Corona virüsü meğer nelere kadirmiş?

Corona virüsü meğer nelere kadirmiş?

Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve şu ana kadar 800’den fazla can alan Corona virüsü meğer nelere kadirmiş? Dur durak bilmeden üç vardiya çalışan fabrikaların çarkları birdenbire duruverdi. Personel işe beş dakika geç geldi diye kıyametler koparan patronlar tatlı canları için iş yerlerine kilit vurdu. Çevreciler avazı çıktığı kadar bağırmasına rağmen tek bir uçuşu bile

DR. ÜNAL BİLİR 10 Şubat 2020 DR. ÜNAL BİLİR

Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve şu ana kadar 800’den fazla can alan Corona virüsü meğer nelere kadirmiş?

Dur durak bilmeden üç vardiya çalışan fabrikaların çarkları birdenbire duruverdi. Personel işe beş dakika geç geldi diye kıyametler koparan patronlar tatlı canları için iş yerlerine kilit vurdu.

Çevreciler avazı çıktığı kadar bağırmasına rağmen tek bir uçuşu bile iptal ettiremezken, dünyanın en zengin ülkeleri ile Çin arasındaki uçak seferleri birbiri ardına iptal edildi. İnsanlar bırakın Çin’den gelen biriyle oturup kalkmayı; orijini Çin olan ürünleri satın almaktan, sebze ve meyveleri yemekten bile korkuyor. Yetkililer virüsü kontrol altına alabilmek için radikal tedbirleri ardı ardına sıralarken, Azrail’in nefesini ensesinde hisseden insanoğlu kendini korkunun pençesine bırakıyor.

Sosyal medyaya düşen ve Çin’deki karantina bölgelerinde çekildiği söylenen bazı görüntüler var ki görünce tüyleri ürperiyor insanın.

Virüs bulaşmış hastaların ve şüphelilerin evlerinden çıkmasını engellemek için kapıları kaynak ve demir çubuklarla sabitleyen yetkililer, anlaşılan o ki hastalığın yayılmasını engellemek için insanları dört duvar arasında ölüme terk etmekte bir sakınca görmüyor.

Sansür duvarını aşarak bir şekilde dünyaya ulaşan görüntüler karantina bölgelerinde yaşanan felaketin ve acımasız koşulların boyutlarını gözler önüne seriyor.

Altı ay öncesinde bir Hollywood filminde izleseydik fantezi deyip geçeceğimiz olaylar bir bir gerçekleşirken, kendi canının derdine düşen insanların nasıl acımasız olabileceğini de ibretle izliyoruz. Çin’de yaşananları Avrupa’dan izleyip ahkâm kesmek kolay. Ancak salgın Wuhan’da olduğu tüm bir kente yayılsa içimizdeki yaşama/ayakta kalma dürtüsü ile hastalara nasıl muamele ederiz, doğrusu bunu pek kestiremiyoruz.

Bir önceki yazımda Corona virüsünün insanoğlunun kendine gelmesi için bir şans olduğunu belirtmiştim. Virüsün yayılması sadece beslenme alışkanlıklarımızın değil, insan-hayvan etkileşiminden mimariye değin çoğu tercihimizin ne kadar yanlış olduğunu ortaya koydu.

Örneğin tıka basa insanla doldurduğumuz kutu gibi apartmanların ne kadar gayriinsani olduğunu, milyonluk kentler inşa etmenin sakıncalarını ancak ölüm Corona virüsü olarak kol gezdiğinde anladık.