Çevreci gençler! Yaşlılarla derdiniz ne?

Çevreci gençler! Yaşlılarla derdiniz ne?

İlk olarak cuma günleri okulu asıp çevre yanlısı gösterilere giden gençler sahneye çıktı ve twitter hesaplarından ‘pek yakında aramızdan ayrılacak olan dede ve nineler neden hâlâ lafa karışıp duruyor’ diye ihtiyarlara laf attı. Ardından aralarında yaşlıların da bulunduğu vatandaşların ödediği vergi, bandrol ve harçlar ile ayakta kalan WDR televizyonu işi iyice abarttı. Dede ve ninelerinin

DR. ÜNAL BİLİR 30 Aralık 2019 DR. ÜNAL BİLİR

İlk olarak cuma günleri okulu asıp çevre yanlısı gösterilere giden gençler sahneye çıktı ve twitter hesaplarından ‘pek yakında aramızdan ayrılacak olan dede ve nineler neden hâlâ lafa karışıp duruyor’ diye ihtiyarlara laf attı.

Ardından aralarında yaşlıların da bulunduğu vatandaşların ödediği vergi, bandrol ve harçlar ile ayakta kalan WDR televizyonu işi iyice abarttı. Dede ve ninelerinin parasını ödediği televizyon kanalında şarkı söyleyen ‘müstehzi’ çocuklar ninelerini çevre duyarlılığı olmayan veya çevreyi kirletmeye devam eden dişi bir domuza benzetti (Umweltsau).

Çocukların eleştirel düşünce içinde büyümesini savunan, gençlerin lafını esirgemeyen zıpkın gibi bireyler olması gerektiğini düşünen insanlardan biriyim. Ancak şahsen çevre bahanesi ile dede ve ninelerine laf sokmaya çalışan, onları tiye almaya kalkan gençlerin bu işi becerebildikleri kanaatinde değilim. Bakın, neden?

Birincisi çevreci gençlerin durup dururken yaşlılarla kafayı neden bozduğunu anlamış değilim. Sorunları yaşlıların rahat ve huzurlu bir hayat yaşaması mı? Yoksa yaptıkları, geleceklerini tehlikede gördükleri için içgüdüsel olarak hayat mücadelesinde zayıf olanları devre dışı bırakma çabası mı? Eğer öyleyse şunu anlamaları gerekiyor ki, yaşlıların vaktiyle ödediği vergiler ve sosyal sisteme yaptığı katkılar onların şimdilerde yaşadığı müreffeh hayatı mümkün hâle getirdi.

İkincisi tüm söylemlerine rağmen maalesef giydikleri, yedikleri, süründükleri, taktıkları ve kullandıkları ürünlerle çevreyi kirletme konusunda yaşlılardan daha günahkâr durumda çevreci gençler.

Üçüncüsü dalga geçmek, laf sokmak, gülünç duruma düşürmek için bence dişlerine göre birilerini bulmalılar. Gerçek bir ‘challenge’ arıyorlarsa enerjilerini zavallı dede ve nineleriyle tüketmek yerine, dünyanın dümenini elinde tutan ve onların sokaklarda organize ettiği gösterileri zerrece kale almayan zengin ve güçlü adamların karşısına dikilseler nasıl olur? Veya para babalarının (pardon sponsor mu demeliydim) tahsis ettiği lüks yelkenli ile okyanusu geçmek yerine; Afrikalı gençlerin yaptığı gibi lastik, şişme botlara doluşup Akdeniz’in azgın dalgalarına meydan okusalar daha iyi olmaz mı? ‘Lastik’ bot denilen meret de çevre katili dediğinizi duyar gibiyim. O zaman Suriyeli, mülteci gençlerin yaptığı gibi Meriç’i ve Ege’yi yüzerek geçseler nasıl olur?

Çevreci gençlerin şunu bilmesi gerekiyor ki, TV kameraları eşliğinde cuma günleri okulu asmak artık ‘geil’ bir aksiyon değil. Kanımca Yunan adalarında soğukta, polis copu eşliğinde, seyyar barınaklarda, yalın ayak hayat mücadelesi vermek bu gençlerin zekâsına, enerjisine en önemlisi de zamanın ruhuna daha uygun bir ‘fight for survival’ olur. Sıkıcı mı diyorsunuz?

O zaman baştan sona güvenli bölgede geçen, medyanın pohpohladığı gösterilerde dünyayı kurtaracak teorik reçeteler üretmek yerine yoksul ülkelerdeki akranlarının yaşadığı ve çoğu kez kendi ülkelerinin sebep olduğu sefaleti, sömürüyü, katliamları, savaşları, kısacası insanın ve çevrenin canına okuyan onca melaneti ortadan kaldıracak birer ‘Braveheart’ olsunlar.

Velhasılıkelam bu gençlerin yüreği yetiyorsa, altına bez bağlanan zavallı dede ve ninelerle uğraşmak yerine birbirleri ile füze yarıştıran diktatörlerin karşısına dikilsinler.