Mirasçıların uzun yıllar bölüşmediği miras malı devlete mi kalır?

Türkiye’den uzak olduğundan Türk hukukunda fazla bilgisi olamayan gurbetçiyi korkutarak veya ümitlendirerek kendilerine koşup gelmelerini ve para kazandırmalarını isteyen fırsatçılar her zaman oldu ve olmaya da devam edecek gibi. Bundan bir süre önce bir vatandaş beni aramış ve “Şerif bey, Berlin’de bir radyodaki reklamda ‘Bir an önce Türkiye’deki miras mallarınızı bölüşün, aksi halde miras mallarınız

AVUKAT ŞERİF YILMAZ 16 Eylül 2017 AVUKAT ŞERİF YILMAZ

Türkiye’den uzak olduğundan Türk hukukunda fazla bilgisi olamayan gurbetçiyi korkutarak veya ümitlendirerek kendilerine koşup gelmelerini ve para kazandırmalarını isteyen fırsatçılar her zaman oldu ve olmaya da devam edecek gibi.

Bundan bir süre önce bir vatandaş beni aramış ve “Şerif bey, Berlin’de bir radyodaki reklamda ‘Bir an önce Türkiye’deki miras mallarınızı bölüşün, aksi halde miras mallarınız devlete kalır’ diyor.

Gerçekten bölüşülmeyen miras malı Türkiye’de devlete mi kalır?” diye sorunca çok şaşırmış, halk avcılığının bu kadar ileri gidemeyeceğini düşünmüştüm.

Oysa 1982 tarihli Anayasamızın 35 inci maddesi “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir” derken miras hakkı mülkiyet hakkını da doğuracağından Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 1 No’lu Ek Protokolün 1 inci maddesi “ Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır” diyerek mülkiyet ve dolayısıyla miras hakkını güvence altına almıştır.

Türk Medeni Kanunumuzdan (TMK) önce yürürlükte olan İslâm hukukunda da miras hakkı teminat altına alınmıştır. Hatta  ölenin geride bıraktığı mal ve haklar anlamına gelen ve çoğulu “mevârîs” olan “miras” kelimesi de İslâm hukuku kaynaklıdır. İslâm hukukunda ölenin geride bıraktığı malların hak sahibi mirasçılara intikalini düzenleyen ilme de “Ferâiz” denir. Halen günümüz modern hukukunda bile bu ferâiz hükümleri uygulanmaktadır.

Hangi hukuk sisteminde olursa olsun ana kural olarak miras ve dolayısıyla mülkiyet hakkı akrabalık ve yakınlık derecesine göre kişiden kişiye geçer. Devletin kural olarak bu mallarda bir hakkı yoktur.

Yani bir kişi vefat ettiğinde Türk Medeni Kanunumuza göre miras malları varsa çocuklarına, çocukları yoksa anne-babasına, anne- baba vefat etmiş ise kardeşlerine, onlarda yoksa büyükanne ve büyükbabaya, onlar da yoksa onların çocuklarına kalır. Sağ kalan eş varsa bunların hepsi ile birlikte miras malından pay alır.

Ortada olan miras mallarına (terekenin) ait taşınmaz mallar üzerindeki hak kanunun tabiriyle ayni bir haktır. Ayni bir hakkın talep edilmesinde ise zamanaşımı yoktur. Her zaman talep edilebilir. Bunun anlamı miras malı taşınmaz mal ölen ne zaman vefat ederse etsin her zaman paylaştırılması istenebilir. Ancak kök mirastan pay hakkı olan mirasçıların vefat tarihlerindeki geçerli kanun hükümlerine göre taksim yapılır.

Örnek verecek olursak 1925 yılında vefat eden kişinin geriye bıraktığı mallar İslâm ferâiz hükümleri gereğince, bu mirasçılardan biri 1935 yılında ölmüş ise o tarihteki kanun hükümlerine göre, onun çocuğu 1980 yılında vefat etmiş ise bu tarihteki kanuna göre, onun da vefat eden mirasçısı 2003 yılında vefat etmiş ise yeni TMK hükümlerine göre miras payı belirlenir. Ama bu durumda miras malı kesinlikle devlete kalmaz.

Peki devlete hiç bir şekilde mi mal kalmaz?

Elbette en büyük tüzel mekanizma olan devlete miras malı kalabilir. TMK bunu da düzenlemiştir. TMK 501 inci maddesine göre “Mirasçı bırakmaksızın ölen kimsenin mirası Devlete geçer”.

Yani tespit edilebilen yasal veya atanmış bir mirasçı yoksa malın sahipsiz kalmaması için devlete geçmesi ve kamu malı olması gerekir. Uzaktan da olsa bir atanmış mirasçı dahi olsa devletin mirasçılığı sözkonusu olamaz. Hele de miras paylaşılmadı diye asla olamaz.

Bazı hallerde devlet geçici olarak mirasçı olur. Sağ olup olmadığı bilinmeyen, kendisinden uzun süre haber alınamayan yani kayıp olan biri hakkında mahkemeler gaiplik kararı verir. Ancak gaip kişi bir gün çıkıp gelebilir. Bu her zaman ihtimal dahilinde. İşte TMK 588/2 maddesine göre bu durumda “Gaiplik kararı verilebilmesi için gerekli ilân süresinde hiçbir hak sahibi ortaya çıkmazsa, aksine hüküm bulunmadıkça, gaibin mirası Devlete geçer”.

Aynı madde gaibin bir gün geri gelmesi veya devlete göre daha üstün bir hakkı olanın ortaya çıkması halini düzenleyerek “ Devlet, gaibe veya üstün hak sahiplerine karşı, aynen gaibin mirasını teslim alanlar gibi geri vermekle yükümlüdür” demektedir. Yani böyle bir durumda geçici olarak malı alan devlet malı geri vermek zorundadır.

Yine TMK’da terekenin ve mirasçıların tespiti ile ilgili hükümler arasında 594/2 maddesi de “ İlân süresinde kimse başvurmazsa ve sulh hâkimi de hiçbir mirasçı tespit edememişse, miras sebebiyle istihkak (geri alma) davası açma hakkı saklı kalmak üzere miras Devlete geçer” denilerek benzer bir düzenleme vardır.

Görüldüğü gibi bölüşülmeyen bir miras malından dolayı devlete geçecek hiç birşey yoktur. Mirasçılar 50 yıl sonra da mirası taksim etmek isteseler miras malı üzerinde devletin vergi, harç gibi alacakları dışında bir hakkı bulunmaz, bulunamaz.

İyi hafta sonları…