Son üç gün

Üç ay önce başlayan “zamanın eşref saati” üç gün sonra Bayram’la final yapmaya hazırlanıyor.

Bu kutlu zaman dilimi veda edip, gidecek..

Elveda sahurlar, seherler… Elveda itikâflar, iftarlar, mukabeleler, bol istiğfarlı günler ve geceler…

Acaba Ramazan-ı şerif bizlerden memnun mu? Öteler âleminde bizim lehimizde şahitlik eder mi?

Fırsat henüz kaçmış değil. Elimizde üç gün, üç gecemiz daha var.

Bu üç günde üç önemli görevimiz var:

Birinci görevimiz; Ramazan-ı şerifin evliyası olan Kadir gecesi son on günde ve tek gecelerde gizlenmiştir.

Kadir gecesini ihya etmek 80 küsur senelik bir ibadet sevabı kazandırıyor. Özellikle Yasin-i Şerif ve Ayet el Kürsi gibi ayetlerin her bir harfine binlerce sevap yazılan bir gecede ve Kur’an’ın indiği bir gecede Kur’an okumak en sevaplı bir iştir. Öyleyse o gecede ibadet, dua ve Kur’an okumaya kilitlenelim. O geceyi kadrine yaraşır şekilde değerlendirmeye bakalım.

Günlerinde ve gecelerinde “Allahümme inneke afüvvün tuhıbbul affe fa’fü anni” “Allah’ım sen affedicisin. Affetmeyi seversin beni affeyle” duasını çok okumalıyız.

İkinci görevimiz; Kuran- Kerim okumaya devam edelim. Bazı bölgelerde Mukabeleler Kadir gecesinde bitiriliyor, duası yapılıyor. Geri kalan son 3 üç gün boşlukta geçiyor. Kur’an okunmuyor.

Bu doğru değil. En önemli vakit olan bu son üç günün boş geçmemesi gerekir. Eğer hatimler tamamlandı ise, hemen tekrar bir yeni hatime başlanmalı. Bu gün ve gecelerde Yasin-i şerif, Fetih suresi ve diğer feyizli dualara devam edilmelidir.

Üçüncü görevimiz; Bayram gecesini ihya etmek.

Hadîs-i şerîfte:

“Ramazan ve Kurban bayramı gecelerini, sevâbını Allah’tan umarak ibâdetle ihyâ edenlerin kalbi, -bütün kalplerin öldüğü günde- ölmeyecektir.” (İbn-i Mâce, Sıyâm, 68) buyrulmuştur.

İhyâ etmek; kalkıp namaz kılmak, zikir yapmak, Kur’an okumak, insanlara ders, sohbet yaparak, irşat ve tebliğde bulunmak sûretiyle sevaplı faaliyetlerle doldurmak, gàfil geçirmemek demektir.

Arife gününü ve Bayram gecesini “Bayram hazırlığı” telaşesiyle geçirenler, çok büyük hayırlardan yoksun kalmaktadırlar.

Bayram temizliği ve alışverişler önceden yapılıp, son geceyi 30 günün final gecesi olarak görmeliyiz.

Buna göre Ramazan-ı Şerifin son üç gününü nasıl değerlendirelim?

-Efendimiz (Sav) nasıl değerlendirmişse öyle değerlendirelim. O’nun gibi olabilir miyiz? Hayır. Fakat O’na benzemeye çalışabiliriz.

Niyetlerimiz bu olursa O’nun boyasıyla boyanmış oluruz inşallah.

Örnek insan Allah Resulü Ramazan ayını üçe bölüyordu. “Evveli Rahmet, ortası mağfiret sonu da Cehennemden kurtuluş.”

Bir aydan geriye kalan bu on günün gece ve gündüzlerini maksimum seviyede ihya ederek manevi gıdamızı almaya çalışalım.

Unutulmuş bir sünnet itikâfa devam edelim. İtikâf, Kur’an’da ve Sünnette var olan bir ibadettir.

İtikâf, kişinin kendisiyle bir iç hesaplaşmasıdır. Bizi kulluk için bu dünyaya gönderen rabbimize karşı ne durumda olduğumuzu tespit etmek ve eksik yönlerimizi tamamlamak adına çok güzel bir nefis muhasebesidir. Bir durum değerlendirmesidir.

Pek çok ihtiyacı olan fakir bir kişi, zengin birisinin kapısına gidip, oturup ihtiyaçlarım karşılanıncaya kadar buradan ayrılmayacağım edasıyla on gün Mevla’mızın kapısında nöbet tutmanın adıdır itikâf…

Bizler de en azından mescitlere girerken itikâf niyetiyle girsek o sevaptan mahrum kalmayız.

İşte merhameti sonsuz Rabbimiz tarafından bizlere affımıza vesile olacak özel günler ve geceler ikram edilmiştir. İçinde bulunduğumuz son üç günü de böyle müstesna günlerdendir.

Böyle müstesna günlerde müstesna davranışlar sergilememiz gerekmektedir

Ramazan ayını, bu ayda işlenen hayır hasenatı ve kabul edilmiş duaları şefaatçi yaparak af ve mağfiretle müjdelenmenizi, sıhhat ve afiyet içerisinde sevdiklerinizle beraber bayram sabahında melekler tarafından “müjdeler olsun size!…” beşaretini almanızı Rabbimden diliyorum.

Zamanın evliyası bu kutsal zaman dilimlerinde hastanedekilere şifa, hapishanedeki kardeşlerime de sabır ve kurtuluş dileyerek günlerinizin bereketli, oruçlarınızın makbul olmasını Rabbimden niyaz ediyorum.