Biliyorum ki, köşe yazımızın başlığını okuyan ve ümitle bu yolun açılmasını bekleyen gurbetçimiz heyecanlanmıştır. Ama şuna da eminim ki, başlığın sonundaki parantez içerisine koyduğumuz ve bu “YALAN” anlamına gelen “(!)” işaretine dikkat bile etmemiştir. Çünkü psikolojide insan ne menfaatine ise onu duymak ve ona hemen inanmak ister. İnandıktan sonra ise sorgulamaz. İnandığının aksinin çıkacağından ve
Biliyorum ki, köşe yazımızın başlığını okuyan ve ümitle bu yolun açılmasını bekleyen gurbetçimiz heyecanlanmıştır.
Ama şuna da eminim ki, başlığın sonundaki parantez içerisine koyduğumuz ve bu “YALAN” anlamına gelen “(!)” işaretine dikkat bile etmemiştir.
Çünkü psikolojide insan ne menfaatine ise onu duymak ve ona hemen inanmak ister. İnandıktan sonra ise sorgulamaz. İnandığının aksinin çıkacağından ve o menfaatten yoksun kalacağından korkar.
İşte bu psikolojiyi iyi bilen bazı yurtdışı emeklilik işlemleriyle kazanç sağlayan firma veya kişiler gurbetçinin menfaatini ve bazen milli veya dini duygularını okşayarak böyle tatlı rüyalı yalanları sıralarlar.
İnsanlar menfaatlerine, milli veya dini duygularına daha uygun geldiği için söylenenlerin gerçek olup olmadığını sorgulamaz, sorgulamak istemez, doğrudan itaat ederek paralarını kaptırırlar.
1980’li yıllar da kooperatifler, 1990’lı yıllarda kâr ortaklığı vaadeden Holdinglerin gurbetçinin parasını bu yolla nasıl iç ettiklerine değinmeden doğrudan güncel Türkiye’den emeklilikleri ile ilgili yalanlardan bir kaçını sıralayalım;
Gördüğünüz gibi bu yalanlar gurbetçinin menfaatimize geldiği için hemen inanır. Aslında bu söylenenler bizce de gerçek olsa, ne güzel olurdu. Ama maalesef bir çoğunu yıllardır duyduğumuz hepsi de gurbetçinin umudunu istismar eden koca koca yalanlardır. Her biri için hukuki gerekçeleri açıklayabiliriz ama buna köşemiz müsait değil.
Türkiye’den emeklinin yurtdışında çalışma yasağının mahkeme yolu ile kaldırıldığına dair yalana daha önce başka bir web sayfasındaki köşe yazımızda uzun uzun hukuki gerekçeleriyle değinmiştik. Merak edenler bu köşe yazımızı bulup tekrar okuyabilirler.
Son zamanlarda TV’lere çıkıp aynı yalanın bir daha pompalanması nedeniyle 5 yıldır olduğu gibi vatandaşlarımızdan yine yoğun telefonlar almaya başladık. Bu sebeple yeniden kısaca konuya değinip gurbetçimizi uyarmak, bilgilendirmek istedik.
Yurtdışında çalışma ile ilgili mahkeme yoluyla hakkın alınacağına ilişkin bu yalan yeni değil. 2013 yılında da vardı daha öncesinde de.
O zamanlar konu ile ilgili hem iddiada bulunan emeklilik firmasının sahibi hem de Hannover Çalışma Ataeşeliği ile görüşmüştük. O zaman yalanın şekli biraz değişikti.
Şöyle diyordu firma sahibi “ 2010 yılında torba yasa çıktı ve yurtdışında çalışma izni verildi ama bu hakkı ancak mahkeme kararıyla alabiliriz”. Kendisine “2010’da çıkan torba yasa yurtdışında çalışma izni ile ilgili değil.
Aksine yurtdışı borçlanma ile emekli olanların Türkiye’de çalışma yasağının kaldırılmasıyla ilgili. Sizin iddianız yurtdışında çalışma ile ilgili.
Elinizde kesinleşmiş bir mahkeme kararı var mı?” dediğimizde “Davaları yeni açıktık ama elimizde Yargıtay kararı var size yarım saat sonra göndereceğim” demesine rağmen 2017 yılı oldu halen kararı bekliyorum. Çünkü söylenen yalan ve kesinlikle böyle bir karar yok.
Aradan geçen zamanda bu yalan zaman zaman tekrarlandı ama neticenin boş olması dolayısıyla pek dillendirilmez oldu.
Lakin 2016 yılından itibaren bu yalan yine ateşli bir şekilde hem de sadece emeklilik işlemleriyle kazanç sağlayan firmalar değil bunlara avukat meslektaşlarımız da katıldı.
Bu defaki gerekçe “2016 Şubat’ın torba yasa çıktı. Bunda Türkiye’deki emekliye çalışma izini verilirken yurtdışındakine verilmiyor. Bu Anayasadaki eşitlik ilkesine aykırı.
Dava ile yurtdışında çalışma yasağı kaldırılabilir”. Bunlara da ulaşıp “Sayın meslektaşım elinizde kesinleşmiş bir karar var mı?” dediğimizde “Hayır Şerif bey, torba yasa daha yeni çıktı. İlk davalarımızı açtık 6 aya kadar bir netice alır” dediler.
Ama TV’lerde internette reklama devam ettiler. 2017 yılı başlarında ise yerel mahkemelerden olumlu karar çıktı diye reklam yapmaya başladılar. Aynı 2013 yılındaki yalancılar gibi.
Bu arkadaşlara ulaştığımızda “Şerif bey, mahkeme kararını size gösteremeyiz” demelerine karşılık “Mahkeme kararından vazgeçtim olumlu bir tane bilirkişi raporu gösterin” dediğimizde cevap yok. Ben ise onlara yüzlerce yurtdışında çalışılamayacağına dair karar gönderebiliyorum.
Burada gurbetçimizin psikolojisi için de bir not aktarmak istiyorum. Vatandaş beni arıyor tam yarım saatimi verip, sabırla delilleri ve hukuki gerekçeleriyle izahat yapmama, “Şayet böyle birşey hukuken mümkün olsa ben de Türkiye avukatı olduğuma göre size ‘Gelin davanızı açalım’ deyip para kazanmak istemez miyim? Oysa ben size bu yol çıkmaz yol.
Paranızı çarpacaklar inanmayın!” dememe, onun da beni haklı bulduğunu söylemesine rağmen üç dakika sonra “Ben yine de şansımı deneyeyim mi Şerif bey?” diye sormasının psikolojik analizini yapacak bir uzmana ihtiyacımız olduğu kesin.
Kısaca bir daha izah ediyorum. 2010 yılındaki torba yasa yurtdışı borçlanma ile emekli aylığına hak kazananların yurtdışında çalışmalarına değil, Türkiye’de çalışmalarına imkan veren bir yasadır.
2016 Şubatında çıkan torba yasa ise emekli olduktan sonra Türkiye’de esnaf olarak çalışanlardan yani Bağkur’a tabi bir iş yapanlardan Sosyal Güvenlik Destek Primi kesintisini tamamen kaldıran yasadır.
İddia edilen Türkiye’de emekli olduktan sonra Türkiye’de çalışanla yurtdışında çalışan arasında Anayasadaki eşitlik ilkesine aykırılık meselesi ise Anayasa mahkemesinin 16 Mayıs 2003 tarihli 25110 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 16.12.1998 günlü ve 1998/46-83 sayılı kararıyla eşitlik ilkesine aykırı bulunmamıştır.
Dolayısıyla bu konuda mahkeme yolu 1998 yılında kapanmıştır. Mahkemelerin yapabileceği hiçbir şey yoktur. Bu nedenle söylenenlerin hepsi gurbetçinin parasını yemek için kurulmuş bir yalan tuzağıdır.
Türkiye’den emeklinin yurtdışında çalışma yasağı ancak bir kanun değişikliği ile mümkün ve bu kanunları değiştirme yetkisi olan TBMM’nin veya şu günlerde olağanüstü hal dolayısıyla hükümetin yetkisindedir, mahkemelerin böyle bir yetkisi yoktur.
Bu uyarımıza rağmen yine de ben yalana inanırım, şansımı denemek istiyorum diyenlere tek sözümüz “Para da takdir de sizin” olur.
Mahkeme yolu ile ben bu hakkı alırım diye TV’lere çıkıp reklam yapanlara da “Ben size bu yolun kapalı olduğunu yüzlerce yargı kararıyla ispat ediyorum.
Siz de iddianızın doğru olduğunu söylüyor ve samimi iseniz sanal dünyadaki tüm insanların ortasında, herkesin önünde bize kesinleşmiş bir mahkeme kararı ortaya koyarsanız size müvekkilerinizin vaadettiği bir dava ücretini vereceğim ve sizden özür dileyeceğim.
Yok siz bu iddianızı ispat edemezseniz tüm milletin önünde o reklam yaptığınız TV’lere çıkıp ‘Biz gurbetçimizi dolandırdık, yalan söyledik, herkesten özür dileriz, haksız aldığımız paralarını iade edeceğiz’ diyeceksiniz. Gurbetçi adına size ‘Hodri meydan!’” diyorum.
Yoksa yeter artık düşün bu gurbetçinin sırtından…
