Eleştiri

Günlerimiz saat sarkacı gibi eleştirmek ve eleştirilmek arasında gidip gelmekle geçiyor. Sosyal medyadakilerin bazıları ölçüsüz ve saygısız biçimde, insaf sınırlarını da aşarak eleştiride bulunuyorlar. Normal eleştiri gerekli. Hayatın devamı için olmazsa olmazlarımızdan. Fakat “eleştiririm eleştiril(e)mem” cakasında olanlar yanlış yolda olmanın yalnızlığını yaşıyorlar. Haksız eleştiride gıybet, iftira gibi kul hakları da bulunmasından dolayı dikkat edilmesi gerekir.

DEVİN YAZAR 09 Ağustos 2017 DEVİN YAZAR

Günlerimiz saat sarkacı gibi eleştirmek ve eleştirilmek arasında gidip gelmekle geçiyor.

Sosyal medyadakilerin bazıları ölçüsüz ve saygısız biçimde, insaf sınırlarını da aşarak eleştiride bulunuyorlar.

Normal eleştiri gerekli. Hayatın devamı için olmazsa olmazlarımızdan. Fakat “eleştiririm eleştiril(e)mem” cakasında olanlar yanlış yolda olmanın yalnızlığını yaşıyorlar.

Haksız eleştiride gıybet, iftira gibi kul hakları da bulunmasından dolayı dikkat edilmesi gerekir.
Türkçe’deki tenkit yerine kullandığımız eleştiri; bir kişinin, bir eserin, veya  herhangi bir konunun kusurunu, ayıbını, doğru ve yanlış yanlarını bulup göstermek amacıyla incelemek, varsa güzellikleri ortaya çıkarmaktır.

Eleştiri; yanlış ve sakıncalı olan bir şeye müdahele edip, doğrunun ortaya çıkması için bir düzeltme çabasıdır.

Tenkit edene münekkit veya eleştirmen denir. Her konu ve alanın eleştirmenleri vardır. Edebiyat, sinema, sanat ve spor eleştirmeni gibi. Bunlar meslektir, gereklidir.

Eleştiri doğru, olumlu, art niyetsiz, önyargısız ve Allah’ın rızasını amaçlamalıdır.

Egonun tatmini veya yıkma amaçlı eleştiriler tahriptir, yıkma girişimidir.

Eleştiri iyi niyetle, eksiği tamamlamak amacıyla yapılmazsa saldırgan bir davranışa dönüşüp, çatışmaya doğru gidebilir.
Dostlar arasında, anne babanın çocuklarına, eğitimcilerin öğrencilerine, ustaların çıraklarına yol gösteren eleştirileri iyidir, olmalıdır. Bu eleştiriler, destek sağlayan, moral ve ilham veren, yapıcı ve olumlu ifadeler içeren bir iletişim biçimidir.

Eleştirinin art niyetli ve ön yargılı olduğu nasıl anlaşılır?

Eleştirinin karşı tarafta farklı etkilere yol açan tarzları, türleri ve dozları bulunmaktadır. Normal, yapıcı ve iyi niyetli olmayan bir eleştiride aşağıdaki unsurlardan bir veya bir kaçı bulunur.

·         Kişilik özelliklerine yönelen eleştiriler.

·         Başkalarının yanında rencide eden davranış ve sözler.

·         Kişinin beklemediği bir anda donup kalmasına, şok yaşamasına neden olan söz ve davranışlar

·        Umut, motivasyon, heves ve heyecanının tükenmesine neden olan yıkıcı sözler.

·        Bu sayılanlar eleştiri değil, art niyetli bir saldırıdır. Karşı tarafı yıkma hamlesidir.

Eleştirinin doğru ve amaca uygun bir eleştiri olduğu nasıl anlaşılır?

İyi niyetli bir eleştiri, içinde şu ögeleri barındırmalıdır.

·         Hoşgörü

·         Sabır

·         Anlayış

·         Etkili ve empatik dinleme

·         Saygı ve nezaket kurallarına uyma

·         Eleştirilen kişi olmamalı. Konu ve fikirler eleştirilmeli.

·         Eleştirinin konusu, durum veya özellik olmalı.

·         Bunun dışında kalan eleştiriler; suçlayıcı, şikâyet edici, saldırgan ve haddini bildirmeye yönelik taciz edici nitelikler taşır.

·         Bilgisiz ve ilgisizlerin sınırı aşan tenkitleri tehlikelidir.

·         Cahilin ve o konu hakkında bilgisizin tenkidi tehlikedir. İlgisizin tenkidi ise felakettir.

Bu gün sosyal medyada sıkça karşılaştığımız, bilmediği işe, yetkisi dışındaki konuya karışan “çizmeyi aşan” kişiler var. Bunların niyetleri iyi olsa da pek çok kötülüklere neden olabiliyorlar.

Çizmeyi aşmamak gerekir

19.yüzyılda, Fransız ressamlarından Delacroix Paris’te bir resim sergisi açmıştı. Sergiyi gezenlerden bir kişi, büyükçe bir şövalye tablosunun önünde uzun süre durarak, yakından uzaktan ciddi ciddi seyreder, beğenmediğini belirten bir biçimde de başını sallarmış. Bu durum ilgisini çeken ressam yanına gelerek sormuş.

-Bu tablo ile çok ilgilendiğiniz belli oluyor.
-Evet demiş adam. Şövalyenin çizmesindeki körük kıvrımlarında hatalar var.
-Pekiyi nasıl anladınız, işiniz bu mu?
-Ben kunduracıyım, çizme dikerim.

Deyince ressam hemen tuvalini ve boyalarını getirerek adamın söylediği biçimde çizmeyi düzeltmiş ve gerçekten daha iyi olduğunu görmekten memnun olarak adama teşekkür etmiş. Fakat adam yine tablonun başından ayrılmadan, bu kez de şövalyenin pantolonunda ve kemerinde de hatalar olduğunu belirtince bu çok bilmişliğe dayanamayan ressam,

-Bak dostum demiş, sen kunduracısın, çizmeden yukarı çıkma!⁠⁠⁠⁠