Hactaki sembollerin anlamı

Sembollerle dolu bir ibadet olan Hactaki her davranışın hikmet yönünden pek çok anlamları vardır. Örnek olarak Arafat’ta toplanmak o kadar sırları var ki, akıl sır ermez, yaşamayan bilmez. Büyük bir aşkla geldiğimiz, çevresinde pervaneler gibi dönüp durduğumuz Kabe’den şimdi ayrılış vakti. Demek ki Kabe’de amaç değilmiş ve vuslata yetmiyormuş. “Hel min mezid” “daha yok mu?”

ÇELEBİ EFENDİ 25 Ağustos 2017 ÇELEBİ EFENDİ

Sembollerle dolu bir ibadet olan Hactaki her davranışın hikmet yönünden pek çok anlamları vardır.

Örnek olarak Arafat’ta toplanmak o kadar sırları var ki, akıl sır ermez, yaşamayan bilmez.

Büyük bir aşkla geldiğimiz, çevresinde pervaneler gibi dönüp durduğumuz Kabe’den şimdi ayrılış vakti.

Demek ki Kabe’de amaç değilmiş ve vuslata yetmiyormuş.

“Hel min mezid” “daha yok mu?” diyen, doyma bilmez marifet yolcuları için O’nu tanıma yolculuğu devam ediyor.

Bunun için Arafat’a arefe için, O’nu  tanımak için çıkılır.

Allah Resülünün öğretisine göre “Hac, Arafat’tır”, yani arif olmak, marifete, marifetullaha ermek ve hakikati kavramaktır.

Arafat’ı anlayan, marifete erer ve hacı olur.

Arafat; zamanın eşref saati arefe gününde, en mübarek mekan Arafat’ta, Rahman’ın rahmetine nail olabilmek, günahlardan sıyrılıp gözyaşlarıyla dolabilmek, marifetullah ile donanabilmek için bir aktif bekleyiştir.

Vakfe: Mahşerde Allah huzurunda bekleyişi hatırlatır. Vakfe, öğle vaktinden güneş batıncaya kadar heyecanla, korku ve ümit arası dua ile donatılmış uzun bir bekleyiştir.

Güneş batıncaya kadar vaktin çoğu ayakta dua ederek af beklemekle geçirilir.

Müzdelife: Burası Meş’ar-ı Haram. Şuurlanma yeri. Arafat’taki muarefe yani tanışma ne kadar gündüzü gerektiriyorsa, Meş’ar’deki şuurlanma da o kadar geceyi gerektirir. Gece, gözleri afaktan çekip, içe yönelmeyi kolaylaştırır.

Hikmetine akıl ermez, Meş’ar toprağından çakıl taşları toplanır. Mutlaka kendi ellerinle. Tıpkı “kimsenin kimseye faydasının dokunmadığı o gün”de olduğu gibi.

Şeytana karşı ertesi gün girişilecek sembolik savaşta atılacak küçük taşlar da, burada toplanır.

Mina: Aşk vadisi. Hz. İbrahim ile oğlu İsmail’in, Allah’a olan aşklarının sınandığı yerdir.

Çok sevdiğimiz can, mal, mülk, evlat, eş, kardeş, ticaret, aşiret, makam, rütbe vs. fâni sevgilerin aşıldığı, Allah sevgisinde zirveye ulaştığımız yer.

Şeytan Taşlama: Hz. İbrahim’in kendisine engel olmaya çalışan şeytana taş fırlatmasını sembolize eder.

Atılan her taş, bir anlamda şeytana karşı savaşı sembolize eder. Hacı, her bir taşı, nefsine, şehvetine ve şeytana karşı fırlatır. Kendisini çeşitli hatalara, günahlara sürükleyen bu farklı düşmanları yok etmeye çalışır.

Taşlar şeytana atılırken kendimizdeki cehaleti, gafleti, şerri ve günahı da kendimizden atarız. Tıpkı elimizdeki taşlar gibi…

Kurban: Kurban O’na yakınlık vesilesi. Kurbiyettir.

Buradaki kurban, hem hac görevlerini yerine getirebilmenin şükrünü eda etmek, hem de şeytana karşı yapılan savaşta elde edilen zaferi kutlamak demektir.

Arafat’ta marifete, Meş’ar’da şuurlanmaya, Mina’da aşka ve Cemerat’ta zafere kavuşan hacı, kurban hedyi (hediyesi) ile takvaya ulaşır. Takvayla da Allah’a ulaşmayı ümit eder. Kesilen kurbanın atamız Hz. İbrahim’den kalma bir sünnet olduğunu, Allah yolunda en sevdiği yavrusunun kurban edilmesine bir bedel olduğunu tefekkür eder.

Kestiğin şey ne devedir ne inek ne de koyun. Şehvetini, hevanı, hevesini ve iradeni boğazlayıp, O’nun rızasında fani etmeyi niyet etmelisin!

Tıraş: Saç ne ki, bu baş sana feda olsun Rabbim demektir. Gerektiğinde saçını değil, canını Allah yolunda verebilmeyi temsil eder. Dökülen her siyah, beyaz saç teli, âdeta gece gündüz işlenen günahların dökülmesini simgeler.

Ziyaret Tavafı: Hac görevlerinin son noktasıdır.

Zafer kazanan muzaffer bir askerin, gelip komutanına zaferini müjdelediği gibi hacı da; nefsine, şeytanına ve şehvetine karşı giriştiği sembolik savaşı kazandığını Kâbe’ye gelerek, mekandan münezzeh Allah’ın huzuruna çıkarak bütün görevleri yaptığını bildirir.

Ömrünün geri kalan kısmında bu hâlde olacağını bu ziyaretinde bütün içtenliğiyle tekrar ifade eder. Ziyaret tavafıyla hac tamamlandığı için, bu tavaf âdeta bitmiş bir mektuba basılan bir mühür hükmündedir.

Artık “mebrur bir hac” yapmış olduğu ümidi ve “annesinden doğduğu gibi temiz olma” inancı ile Kâbe’nin etrafında son yakarışlarını yapar.

Veda Tavafı: Kâbe ile vedalaşmak üzere yapılan bu veda (sader) tavafı, yenilediği ahdine, mahşerde Allah’ın huzuruna çıkacağı güne kadar sadık kalacağı niyet ve düşüncesiyle Kâbe’ye veda ediştir.

Mebrur bir hac yapmanın mutluluğunu yaşayan hacı, adeta sevincinden hoplayıp, zıplayan çocuklar gibi, tüy kadar hafiflemiş ruhaniyet kazanmış olarak döner de döner… Tıpkı Kabenin izdüşümü Beyt-i Mamur’da dönen ruhaniler gibi…

Bu duygularla kalbini orada bırakır, cesediye vatanına döner.

Rabbim hepimize tekrar tekrar gitmek, arınmak nasip eylesin.