Ezan

Ezan

Ezan, Arapça bir kelimedir. Duyurmak, bildirmek ve ilan etmek demektir. Ezan okuyan kişiye müezzin denir. Ezan, özgürlüğün ilanıdır. Bir bölgede Müslümanların varlığı her gün açıktan beş vakit ezan okunmasıyla belli olur. Namaz Mekke döneminde İslamın dokuzuncu yılında farz kılındığı halde, ezan yoktu. Namazlar ezan okunmadan kılınıyordu. Çünkü, Mekke’de müşrikler hakimdi. Kâbe putlarla doluydu. Müslümanlar zayıftı.

DEVİN YAZAR 02 Şubat 2020 DEVİN YAZAR

Ezan, Arapça bir kelimedir. Duyurmak, bildirmek ve ilan etmek demektir.

Ezan okuyan kişiye müezzin denir.

Ezan, özgürlüğün ilanıdır. Bir bölgede Müslümanların varlığı her gün açıktan beş vakit ezan okunmasıyla belli olur.

Namaz Mekke döneminde İslamın dokuzuncu yılında farz kılındığı halde, ezan yoktu. Namazlar ezan okunmadan kılınıyordu. Çünkü, Mekke’de müşrikler hakimdi. Kâbe putlarla doluydu. Müslümanlar zayıftı. Güçsüz oldukları bir yerde “ezan„ okumakla sorumlu tutulmamışlardı.

Ancak Müslümanlar Medine’ye hicret edip, islam devleti kurulduktan bir yıl sonra ezan meşru kılınmıştır.

Ezanın delili ayet ve sahih hadislerde vardır. Ezanın ne şekilde okunacağı Kur’an-ı Kerîm’de bildirilmemiş fakat Hz. Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem’e vahiyle bildirilmiş ve onun kelimeleri de Cebrail (a.s.) tarafından öğretilmiştir.

Şu âyet-i kerimeler ezanın Allah’tan geldiğini göstermektedir:
“Siz namaza çağırdığınız zaman onlar o çağrıyı eğlence ve alay konusu yapıyorlardı” (el-Mâide, 5/58).
“Ey müminler, cuma günü namaz için çağrıldığınız zaman hemen Allah’ın zikrine koşun ” (el-Cum’â, 62/9). Bu ayet-i kerimelerde geçen “çağrıldığınız zaman” ifadesindeki “nidâ” kelimesi ezanı kasdetmektedir.

Müezzinlik görevi yüce bir görevdir. Müezzin bu görevi -mümkünse- Allah rızası için yapması ve buna karşı­lık bir ücret almaması gerekir.

Müezzinlerin durumu ve müezzinliğin üstün fazileti hakkında; “Sırf Allah rızasını isteyerek ücretsiz müezzinlik yapan kimse, kanına bulanmış şehîd gibidir, kabrinde kurtlanıp çürümez.” buyuran Resülüllah (sav) Efendimiz, müezzini bu sıfatiyle şehîdler mertebesine yükseltmiş, yani büyük sevap ve üstün mazhariyetler va’detmiştir.
Bir ezanın Allah’ın ve Peygamberinin (sav) istediği bir ezan olabilmesi için gereken şartlar şunlardır:

  • Ezan Vacib derecesinde müekket yani terk edilmeyen bir sünnettir.
  • Ezan mutlaka Arapça okunmalıdır. Allah’ın gönderdiği Cebrail (a.s.)’ın öğrettiği kelimelerin dışında okunamaz.
  • Farz namazlardan önce okunan “kamet„ hızlı okunduğu halde ezan ağır, tane tane okunur.
  • Ezan okunurken konuşulmaz. Kur’ân-ı Kerîm okuyan kişi ezan başladığında okumayı bırakıp ezanı dinler.
  • Ezani dinlemek sünnettir. Ezan okunurken dünya işlerini bir tarafa bırakıp Allah’a yönelmek gerekir. Ezana saygısızlık, dine ve Allah’a karşı saygısızlığı ifade eder.
  • Ezan İslâmî şeairdendir. Yani bir bölgenin Müslüman olduğunun delilidir. Toplum hukukunu ilgilendirdiği için “şeair” şahsi farzlarımızdan üstündür.
  • Şeaire karşı hassas ve şuur sahibi eski büyüklerimiz, ezan okunurken bir şey yi­yorlarsa yemeyi bırakırlardı. Özellikle de sigara ve benzeri mekruh şeylerle meşgul olmayı kötü görürlerdi ve bırakılmasını isterlerdi.
  • Ezan’ı dinleyen, ezanı tekrar eder ve böylece o da ezan okumuş olur. “Hayya ala’ssalâh” ve “Hayya alelfelâh” cümlelerinde “lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l aliyyi’l azîm” der. Sabah ezan’ında müezzinin “essalâtü hayrün mine’n-nevm” cümlesine “sadakte ve berirte (doğru söyledin ve iyilik işledin) diye karşılık vermesi sünnettir.
  • Diğer bir rivayete göre: Hayye alâ’s-salah denilince, “lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l aliyyi’l azîm” denilir. Hayye alâ’l-felâh denilince, “maşaallahu kâne vemâ lem yeşe’ lem yekûn” denilir. Sahih olan da budur
  • Ezanı işiten kişi cünüp de olsa yukarıdaki duaları okuyabilir.
  • Ezan bitince ezan duası okunur: “Allahümme Rabbe hezihi’d-da’ veti’t-tâmmeh ve’s-salâti’l-kâimeh âti seyyidinâ Muhammeden el-vesîlete ve’l-fazîlete ve’d-derecete’r-rafîate’l âliyeh ve’b-ashü mekâmen mahmûden ellezi vaadtehu inneke lâ tuhlifu’lmî’âd.”
    “Ey bu üstün çağrının ve hazır namazın Rabbi olan Allahım! Muhammed aleyhi’s-selâma vesileyi, fazileti ve yüksek dereceyi ihsan et. Onu kendisine vadetmiş olduğun övülmüş makama eriştir. Zira sen vaadinden dönmezsin.”
  • Beş vakit namaz, kaza namazları ve Cuma namazı için ezan okunur ve kamet getirilir.
  • Bayram, Vitir, teravih, nafile namazlar ve cenaze namazları için ezan okunmaz.
  • Ezan, vaktin sünneti değil, farz namazın ve bir de cuma’nın sünnetidir. Vakit girmeden namaz kılınamayacağına göre, vakit girmeden ezan okumak ta caiz değildir. Tekrar okunması gerekir.
  • Ezan okuyan kişinin ergen olması gerekir. Henüz ergen olmamış ama aklı başında bulunan ve temyiz ça­ğına giren çocuğun okuduğu ezan sahihtir, bu mekruh değildir. Ama ergen kimsenin okuması daha faziletlidir.
  • Abdestsiz kimsenin ezan okuması mekruh olmasa da abdestli okuması saygıya daha yakın görülmüştür. Abdestsizin okuduğu ezan, iade olunmaz.
  • Tüm dünyada saat farklılığından dolayı devamlı okunan ezanlar yerküreyi bir an olsun ezan sesinden mahrum bırakmıyor. Bu da İslam’ın evrensel bir din ve bir insanlık dini olduğunu ispatlamış oluyor.
  • Hiç ezan okunmayan yerlerde, özellikle Avrupa ülkelerinde ezanı terk etmek mekruhtur. Bu ülkelerde ezan vacip kadar önemli bir müekket sünnettir.
  • Evlerdeki saatlerde ve telefonlarda okunan ezanlar, ezan yerine geçmez. Onlar ezan vaktinin girdiğini bildirir. Onun için duvar saatinin okuduğu ezanla yetinmeyip, sünnete uygun ezan okunmalıdır.
  • Ezan okunan evlerden şeytan ve pis ruhlar uzaklaşır. Evlerde ezan okunması, evlerin manevi yönden dezenfekte edilmesi demektir. Onun için evlerimizde ezan okuma sünnetini ihmal etmeyelim.