Banka emekli sandığı vakıflarına tabi olan kadınların doğum borçlanması hakkı

Türkiye’de bankalar, sigorta ve reasürans şirketleri, ticaret odaları, sanayi odaları, borsalar veya bunların teşkil ettikleri birlikler kendi çalışan personelinin sosyal güvenliklerini sağlamak için vakıf sandıkları kurmuşlardır. Bu emekli sandığı vakıflarına tabi olan çalışanlar yani iştirakçiler vakıf senedinde belirlenen oranlarda gelirlerinden sandığa katkı payı (bir anlamda prim) ödemekteler ve yine vakıf senedinde belirlenen şartları yerine getirdiklerinde

AVUKAT ŞERİF YILMAZ 18 Mayıs 2019 AVUKAT ŞERİF YILMAZ

Türkiye’de bankalar, sigorta ve reasürans şirketleri, ticaret odaları, sanayi odaları, borsalar veya bunların teşkil ettikleri birlikler kendi çalışan personelinin sosyal güvenliklerini sağlamak için vakıf sandıkları kurmuşlardır.

Bu emekli sandığı vakıflarına tabi olan çalışanlar yani iştirakçiler vakıf senedinde belirlenen oranlarda gelirlerinden sandığa katkı payı (bir anlamda prim) ödemekteler ve yine vakıf senedinde belirlenen şartları yerine getirdiklerinde kendileri yaşlılık veya malullük, hak sahipleri ise ölüm aylığına hak kazanmaktalar. Yani bu sandıklara iştirakçi olanlar yasal Sosyal Güvenlik Kurumuna prim ödemezler.

Emekli ve yardım sandıkları her ne kadar özel hukuk hükümlerine tabi olsa da 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun (SSK) Geçici 20 inci maddesi ile kanunda belirlenen şartları taşıyanları SSK kapsamına alınınca yarı kamusal özellik kazanmışlardır.

Türk devleti Bağkur, SSK ve Emekli Sandığını bir çatı altında toplayıp sosyal güvenlik sisteminde birlik sağlamak amacıyla 2008 yılında 5510 sayılı Kanununu kabul edince bu 506 sayılı Kanunun Geçici 20 inci maddesindeki emekli sandık vakıflarını da Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) çatısı altına almak istemiş ve 5510 sayılı Kanunun Geçici 20 inci maddesiyle bunların 8.5.2011 tarihine kadar Bakanlar Kurulu (2.7.2018 tarihinden itibaren Cumhurbaşkanı) kararıyla SGK’ya devir edileceğini, 3 yıllık sürenin Cumhurbaşkanı kararıyla en fazla iki yıl daha uzatılabileceğini hükme bağlamıştır.

Ancak belirlenen bu sürelerde sanık vakıflarının devri gerçekleştirilemeyince 9.4.2011 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı (BKK) ile süre 8.5.2013 tarihine kadar uzaltılmış, bu da olmayınca 6283 sayılı Kanun BKK ile uzatılabilecek süreyi 8.3.2011 tarihinden geçerli olmak üzere dört yıl şeklinde değiştirmiştir.

Devirler belirlenen sürelerde gerçekleştirilemeyince bu defa 3.5.2013 tarihli BBK ile 8.5.2014 tarihine, 30.4.2014 tarihli BKK ile de 8.5.2015 tarihine kadar süre tekrar tekrar uzatılmıştır.

Devirler buna rağmen yine gerçekleştirilemeyince nihayetinde 6645 sayılı Kanun ile Geçici 20 inci madde değiştirilmiş süre belirtilmeksizin devir tarihini belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkili kılınmıştır.

Maalesef bugüne kadar faal durumdaki sandık vakıfları halen SGK’ya devredilememiştir.

Devirler gerçekleştirilemediği için de bu sandıklara tabi olan iştirakçiler ve hak sahipleri vakıf senetlerinde belirlenen hükümlere tabi olmaya devam etmekteler. Yani 506 sayılı veya 5510 sayılı Kanun kapsamına alınamamışlardır.

Oysa bu sandıklar SGK’ya devredildiğinde Geçici 20 inci madde gereğince sandık iştirakçileri devir tarihi itibariyle 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi (yani SSK) kapsamında sigortalı sayılacaklar ve bu statüdekilerin sahip olduğu haklara sahip olacaklar.

BKK veya kanun ile devredilebilenler ise genellikle kapatılan veya 1990’lı yıllarda batan, iflâs eden ve/veya TMSF tarafından el konulan banka ve şirketlerin sandık vakıfları olmuştur. Bunlar;

İttihadı Milli Türk Anonim Sigorta Şirketi Emekli Sandığı (Kanunla), İstanbul Bankası Personeli Sosyal Sigorta Sandığı Vakfı (27.11.1994 tarihli BKK ile), Türkiye Öğretmenler Bankası A.Ş. Emekli Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı Vakfı (5.6.1995 tarihli BKK ile), Tam Sigorta A.Ş. Memur ve Müstahdemleri Emekli Sandığı Vakfı (22.11.1999 tarihli BKK ile), Ankara Anonim Türk Sigorta Şirketi Memur ve Hizmetlileri Sağlık ve Emeklilik Sandığı Vakfı (25.12.2001 tarihli BKK ile), Türkiye Tütüncüler Bankası A.Ş. Memur ve Hizmetlileri Sosyal Sigorta ve Yardım Sandığı Vakfı (9.6.2003 tarihli BKK ile), Türkiye Kredi Bankası A.Ş. Memur ve Müstahdemleri Sosyal ve Yardım Sandığı Vakfı (9.6.2003 BKK ile), Türk Ticaret Bankası Emekli Sandığı Vakfı (10.6.2003 tarihli BKK ile) ve Türkiye İmar Bankası T.A.Ş. Memur ve Müstahdemleri Yardım ve Emekli Sandığı Vakfı (29.3.2018 tarihli ve 2018/11401 sayılı BKK ile).

SGK tarafından devralınan bu banka sandıklarında geçen sigortalılık süreleri hakkında 506 sayılı Kanun (SSK) hükümleri uygulanmakta, bu süreler 506 sayılı Kanuna tabi geçmiş sigortalılık ve hizmet gibi kabul edilerek işlem yapılmaktadır.

Peki bu sandık vakıflarına iştirakçi olan kadınların doğum borçlanması hakları var mı?

Bu sorunun cevabını ararken yukarıda izah ettiğimiz gibi tabi olunan emekli sandığı vakfının SGK’ya devredilip edilmediğine göre ikili bir ayrım yapmak gerekir. Zira devredilmiş ise iştirakçi artık devir tarihi itibariyle SSK (4/a) kapsamında sigortalıdır, hizmetleri de bu statüde geçmiş sayılıyor.

Devredilmemiş ise iştirakçi ne 506 sayılı SSK’ya ne de 5510 sayılı Kanuna tabidir. Halen en son iştirakçisi olduğu emekli sandığı vakıf senedindeki hükümlere tabidir.

Diğer yandan 506 sayılı Kanunun Geçici 20 inci maddesi kapsamındaki bu emekli sandığı vakıflarında geçen sürelerini, sosyal güvenlik kanunları kapsamında geçen (SSK, Bağkur ve Emekli Sandığı) sigortalılık süreleri ile gerek 228 sayılı gerekse 2829 sayılı Kanunlar gereğince hizmet süreleri olarak birleştirilmek mümkün olduğu gibi bu halde sandık iştirakçisi olunan ilk tarih sigorta başlangıcı olarak kabul edilir.

5510 sayılı Kanunun 6552 sayılı Kanunla değişik 41 inci maddesi gereğince kadınların hangi statüde olursa olsun ilk sigorta girişinden sonra yaptıkları üç doğumu, her doğumda iki yıl olmak ve çocuğun yaşaması kaydı ile diğer bir sigortalılık süresiyle çakışmadığı takdir de borçlanma hakkı vardır. Bu bilgiler ışığında sorumuzu cevaplamaya çalışalım.

Devredilen sandık vakfına tabi çalışması olan kadınlar;

5510 sayılı Kanunun Geçici 20 nci maddesi gereğince SGK’ya devredilen sandık iştirakçileri devir tarihi itibariyle 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi (yani SSK) kapsamında sigortalı sayıldıklarına, sandıklarda geçen sigortalılık süreleri hakkında 506 sayılı Kanun (SSK) hükümleri uygulanmakta ve bu süreler 506 sayılı Kanuna tabi geçmiş sigortalılık ve hizmet gibi kabul edildiğine göre bu iştirakçilerin artık kanunun uygulanması yönünden SSK’lı (4/a) oldukları tartışma götürmez.

Her ne kadar mevzuatımızda bu devredilen sandıklara tabi çalışan iştirakçilerin sandıktan ayrıldıktan sonra yaptıkları çocuk doğumlarının başka bir statüde sigortalılıkları (örneğin SSK, Bağkur veya Emekli Sandığı) olmazsa da borçlanabilecekleri veya borçlanamayacaklarına dair bir hüküm bulunmasa da kanaatimize göre bu iştirakçi kadınların sandık vakfından ayrıldıktan sonra yaptıkları çocuk doğumlarını doğrudan SSK (4/a) kapsamında 41 inci madde gereğince borçlanma hakları var.

Örnek verecek olursak; 5.8.1985-6.11.1991 tarihleri arasında SGK’ya 27.11.1994 tarihli BKK ile devredilen İstanbul Bankası Personeli Sosyal Sigorta Sandığı Vakfı iştirakçisi bir kadın 1992 ve 1996 yıllarında yaptığı iki çocuk doğumunu daha sonra herhangi bir sigortalı çalışması olmasa bile 27.11.1994 tarihinden itibaren doğrudan 4/a kapsamında borçlanabilir.

Hatta bu bayanın 1998 yılından itibaren Almanya’ya geldiğini kabul edersek yurtdışı sürelerini Türkiye’de herhangi bir SSK girişi yapmadan doğrudan 3201 sayılı Kanun kapsamında 4/a statüsünde borçlanma hakkı da bulunmaktadır.

Henüz devredilmeyen faal sandık vakfına tabi çalışması olan kadınlar;

5510 sayılı Kanunun Geçici 20 nci maddesindeki „Devir işlemi tamamlanıncaya kadar, sandık iştirakçileri, sandıktan aylık ve gelir alanlar ile bunların hak sahiplerinin sağlık ve sosyal sigorta yardımlarının sağlanması ile primlerinin tahsil edilmesine, ilgili sandık mevzuat hükümlerine göre sandıklarca ve sandık iştirakçilerini istihdam eden kuruluşlarca devam edilecektir“ hükmü gereğince SGK’ya henüz devredilmemiş emekli sandığı vakıflarının iştirakçileri 4/a (SSK) sigortalısı sayılmadığı ve haklarında vakıf senedindeki hükümlerin uygulanmaya devam edileceği açıktır.

Dolayısıyla bu sandıklardan birine iştirakçi olmuş bir kadın sandıktan ayrıldıktan sonra yaptığı çocuk doğumlarını 41 inci madde kapsamında borçlanamayacaktır. Bunlar vakıf senedinde böyle bir hak verildiği takdirde senet hükümlerine tabi olarak borçlanabilecektir.

Ancak hemen şunu belirtelim ki, borçlanma konusunda birbirinden farklı uygulamaya ilişkin hükümler ihtiva eden vakıf senetleri mevcuttur. Örneğin bir emeklilik sandığı vakıf senedinde iştirakçilik devam ederken askerlik borçlanması hakkı verilirken diğerinde bu hak verilmemektedir.

Hakeza bu husus SGK’nın 2013/11 ve 2019/9 sayılı genelgelerinde de belirtilmiştir. Genelgenin ilgili hükmü şu şekildedir; „Ancak, geçici 20 nci madde kapsamında sandık iştirakçiliği devam eden ya da sona erdikten sonra Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının ilgili bentlerine tabi sigortalılığı bulunmayanların borçlanma talepleri kabul edilmeyecek, son çalışmasının geçtiği sandığa müracaat etmesi gerektiği bildirilecektir“

Lâkin  aynı genelgeye göre bu henüz devri yapılmayan sandıklardan birine iştirakçi olmuş, iştirakçiliği sonra erdikten sonra doğum yapan bir kadın sandıktan ayrıldıktan sonra SSK (4/a), Bağkur (4/b) veya Emekli Sandığı (4/c) kapsamında bir çalışması varsa en son sigortalılık statüsüne göre 41 madde gereğince doğum borçlanması SGK tarafından yapılabilmektedir.

Yine örnek verecek olursak;   21.11.1988-30.5.1994 tarihleri arasında Türkiye Garanti Bankası A.Ş. Emekli ve Yardım Sandığı Vakfı işyerinde çalışan sigortalı 1995, 1998 ve 2002 yıllarında doğum yapmıştır. 2005 yılında Fransa’ya gelmiştir ve ev hanımıdır. 8.9.2015-11.09.2015 tarihleri arasında Türkiye’de 4 günlük sigortalı çalışmıştır. Kadının müracaatı halinde üç doğumu (2160 gün) ve 3201 sayılı Kanuna göre yurtdışı ev hanımlığı sürelerini SSK (4/a) kapsamında borçlanabilecektir.