Coronavirüs bir aptallığı bir de yalan dolanı öldüremiyor

Coronavirüs bir aptallığı bir de yalan dolanı öldüremiyor

Dünyanın birçok ülkesi hayatımıza bir bıçak gibi saplanan Coronavirüsü kontrol altına alabilmek, salgın nedeniyle yaşanan can kaybını en aza indirebilmek amacıyla bir dizi önlem aldı. Bu önlemler ülkeden ülkeye farklılık arz ederken hepsinin ortak bir mantığı var: Virüse karşı mücadele ederken bazılarımız çalışmak, görev yapmak bazılarımız da evde kalmak, zorunlu olmadıkça sosyal hayata karışmamak suretiyle

DR. ÜNAL BİLİR 08 Nisan 2020 DR. ÜNAL BİLİR

Dünyanın birçok ülkesi hayatımıza bir bıçak gibi saplanan Coronavirüsü kontrol altına alabilmek, salgın nedeniyle yaşanan can kaybını en aza indirebilmek amacıyla bir dizi önlem aldı.

Bu önlemler ülkeden ülkeye farklılık arz ederken hepsinin ortak bir mantığı var: Virüse karşı mücadele ederken bazılarımız çalışmak, görev yapmak bazılarımız da evde kalmak, zorunlu olmadıkça sosyal hayata karışmamak suretiyle fedakârlıkta bulunacak.

Gel gör ki önlemlerin bilinçli ve etkin bir şekilde hayata geçirildiği Kuzey Avrupa’da bile toplumun bir kesimi egoist ve sorumsuz bir şekilde tedbir bağlamında ilan edilen yasakları ihlal ediyor. Neresinden bakarsanız bakın cahillik, sorumsuzluk ve bencillik kokan bu davranışın aptallığını ele veren yalan dolandan gerekçeler de var:

Merak etmeyin, dikkat ediyorum.

Çocuklara bulaşmıyormuş ki!

Benim etrafımda riskli insan yok.

Beden sağlığım kadar ruh sağlığım da önemli.

Kimseye bir zararımız yok.

Polis çifte standart uyguluyor, yaptığımız yabancı olduğumuz için göze batıyor.

Bu yasağın zaten bilimsel bir gerekçesi yok.

Yukarıdaki sözler, yasağı ihlal etmekte bir mahzur görmeyen bazı kişilerden derlediğim kısa bir mazeret kataloğu. Elimizde doğru, sağlam veriler olmadıkça hangi kesimin resmî merciler tarafından ilan edilen önlemleri ihlal ettiğini, yerlinin mi yoksa yabancının mı daha bilinçsiz davrandığını iddia etmek mümkün değil.

Ancak ben yakın çevremde tanık olduğum bir ihlal olayını ibret olması için buraya taşımak istiyorum. Olayın kahramanı öğretmen bir anne ile lokanta sahibi bir baba. Corona önlemleri gereği okullar 19 Nisan 2020 tarihine kadar tatil olduğundan normal koşullarda babanın ‘takeaway” müsaadeli dükkanında çalışması annenin de evde çocuklarına bakması, ara sıra alışveriş yapması gerekiyor. Anne, baba ve çocuklar bir yerde oturmamak, diğer insanlarla arada bir buçuk metre mesafe bırakmak koşuluyla yürüyüş yapabilir, koşabilir veya bisiklete binebilir. Hatta ellerinden geliyorsa ‘inline skating’ veya ‘skateboarding’ yapmaları da mümkün. Diyelim ki karı koca lokantada çalışmak zorundalar. Bu durumda çocuklarının gittiği okul açık ve üst düzey güvenlik ve sağlık önlemleri altında çocuklarına bakıyor.

Peki tüm bu imkânlar bir kenarda dururken bu ailenin yaptığı ne? Beş ila sekiz yaşlarındaki iki küçük çocuğunu ‘arkadaşları’ ile oynaması için tanıdıkları başka bir kadının evine bırakmak. Hem de çocuklara bu durumu ‘kimseye söylemelerini’ iyiden iyiye tembihlemek suretiyle.

Çocuklarının bırakın komşuya gitmesini dede ve ninelerle görüşmesinin bile yasak olduğu bir ortamda üstelik de eğitim misyonu olan insan(lar) bunu neden yapar?

Siz dilerseniz ‘aile küçük çocukları komşuya göndermek suretiyle mahalledeki alışveriş yapamayan yaşlıların imdadına koşmuş, onların ihtiyaçlarını karşılamış veya başka bir hayır hasenat işi için bunu yapmak zorunda kalmıştır’ diye hüsnü zanda bulunun. İsterseniz de ‘ne yapsınlar dört çocuk her daim kutu kadar evin içinde. Onlar da rahat çiftleşebilmek için büyükleri parka göndermek, küçükleri de komşuya satmak durumunda kalmıştır’ diye fantezi yapın. Ancak sonuç değişmiyor. Böylesi bir davranış hem çocukları hem de bu çocukların muhatap olduğu diğer yetişkinleri tehlikeye atıyor. Hem de ölümüne!