Az Gittik, Uz Gittik

Dere tepe düz gittik. Aşılmaz dağları aştık.

SEDAT İLHAN 18 Eylül 2025 YAZARLAR

Tepelerinde dört mevsim kar eksik olmayan dağlar. Rüzgarın etkisi ile iliklerimizi donduran soğuk. Gözlerimizi kör eden beyazlık. Oysa masumiyetin, saflığın, temizliğin, barışın ve yeni başlangıçların sembolüdür o. Buna bir anlam veremedim şimdi. Yoksa masumiyet fıtri değil mi? Veya saflığı, temizliği diğerlerinde aramak mıdır görmemizi engelleyen…

Denizler geçtik… Sadece iki kelime. Ne ifade ettiğini kaptandan dinlemeli. Hem de öyle turistik gemilerin kaptanından değil. Tur organizasyonlarında uygun zaman kollanır çünkü, rüzgarın, fırtınanın, dalgaların olmadığı zamanlar. Aksi halde pek tercih edilmezdi. Öyle düşünüyorum. Gerçi extrem sporlar yaparız, bazen, bazılarımız. Korkmak, korkularımızla yüzleşmek için. Belki de hayatın, insanlığın realitelerinden kaçmak… Paramızı, zamanımızı veririz. Veya motivasyonumuz ne ola ki? Herhangi bir şey için „Yapamam.“ dediğimizde sınırlarımızı çiziyoruz, demektir, inanırım. Ve, özgürlüğü, sınırsızlığı savunurum. Ancak ayak bileklerimize ip bağlayarak yüksekten atlamanın da iç dünyamızda kurduğumuz dengelerimizde karşılığı vardır. Her sözümüz, tavrımız gibi… Veya soralım. İç dünyamızda dengelerimizi kurabilmiş olsaydık bungee jumping yapmak ister miydik, yapmamamız eksiklik olur muydu? Bilmemeli, bilecek isek sadece kendimizi bilmeli.

Her insan yolcudur, hayat bir yol. Ve, her insan sadece kendi yolunu bilebilir.

Az gittim, uz gittim, dere tepe düz gittim, aşılmaz dağları aştım, denizleri geçtim. Ama bir adım mesafe alamamışım. Tesellim yok değil. Çünkü aradığım şey bilgi değil, bilgelik. Bir değerlendirme duymuştum bir zamanlar. Kimin için olduğu önemli değil. Genellediğimizde hata olmaz. Erdemli, bilge insanların doğallığında yanılırız, ben de yaparım, deriz. Ancak her bir adım ilerleme ufkumuzu açar ve sonsuzlukla yüzleşiriz adeta. Bu nedenle bilemediğimi, yapamadığımı düşünmem bir eksiklik olmamalı. Aslında böyle düşünmem az biraz öğrendiğimi bile gösterebilir. Her halukarda öğrenmeye devam edebilmem için gerekli olan tavır, budur.

Umarım benim için de böyle olmuştur. Öğreniyorumdur ve maslahat güderek sonraki adımlarımı belirleyebilirim. Çünkü hangi konumda olursak olalım, her ne yaparsak yapalım, önümüze iki yol beliriverir. Sanki böyle bir yol ayrımı görünür önümde. Ya serzenişlerime devam edeceğim ya da durum değerlendirmesi yapıp karınca kararınca elimden gelene odaklanacağım. Hayrolsun.

Nereden çıktı ki şimdi bu, açıklayayım. Eski yazılarımı Patreon’a yüklüyorum. Tabii ki, okuyarak. Neler yazmışım, neler. Bazılarını, bazı bölümlerini anlayamıyorum. O anki hissiyatımla, isyanlarımla sesimin çıktığı kadar haykırarak çok fazlaca şey anlatmışımdır, mutlaka. Öyle sanmışımdır. Umarım bu farkındalığımın sonraki hayatımda, yazılarımda izlerini görebilirim. Hatta sanki görüyorum. Aralarında bağlar kurarak formüllerimi arka arkaya sıralarken buldum yine. Bence malum olan o bağları bilinir kılmaya gayret ettim. Bu yazı bir milat olur, umarım.

Oysa sizlerin katkıları ile tamam olabileceğini söyler dururdum. Yoksa sadece söylemde mi kaldı gayretim? Birkaç dostun eleştirileri vardı aslında, tam da bunu anlatan. Demektir ki, bilemedim. Veya bilmiş tavırlarıma bakıp acı acı gülmüş dostlarım, kendime özel öğrenme sürecime saygıları ile, özgünlüğüme…

Kadın ve cihat… Yoksa inanç mı demeliyim? Veya sadece insan. Ele aldığım konular sanki hiç değişmemiş diyebilirim. Bazılarında ne anlatmak istediğimi hatırlayamadım. Anlık hissiyatımla çok yüzeysel geçmişim. Ama bazıları… Mest etti beni. Oysa ben kendimi beğenmem. Çünkü çıkmaz sokaklara sürükleyebileceği gibi, gelişmemizin önünde engeldir o. Bir konuya odaklandığımda kelimelere dökülünceye kadar her an, her yerde, her ne yapıyor olursam olayım, evirip çevirirdim. Her gördüğümde, duyduğumda konunun ayrıntılarını bulurdum. Bu nedenle ortaya çıkmış olanın beni hayran bırakmasına müsaade etmek istedim. Şimdilerde bunu yapamıyorum. Aynı cümleleri tekrar yazabileceğime emin olamıyorum. Bu mudur beni korkutan, ürküten yoksa yazmanın anlamsızlığı mı?..

Diğer bir çekinsem ise ele aldığım konuların kapsamının çok fazla genişlemesi. Oysa tüm insanları sevmekten bahseder dururdum ben, gerçek sevgiyi bulmak ise amacımız. Birşeyleri atlıyor olabilir miyim?

Geçenlerde kızıma söyledim. Yolum Gandhi olmaya doğru uzanıyor sanki. Doğru bildiklerimi gerçeklemeye devam edebildiğimde, serzenişlerimden vazgeçebildiğimde, kimseyi referans almadan yüreğim yettiğince ilerleyebildiğimde… Her ne olursa olsun yaşanan, bir delinin saflığı, bilgenin derinliğiyle gülebilirim. Bazılarının bilerek veya bilmeyerek körüklediği, bazılarının yükselen alevlerle boğuşma pahasına odun taşıdığı ateşimizin bir parçası olmamak benim için mümkün olabilir böylece. Belki yardım bile edebilirim, dostlarımla, dostlarıma, isteyenlere…

Çünkü haklı olmak bir amaç olamaz. Zaten herkes haklı…