Bayramın habercisi Zilhicce ayı

Bayramın habercisi Zilhicce ayı

Zilhicce ayı, Kurban Bayramının habercisidir. Zilhicce ayı ve fazileti hakkındaki bilgileri okuyucularımızla paylaşmak istedim. Avrupa’da Kurban bayramı aniden, birden geliveriyor. Ramazan’da kadir gecesi, biten hatimler, teravihler vs. yaklaşan bayramın habercisi durumundalar. Fakat Kurban Bayramı için bu uyarıcılar yok. Kurbanlık satın alma durumu yok. Kurbanlık pazarlarına gitmek de yok. O zaman Kurban bayramına hazırlıksız yakalanıyoruz. Bu

ÇELEBİ EFENDİ 21 Temmuz 2020 ÇELEBİ EFENDİ

Zilhicce ayı, Kurban Bayramının habercisidir. Zilhicce ayı ve fazileti hakkındaki bilgileri okuyucularımızla paylaşmak istedim.

Avrupa’da Kurban bayramı aniden, birden geliveriyor. Ramazan’da kadir gecesi, biten hatimler, teravihler vs. yaklaşan bayramın habercisi durumundalar. Fakat Kurban Bayramı için bu uyarıcılar yok. Kurbanlık satın alma durumu yok. Kurbanlık pazarlarına gitmek de yok. O zaman Kurban bayramına hazırlıksız yakalanıyoruz. Bu sene “hacı uğurlama” programları da yok.

22 Temmuz Çarşamba günü Zilhicce ayına kavuşacağız inşaallah…

Zilhicce ayı; sel gibi akıp giden insanların Arafat’a koşup Yüce Yaratıcıdan af fermanını aldığı, şeytanların taşlandığı, kurbanların kesildiği, fakir fukaranın sevindirildiği, teşrik tekbirleriyle yerin göğün inletildiği çok mübarek gün ve geceleri içinde barındıran kutlu bir zaman dilimidir.

Fecr Sûresinin ilk ayetlerinde “Fecr’e ve on geceye yemin olsun ki…” mealindeki ayetler âlimlerin çoğunluğuna göre Zilhicce ayının ilk on gecesine, Kurban Bayramı’ndan önceki on geceye işaret etmektedir.

Bu bereketli geceler 22 Temmuz Çarşamba başlayıp 31 Temmuz Cuma sabahına kadar olan on altından daha değerli on gün ve gecedir.

Onuncu ve sonuncu gün 31 Temmuz, Kurban Bayramı’nın ilk günüdür.

Zilhicce ayı, ilk on gününün kıymeti
Peygamber efendimiz, Zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerin, diğer aylarda yapılan amellerden daha kıymetli olduğunu bildirdi ve buyurdu ki:

“Allah katında, yapılan amellerin hiç biri, Zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden daha faziletli ve daha sevimli değildir. Bu on günden bir gün oruç tutmak, bir senelik oruca, bir gece ibadeti de kadir gecesine denktir.“

Bunun üzerine sahabe efendilerimiz:

“ -Ya Rasulallah, Allah yolundaki cihatdan da mı daha kıymetlidir?“ dediler.

Peygamber efendimiz, cevabında buyurdu ki:

“-Evet, Allah uğrundaki cihad da bu dereceyi alamaz, ancak bindiği atını yorup, kendi kanını akıtan mücahit müstesnadır.” buyurdular. (Buhari)
İşte böylesine müstesna günlerdeyiz. Öyleyse müstesna davranışlar sergileyelim.Bu günler sıradan günler değildir. Bizler de sıradan insanlar gibi olmayalım. Kainatın mayası olan sevgiye, hoş görüye açık olalım. Bayram etmeye ve muhtaçları bayram ettirmeye hazır olalım.

Allah’ın rızasına talip, güzel insanlar olarak benliği ve bencilliği terk edelim. Affedelim, affa mazhar olalım. Kulluğa, evradu ezkara ve ibadetlere biraz daha ağırlık verelim.

Ebü’d- Derda hazretlerinin rivayetine göre “Zilhiccenin ilk 9 günü oruç tutmalı, çok sadaka vermeli ve çok dua ve istiğfar etmelidir. Çünkü Hz. Muhammed (sav), “Bu on günün hayır ve bereketinden mahrum kalana yazıklar olsun.“ buyurmuştur.

Rahmet Peygamberi (sav) bu günlerde yapılacak zikirlerin sevabı hakkında şöyle müjde veriyor bizlere: “Allah katında Zilhicce’nin ilk on gününde yapılan amellerden daha kıymetlisi yoktur. Bugünlerde tesbihi (sübhanallah), tahmidi (elhamdülillah), tehlili (Lâ ilahe illallah) ve tekbiri (Allahuekber) çok söyleyin!”

Zilhicce’nin ilk on günündeki günler, Allah katında değerli günler arasındadır. Hatta “Cuma, haftanın; Zilhicce’nin ilk onu ise, yılın mübarek günleridir.” denilmiştir.

Buna göre Zilhicce’nin ilk onuna rastlayan Cuma, her iki fazileti de toplayacağı için yılın en mübarek günlerinden biri sayılmıştır.

Bu yıl Zilhiccenin ilk on günündeki Cuma 24 Temmuz günü. Arefe gününü Cuma’ya bağlayan gece de Bayram gecesidir. Bu iki gecenin kıymetini bilelim.
Hz. Peygamber ve Ashâb-ı Kiram başta olmak üzere mübarek zatlar,  Zilhicce’nin ilk on gününü zikir, tesbîhât, ibâdet ve tefekkür ile geçirirler, yoksullara yardım ederlerdi. Bizlerin de onları örnek alarak bu günlerde ibadetlerimize dikkat etmemiz, dualarımızı artırmamız, hayır ve hasenâtı daha çok yapmamız, ciddi bir  nefs muhâsebesi yaparak Arafat’taki hacılarla beraber günahlarımıza tevbe etmemiz uygun olur.

Zilhicce ayının ilk 9 gününde oruç tutan kişi 9 nimete kavuşur:

1- Ömrü bereketli olur.

2-Malı çoğalır.

3- Çoluk çocuğu belalardan muhafaza olur.

4-Günahları affolur.

5-İyiliklerine kat kat sevap verilir.

6- Ölürken kolay can verir.

7- Kabri aydınlanır.

8-Mizanda sevabı ağır gelir.

9-Cennette yüksek derecelere kavuşur.) [Şir’a]
Hz. Peygamber efendimiz (sav) buyuruyor ki; “Zilhiccenin ilk on gecesi içinde yapılan her amele, 700 misli sevap verilir.” Başka bir hadiste de “Bu günlerin her biri 1.000 güne, arefe ise 10. 000 güne (fazilet bakımından) eşittir.“ buyrulmuştur.

İnşaallah Zilhicce ayında bu faziletli amelleri yapmak, çevremizdeki insanları da haberdar etmek hepimize nasip olsun.
Arefe günü 

30 Temmuz Arefe günü, Arafat’ta Allah’ın davetine icabet eden mümin ve Müslümanların gözyaşlarıyla ulu dergâha yöneldikleri vakitte 1000 defa İhlâs suresi okumak büyüklerimizin hususiyetle tavsiye ettikleri ibadetlerden.

Heyecanın doruk noktaya ulaştığı gün Arefe günüdür. Bu arefe günü tutulan oruç hakkında Efendimiz (as) şöyle buyurmaktadır: “Arefe günü tutulan oruç, geçmiş bir senenin ve gelecek senenin günahlarına kefaret olur.”

” “Zilhiccenin ilk 9 günü oruç tutana, her günü için bir yıllık oruç sevabı verilir.” (Tirmizi, Savm, 52)

“Zilhiccenin ilk günlerinde tutulan oruç, bir yıl oruç tutmaya, bir gecesini ihya etmek de Kadir gecesini ihya etmeye bedeldir.” (Tirmizi, Savm, 52; İbn Mace, Sıyam, 39)

Bu günün kıymetini bilen büyüklerimiz ne durumda olurlarsa olsunlar oruç tutmaya gayret etmişlerdir. Hz. Aişe annemiz de bunların en başında gelmektedir. O’nun sıcak bir arefe gününde oruçtan dolayı bayılacak hale gelmesi üzerine kardeşi Abdurrahman, orucunu bozmasını tavsiye etmiş, Hz. Aişe annemiz de ona şu cevabı vermiştir: “Allah Resûlü’nün, arefe günü oruç tutmak, kendisinden önceki senenin günahlarına kefaret olur, dediğini işittiğim halde orucumu nasıl bozarım?”

Efendimiz, bir başka hadislerinde ise bugünün faziletini şöyle anlatır: “Arefe günü gelince, Yüce Allah rahmetini saçar. Hiçbir gün o günde olduğu kadar insan cehennemden âzâd olunmaz. Kim arefe günü gerek dünya ve gerekse âhiret ile ilgili olarak Allah’tan bir şey isterse, Allah ona istediği şeyi verir.”

Teşrik tekbirlerini unutmayalım
Teşrik tekbiri, Kurban bayramı günlerinde farz namazlardan sonra getirilen tekbirlerdir.

Arefe günü sabah namazından itibaren bayramın dördüncü gününün ikindi namazına kadar, yirmi üç farz namazının arkasından birer defa:
“Allahu ekber Allahu ekber, Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber Allahu ekber ve lillahi’l-hamd” diye tekbir getirilir ki, buna “teşrîk tekbiri” denir

Anlamı şöyledir: “Allah herşeyden yücedir, Allah herşeyden yücedir. Allah’tan başka ilâh yoktur. O Allah herşeyden yücedir, Allah herşeyden yücedir. Hamd, Allah’a mahsustur.”

Teşrik tekbirlerini söylemek vaciptir.
Erkek, kadın, misafir, mukîm, her mükellefe vaciptir.
Toplam 23 vakit farz namaz arkasından teşrik tekbirleri getirmek herkese vaciptir.
Teşrik tekbirlerinin getirildiği günlerde kılınamayan namazlar, yine teşrik tekbirlerinin getirildiği günlerde kaza edilirse, bu tekbirlerin de getirilmesi gerekir. Vaktinde kılınamayan namazlar teşrik günleri çıktıktan sonra kaza edilirse, tekbirler kaza edilmez.
Her Müslüman’ın getirmesi gereken teşrik tekbirlerinin ihmal edilmemesi gerekir. Zira sevgili Peygamberimiz (s a v) ve ashabı bu hususta duyarlılık göstermişlerdir.

       …ve final bayram gecesi

Duaların makbul olduğu gecelerden birisi de bayram geceleridir. Bayram gecelerini dua ve ibadetle ihya etmek, kaza namazı kılmak, Kur’an okumak ve Allah’tan af ve mağfiret dilemek gerekir.

Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur: “Ramazan ve kurban bayramı gecelerini, sevabını umarak ibadetle geçiren (ihya eden) kimsenin kalbi, kalplerin öldüğü gün ölmez.”

İhyâ etmek; kalkıp namaz kılmak, zikir yapmak, Kur’an okumak, insanlara ders, sohbet yaparak, irşat ve tebliğde bulunmak sûretiyle sevaplı faaliyetlerle doldurmak, gàfil geçirmemek demektir.

Ne yazık ki çoğu zaman alış veriş, bayram temizliği vs. derken telaşeden vakit bulup bu bereketli geceyi tam değerlendiremiyoruz. Bir bakıyoruz ki feyizli vakitler geçip gitmişler.

Kendimizi manevi yönden hazırlıksız olarak bayramın ortasında bulup, keşke dememek için bu günden itibaren maddi manevi hazırlıklara başlayalım.

Bağışlanmış bir kul olarak Bayrama kavuşup, gerçek bir Bayram yaşamanızı, çevrenize de yaşatmanızı Rabbimden dilerim. Bayramınız mübarek olsun.