Ramazan’da kazanılan istikametin korunması gerekir

Ramazan’da kazanılan istikametin korunması gerekir

Ramazan-ı Şerifte kazandığımız istikrar ve istikametin Ramazan-ı Şerif’ten sonra da devam ettirilmesi gerekiyor. Devam ettirmemiz gereken güzel kazanımlarımız deyince hem dini değerlerimizi hem de diğer sosyal ve insani ilişkilerimizi de kastetmiş oluyoruz. Rahmetli Necip Fazıl’ın dediği gibi: “Namaz camiden çıkınca, Hac Mekke’den dönünce, Oruç ta Ramazandan sonra başlar.” Buna istikamet denir. Yani “sadece camide Müslüman

DEVİN YAZAR 19 Haziran 2018 DEVİN YAZAR

Ramazan-ı Şerifte kazandığımız istikrar ve istikametin Ramazan-ı Şerif’ten sonra da devam ettirilmesi gerekiyor. Devam ettirmemiz gereken güzel kazanımlarımız deyince hem dini değerlerimizi hem de diğer sosyal ve insani ilişkilerimizi de kastetmiş oluyoruz.

Rahmetli Necip Fazıl’ın dediği gibi: “Namaz camiden çıkınca, Hac Mekke’den dönünce, Oruç ta Ramazandan sonra başlar.”

Buna istikamet denir. Yani “sadece camide Müslüman ol, camiden sonra İslam’a aykırı yaşa” böyle bir ahlaki anlayış hiç bir zaman kabul edilemez. Aynı şekilde Ramazan- Şerifteki güzelliklerin yılın diğer günlerinde de devam ettirilmesi istikametli yaşadığımızın göstergesidir.

Ramazan- Şerifte yaptıklarımızı yeterli görme gafletine düşmemeliyiz.

Nasıl olsa Ramazan’dan yeni çıktım, kazandığım sevaplar yeterli, dinim sağlam, imanım kuvvetli ve manevi yönden garantideyim rehavetine kapılmak tehlikelidir.

Bu anlayışın tersi de bunun kadar tehlikelidir. Yani dinde laubali, ihmalkâr ve günahkâr kişi de “ben Ramazan-ı Şerifte bile nasiplenemedim. Günaha devam ettim. O güzel gün ve geceleri değerlendiremedim. Ben artık düzelmem. Ben kurtulamam. İstikameti bulamam” dememelidir.

Böyle düşünmek kendisini ümitsizlik kuyusuna atmak demektir. Hiç bir zaman ümitsizlik doğru değildir. Tövbe kapısı her zaman herkese “güneş batıdan doğuncaya kadar” açıktır.

Demek oluyor ki güzel bir Ramazan geçirenler “kurtulduk” garantisinde olmayacaklar. Ramazanda gafil yaşayanlar da “biz artık batmışız, kurtuluşumuz mümkün değil” ümitsizliğine düşmeyecekler.

Aşırı ümit kadar, aşırı ümitsizlikte kötüdür. Orta yol, “denge” yani istikamet en güzelidir. Hepimiz her zaman istikamet insanı olma ve istikameti koruma derdinde olmalıyız.

İstikamet kerametten üstündür. Çünkü kerameti isteyen nefistir. İstikameti isteyen ise Allah’tır.

İstikameti koruma konusunda Efendimiz (sav) Hazretleri’nden aldığımız şu önemli mesaja dikkat edelim.

Efendimiz sallallahü aleyhi vesellem bir hadisinde buyurmuş ki:

“-Hud Sûresi’ndeki “Emrolunduğun gibi istikamet üzere ol” ayeti beni ihtiyarlattı!..”

Demek ki, istikamet üzere olma gayretimiz bizim de bir numaralı meselemiz olmalı, bizi de ihtiyarlatacak derecede düşündürüp titretmeli, ömür boyu istikametimizi koruma hassasiyetinde olmalıyız. Sadece Ramazanlarda mevsimlik istikamet insanı değil, her zaman istikamet kahramanı olmaya çalışmalıyız.

Bu konuda bir maneviyat büyüğü, istikametimizi korumanın ömür boyu, son nefese kadar devam etmesi gerektiği konusuna dikkatimizi çekerken şöyle çarpıcı bir uyarıda bulunmuştur…

Ona keramet gösterecek derecede istikameti düzgün bir zatı anlatırken derler ki:

-Bu zatın istikameti öylesine düzgün ki, bazen sabah namazlarını Kâbe’de kıldığı bile görülmektedir.

Şah-ı Nakşibendi Hazretleri, ‘Mühim değil!’ der.

‘Dicle Nehri’nin üzerinden yürüyerek geçer, suya batmaz.’ derler. ‘O da mühim değil!’ der.

‘Bahçesinde çalışırken yer çamur olursa seccadesini havaya atıp namazlarını üzerinde kıldığı da olur.’ derler. ‘O da mühim değildir!’ deyince sorularını şöyle değiştirirler:

-Efendi Hazretleri, o keramet mühim değil, bu keramet mühim değil de, sizin için ne mühimdir?

Cevap çok ibret verici ve düşündürücüdür:

-Benim için mühim olan der, o istikamet çizgisini, son nefesine kadar devam ettirmesidir, zamanla gevşeyip dini hassasiyetini kaybetmemesidir.

Demek ki önemli olan, son nefese kadar Müslüman olmak ve Müslüman kalmak. Bu da ancak istikamet ve istikrarla olur.

Allah Resul’ünü ihtiyarlatan istikamet üzere olma titizliği, hemen hepimizin saçlarını beyazlatacak derecede bir numaralı meselemiz olduğunu unutmayalım.

Sonuç olarak, Ramazanda kazanılan güzelliklerin bayramdan sonra da devam ettirilmesi gerekiyor. Kur’an okuma, teheccüd kılma, kalp kırmama, gıybet yapmama, yardımlaşma gibi güzel adetlerin devam ettirilmesi istikametli yaşantının referansıdır.

Ramazan, sadece on bir ayın sultanı değil; aynı zamanda on bir ayın örneğidir. İbadetlerimiz, ihlâsımız, güler yüzümüz, sadakalarımız, diğergâmlığımız sadece Ramazan’a mahsus kalmamalıdır. Kazandığımız güzel hasletleri senenin her gününde ve anında tazeleyelim.

Şevval ayında tutulması tavsiye edilen altı günlük Şevval orucumuzu da unutmayalım.

Ramazan güzelliğinde, seherler ve sahurlar bereketinde güzel günler dilerim.