Cesede değer kazandıran ruhun gıdası, duadır. Kalbimizin gücü, kuvveti ve nuru duadır. İbadetlerimizin özü, iliği ve omuriliği duadır. Bizi insanlık çizgisinde tutan, istikamet üzere yaşatan ve yüce alemlere yücelten sırlı ibadet duadır. İlâhî sevgiye erdiren insanlık semasına çıkaran iki kanadın birisi ilim diğeri duadır. “Kullarım sana Beni sorarlarsa, bilsinler ki Ben, şüphesiz onlara yakınım. Benden
Cesede değer kazandıran ruhun gıdası, duadır.
Kalbimizin gücü, kuvveti ve nuru duadır.
İbadetlerimizin özü, iliği ve omuriliği duadır.
Bizi insanlık çizgisinde tutan, istikamet üzere yaşatan ve yüce alemlere yücelten sırlı ibadet duadır.
İlâhî sevgiye erdiren insanlık semasına çıkaran iki kanadın birisi ilim diğeri duadır.
“Kullarım sana Beni sorarlarsa, bilsinler ki Ben, şüphesiz onlara yakınım. Benden isteyenin, dua ettiğinde duasını kabul ederim. Artık onlar da davetimi kabul edip Bana inansınlar ki doğru yolda yürüyenlerden olsunlar.„ (Bakara, 186)
Dua, Allah’ın biz kullarından istediği ve mutlaka kabul edeceğini söylediği bir ibadettir.
Yaptığımız dualarımız mutlaka kabul edilecektir. Fakat bunun önemli bazı şartları vardır. Peygamber Sallallahü aleyhi ve sellemin öğrettiği şekilde yapmamız gerekmektedir.
Bu konuda bazı pırlanta tavsiyeler şöyledir:
Sa’d b. Vakkas (Peygamberimizin huzurunda ) ayağa kalktı ve: Ya Rasûlallah! Beni duâsı kabul olunanlardan kılması için Allah’a duâ ediniz, ricasında bulundu.
Hz. Peygamber (Ona duâ etmedi fakat duâsı kabul edilecek kullardan olmanın yolunu göstererek) şöylece öğüt verdi:
“-Ya Sa’d! Yemeğini helal kazançla alınmış helal gıdalardan hazırla. (Helâl yer, helâl içersen) duâsı
kabul olunan kullardan olursun.”
Duânın kabul olunması için riâyet olunması gereken bu şartla ilgili bir diğer hadîslerinde ise Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır: “Kişi, elini semaya doğru kaldırır. Ya Rab! Ya Rab! der, (ister.) Fakat yediği haram, içtiği haram, giydiği haramdır. Haramla beslenmiştir. Bu durumu (devam ettikçe) duâsı nasıl kabul olunur?„
Dualarımızın kabule şayan olmasının bir şartı da duaya Allah’a hamd ve Peygamberimize salât ve selâm ile başlamaktır.
Übeyd oğlu Fudâle (ra.) şöyle anlatıyor. Allah’ın Resulü (sav) Hz. Muhammed (Mescitte) otururken bir adam (gelerek Mescid’e) girdi. Namaz kıldı, (namazını bitirince de) “Allahım! Beni affet bana merhamet et.„ şeklinde duâ etmeye başladı.
Allah’ın Resulü (ona) şöyle buyurdu:
“-Ey namaz kılıp duâ eden kişi! Acele ettin. (Bundan sonra şöyle yapıver:)
-Namazını kılıp oturunca Allah’a lâyık olduğu şekilde hamd et. Bana da salât getir. Sonra (dilediğin gibi) Rabbine duâ et.„
Duada neler isteyelim?
Bizler çoğunluk itibariyle nasıl dua edeceğimizi bilemediğimiz gibi neler isteyeceğimizi de bilemiyoruz.
Halbuki duaların zamaniliği vardır. Yani her dönemin en önemli gündemi ne ise ve neye gereksinim duyuluyorsa o konuda yoğunlaşıp, dua edilmelidir.
“Kabul buyuracağına tam bir şekilde inanarak Allah’a duâ ediniz.„ buyuran bir Dua Kahramanı’nın ümmeti olarak dua ibadetinden bıkmayalım. Duam varsa elbette duyan ve icabet eden vardır deyip duaya devam edelim.
Rabbim dualarımıza kabul mührü vursun!