Çocuğunuza arkadaş olma yerine ona etkili anne baba olun!

Çocuklar için aile, okul ve çevre üçgeni çok önemlidir. Bu muhitlerin iyi olması çocuğun kişiliğinin gelişimi açısından son derece önemlidir. Çocuklar ailede anne-babalarından etkilendiği gibi, en az bunun kadar da arkadaş çevresinden etkilenirler. Ailede iyi terbiye edilememiş çocuklar için, dış çevrenin tesiri daha da etkili olabilir. Bazen çocuğun, aile ortamı çok iyi olmasına rağmen arkadaş

MEHMET TOY 03 Nisan 2017

Çocuklar için aile, okul ve çevre üçgeni çok önemlidir. Bu muhitlerin iyi olması çocuğun kişiliğinin gelişimi açısından son derece önemlidir. Çocuklar ailede anne-babalarından etkilendiği gibi, en az bunun kadar da arkadaş çevresinden etkilenirler. Ailede iyi terbiye edilememiş çocuklar için, dış çevrenin tesiri daha da etkili olabilir.

Bazen çocuğun, aile ortamı çok iyi olmasına rağmen arkadaş çevresi bozuksa, aileden aldıklarını kaybedebilir. Bu itibarla anne-babalar; bir taraftan kendi vazife ve yükümlülüklerini harfiyen yerine getirmeye çalışırlarken, diğer taraftan da çocuklarının hayatları adına çevrede en güzel şartları oluşturarak, onların iyi arkadaşlarla beraber olmasını sağlamalıdırlar.

Kimi aileler çocuğuna hem anne-baba, hem de arkadaş olabileceklerini düşünerek,”Ben çocuğumla arkadaş gibiyim.” yada “Biz bir baba-oğul gibi değil, tıpkı iki arkadaş gibiyiz“ diyerek gururlanırlar. Bu, bir yönüyle doğru, bir yönüyle yanlıştır. Çünkü anne-babalık ayrı bir duygu, arkadaşlık ise ayrı bir duygudur. Çocuk annesinden şefkat, babasından ise otorite hissini alır.

Oysaki çocuk, hiçbir arkadaşından hem şefkat, hem de otorite hissini alamaz. Arkadaşlıkta eşitlik vardır. Fakat anne-baba ile çocuk arasında bu eşitlik yoktur; aralarında en az 20-25 yaş farkı vardır. Çocuk, aralarında bu kadar yaş farkı olan birisiyle nasıl arkadaşlık yapabilir? Arkadaşlar arasında anne-babalarda olduğu gibi saygı çizgisi yoktur.

Çocuklar arkadaşlarıyla her şeyi konuşabilir, her türlü harekette bulunabilir, özellikle ergenlik döneminde tasvip edilmeyecek davranışları sergileyebilirler. Çocuğa arkadaş gibi davranıldığı dolayısıyla arada saygının, sevginin ve otoritenin olmadığı bir yerde nasıl etkili olunabilir ki!

Çocuk, arkadaşlığı yaşıtları ile yaşamalı, anne-babalarıyla yaşamamalıdır. Eğer çocuk, ailede rolleri karıştırırsa bu, aile içi iletişime zarar verir ve anne-babanın otoritesini yok eder. Anne-baba çocuğuna karşı arkadaşça yaklaşımlarda bulunulabilir, onunla oyun oynayabilir, eğlenceli vakitler geçirebilir, bazı sırlarını dahi paylaşabilir.

Bu yaklaşım tarzı çocuğun, kendisinin değerli olduğu hissine kapılmasına neden olur. Ancak anne-babanın bu tür yaklaşımları çocuğun arkadaşı olması anlamına gelmez. Bu yönüyle anne-babalar çocuğa arkadaş olma yerine ona etkili anne-baba olmalıdırlar.

Bazı aileler çocuğunu yanlış arkadaş veya buna bağlı olarak yanlış alışkanlıklar edinebileceği düşüncesiyle, aşırı derecede koruma ve kollama tutumları içerisine girerler. Bazen de çevrenin olumsuz şartlarını ve kendileri dışındaki ailelerin yetersiz veya farklı düşüncelere sahip olduklarını düşünerek, çocuğun daha iyi yetişmesi adına çocuğu kimseyle görüştürmezler; sık sık öğütler vererek arkadaşlarına güvenmemesini, onlarla beraber olmamasını dile getirirler ve adeta her türlü ihtiyaçlarını halledebileceklerini düşünerek eve hapsederler.

Bu tür yaklaşımlar sonucu çocuk, arkadaşlık ilişkileriyle kazanacağı bir takım özellikleri kazanamaz ve bu itibarla da sosyal yönlerini geliştiremez; pasif ve çekingen bir kişilik yapısına bürünür.

Arkadaşlık bağları çocuğa pozitif manada katkılar sağlayacağından dolayı, anne-baba olarak çocuğa arkadaş edinmesi konusunda (çocuğun da düşünceleri alınarak) yardımcı olunmalıdır.

Ne serbest, ne de aşırı derecede koruyucu tutum içerisine girmeden, anne-babalık rolü ön plana çıkartılarak, çocuğun kendi arkadaşlarını kendisinin seçmesine müsaade edilmelidir. Arkadaşlıklarda aile mefhumu önemlidir. Bu itibarla da çocuğun arkadaşlarının aileleri tanınmaya çalışılmalı ve o ailelerle sürekli iletişim içerisinde olunmalıdır.

Bir takım anne-babalar çocuğuna, “Onlarla arkadaş olma!”, “Benim istediğim kişilerle arkadaş ol!” diyerek, kendi tercihlerini kabul ettirmeye çalışırlar. Arkadaş seçimi emirle olacak bir şey değil, tanıştırma ve tavsiyeyle olacak bir şeydir.

O yüzden çocuğa arkadaş edinmesi konusunda direkt müdahale etmemeli ve biraz da serbest bırakılmalıdır. Ancak bu serbestlik, bazen çocuğu yanlış arkadaş seçimine götürebilir. O nedenle çocuk bir taraftan serbest bırakılırken, diğer taraftan sürekli kontrol altında tutulmalıdır.

Anne-babalar, bazen çocuğunun arkadaşlarında olumsuz taraflar görerek, o yönlerini eleştirmeye çalışırlar. Aslında bu eleştirilerini, çocuğun menfaati için yaptıklarını düşünürler.

Oysa çocuğun, hiç hoş karşılamadığı şeylerden birisi de arkadaşlarının eleştirilmesidir. Farkında olmadan yapılan bu eleştiriler, çocuğun aileden uzaklaşıp arkadaşlarına yaklaşmasına sebebiyet vermektedir. Bu türlü davranma yerine çocuğa, arkadaşlarında görülen olumsuz taraflar nazara verilerek, kendisine zarar gelebileceği ifade edilmeli ve bu konudaki endişeler dile getirilmelidir.

Üslub çok iyi ayarlanmalı; her zaman tenkit yapma yerine, biraz da takdir etme yöntemi seçilerek arkadaşlarının iyi tarafları görülmeye çalışılmalıdır. Tüm çabalara rağmen çocuk hala olumsuz arkadaş guruplarına dahil oluyor, onların davranışlarını sergiliyorsa mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır.

ÖNE ÇIKANLAR