkiye’nin gelinen noktada Rusya kontrollü Esad rejimi ile henüz ‘resmen’ barışmadığını, ancak barışmaya çoktan razı olduğunu rahatlıkla göreceksiniz.
Zaten Soçi’deki görüşmeden başka türlü bir sonucun çıkması da beklenemezdi. Rusya’nın Suriye’deki en güçlü ve deyim yerindeyse son sözü söyleyen aktör olduğunu gerek AB gerekse Türkiye ve ABD iyice anladı.
Türkiye ile Rusya Soçi’de henüz masaya oturmadan ateşli ve sert tartışmaların konusu olan Kuzey Suriye, Soçi mutabakatın kamuoyuna açıklanması ile beraber nedense sıcak bir başlık olmaktan çıktı. ABD Başkanı Donald Trump’ın son dönemdeki Suriye politikasını yerden yere vuran AB ülkeleri, Rusya’nın rengini belli etmesinin ardından son sözün söylendiğine kanaat getirmiş gözüküyorlar.
Esad rejiminin üstünlüğü ile sonuçlanan Suriye’deki iç savaşın akabinde Rusya Orta Doğu’daki gücünü iyiden iyiye hissettirirken, birçok ülke bundan sonra Suriye’deki çıkarlarını koruyabilmek için oyunu Rusya’nın koyacağı yeni kurallara göre oynamak zorunda.
