Türkiye’de taşınmazı olmasına rağmen Almanya’da sosyal yardım alanlar

Türkiye’de taşınmazı olmasına rağmen Almanya’da sosyal yardım alanlar

Son yıllarda otomatik bilgi paylaşımı ile ilgili uluslararası sözleşmelerin Türkiye’de kanunlaşmasıyla gurbetçilerimiz arasında bir panik havası yaşandı. Aslında Almanya ile Türkiye arasında otomatik bilgi paylaşımı halen yapılmıyor. Çünkü sözleşmenin 6. maddesine göre ülkelerin kendi aralarında bu konuda ikili sözleşme yapmaları gerekiyor. Almanya ile bu sözleşme yapılmadı. Lâkin otomatik bilgi paylaşımı yürürlüğe girmese de Almanya’da Jobcenter’lerden

AVUKAT ŞERİF YILMAZ 09 Mayıs 2020 AVUKAT ŞERİF YILMAZ

Son yıllarda otomatik bilgi paylaşımı ile ilgili uluslararası sözleşmelerin Türkiye’de kanunlaşmasıyla gurbetçilerimiz arasında bir panik havası yaşandı.

Aslında Almanya ile Türkiye arasında otomatik bilgi paylaşımı halen yapılmıyor. Çünkü sözleşmenin 6. maddesine göre ülkelerin kendi aralarında bu konuda ikili sözleşme yapmaları gerekiyor. Almanya ile bu sözleşme yapılmadı.

Lâkin otomatik bilgi paylaşımı yürürlüğe girmese de Almanya’da Jobcenter’lerden sosyal yardım almalarına rağmen Türkiye’de taşınmaz maliki olan birçok gurbetçimizin bu taşınmazlar sebebiyle sıkıntı yaşadıkları bir gerçek.

Almanya benim Türkiye’deki malvarlığımı nereden bilecek?

Alman Sosyal Güvenlik kanunlarına göre sosyal yardım alacak kişiler Almanya’da ikamet etmek ve dünyanın neresinde olursa olsun varsa malvarlıklarını beyan etmek zorundalar. Gurbetçilerimizden birçoğu bu kurala uymuyor “Aman. Almanya benim Türkiye’deki malvarlığımı nereden bilecek? Bir benimkini mi araştıracak” diyor.

Hukukta “Her nasılsa” diye bir tabir vardır. Yani bir şekilde beklenen şey olduğunda nasıl bir düzenleme yapılacağı belirlenir ve bu öngörüye göre kanuni düzenlemeler yapılır. İşte bu vatandaşlarımız “Almanya bir şekilde öğrendiğinde” sözünü göz ardı ediyorlar.

Bu bir şekilde nasıl olabilir? Mesleki tecrübelerimize ve Alman mahkemelerinde yargılamaya konu olaylara göre herhangi bir yazışma veya belge talebinde bu durum ortaya çıkabilir. Diğer yandan kabul etmek gerekir ki, maalesef kıskançlık, haset, nefret, öç alma duygusunu yoğun yaşayan bir milletiz.

Hem sosyal yardım aldığımızı hem de Türkiye’de mal varlığımız olduğunu bilen ve bizi sevmeyen biri bu duygularla Alman makamlarına bizi ihbar edebilir. Dosyalarda karşılaştığımız gibi örneğin boşanırken diğer eşten istediğini alamayan veya sadece onun zarar görmesini isteyen eş bu ihbarı rahatlıkla yapabiliyor. Ya da miras paylaşımında haksızlığa uğradığını düşünen kardeşimiz de ihbar edebilir.

Örnekleri çoğaltmak mümkün. Bunlara eşimiz, dostumuz, komşumuz, akrabamız veya eski iş ortağımızı da katabiliriz.

Peki bu sosyal daireye yapılacak ihbar bizi yargılamak için yeterli mi?

Yani eski iş ortağımız Nurettin’in “Bunun Bursa’da iki katlı tapulu malı var. Hem de buradan kira geliri elde ediyor. Hatta üstelik bu kişi milyoner” demesi yeterli mi?

Elbette ihbar başlı başına sosyal yardımın kesilmesi ve bir yargılama için yeterli değildir. Ama Jobcenter’lerin araştırma yapması için yeterli. Ve bu araştırma yerine göre çok detaylı olabiliyor.

Alman hukukundaki meslektaşlarımın Jobcenter’lerdeki veya mahkemelerdeki dosyalarda karşılaştıkları taşınmaz mal tespiti için bizim gibi Türkiye avukatlarına vekaletname vererek veya doğrudan görevlendirme yaparak işin peşine düştükleri görülüyor.

Bu Türkiye avukatı meslektaşlarım ilgili tapu müdürlüğü ile irtibata geçip resmi veya gayrı resmî yollarla bilgi edinmeye çalışıyorlar. Resmi olarak bilgi alamadıklarında örneğin telefonla o taşınmaz hakkında dava açacakmış gibi bilgi elde etme yoluna gidiyorlar. Resmi bir kayıt elde edemezlerse bile taşınmaza gidip komşulardan, muhtardan bilgi alarak yerinde tespit yapıyorlar. Hatta bazı araştırma veya dava dosyalarında taşınmazın fotoğraflarına bile rastlanabiliyor.

Peki Türkiye’deki taşınmazı tespit edileni nasıl bir hukuki süreç bekliyor?   

Elbette ilk olarak Jobcenter haksız ödemeden dolayı ödediği sosyal yardım paralarını faizi ile birlikte geri talep edecektir. Bu talep için zamanaşımı süresi üç yıldır.

Paranın talebiyle birlikte dosya sosyal dolandırıcılık (Sozialbetrug) suçundan soruşturma için savcılığa gönderilecektir. Savcılık soruşturma sonunda yeterli delil elde ettiğinde ise Alman Ceza Kanunun (Strafgesetzbuch- StGB) 263/1 maddesi gereğince kişinin 5 yıla kadar hapis veya para cezası ile cezalandırılması için mahkemeye dava açacaktır.

Elbette bu sadece Türkiye’de taşınmaz malı olanları değil, emekli maaşı, bankada parası, borsada veya bir şirkette hissesi, ticari işletmesi, miras payı olanlar gibi ekonomik anlamda mal varlığı olan ve Almanya’da sosyal yardım alan herkesi aynı hukuki süreç beklemektedir.