Mahkemeye gitmeden taşınmazına yapılan haksız müdahaleyi önleyebilirsiniz

Mahkemeye gitmeden taşınmazına yapılan haksız müdahaleyi önleyebilirsiniz

Daha önceki bir köşe yazımızda mahkemeye gitmeden Türk devletiyle sorununuzu Kamu Denetçiliği Kurumuna başvurarak çözebileceğinizi yazmıştık. (*) Bu köşe yazımızda yine mahkemeye gitmeden taşınmaz malınıza yapılan bir tecavüz veya müdahaleyi tedbiren çözebilmenizin yasal bir yolunu izah edeceğiz. Konuya girmeden önce zilyet, tecavüz ve müdahale kavramlarını kısaca açıklayalım. Zilyetlik, Arapça kökenli bir kelime olup İslâm hukukundan

AVUKAT ŞERİF YILMAZ 20 Mart 2021 AVUKAT ŞERİF YILMAZ

Daha önceki bir köşe yazımızda mahkemeye gitmeden Türk devletiyle sorununuzu Kamu Denetçiliği Kurumuna başvurarak çözebileceğinizi yazmıştık. (*) Bu köşe yazımızda yine mahkemeye gitmeden taşınmaz malınıza yapılan bir tecavüz veya müdahaleyi tedbiren çözebilmenizin yasal bir yolunu izah edeceğiz.

Konuya girmeden önce zilyet, tecavüz ve müdahale kavramlarını kısaca açıklayalım. Zilyetlik, Arapça kökenli bir kelime olup İslâm hukukundan gelen ve “Bir malı elinde bulunduran, bir malın tasarrufuna fiilen sahip olan” demektir. Hakeza Türk Medeni Kanunu’muzun 973’üncü maddesi de bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulanan kimseyi onun zilyedi olarak tanımlamıştır.

Tecavüz ise taşınmaz malı zorla veya zilyedinden habersiz olarak işgal etmek veya ele geçirmek veya taşınmazın aynında (kendisinde) değişiklik yapmak anlamındadır. Müdahaleden kasıt ise bir taşınmaz zilyedinin mal üzerindeki mutlak hakimiyetini kısmen veya tamamen ihlal etmektir.

Bu açıklamalar karşısında zilyetliği bir haktan çok “korunması gereken hukuki bir statü” olarak ifade edebiliriz. Şayet bu şekilde bir taşınmaz mala zilyetliğimiz varsa, buna ilişkin yapılacak haksız tecavüz veya müdahaleyi kaldırmak için doğrudan yetkili ve görevli mahkemeye dava açabiliriz. Ancak böyle bir dava çok uzun zaman alacağı gibi çok da masraflı olacak ve belki o tecavüz veya müdahaleyi önlememiz hemen mümkün olmayacaktır.

İşte Türk devleti zilyetliğe yapılacak haksız bu müdahaleleri idari yolla ve hızlı bir prosedürle önleyerek taşınmaz mal tasarrufunun güvenliği, emniyet ve asayiş ile kamu düzenini sağlamak istemiştir. Bu amaçla en son 15.12.1984 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanan 3901 sayılı Taşınmaz Mal Zilyedliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanunu yürürlüğe koymuştur. Bu kanunun uygulama esas ve şekline ilişkin yönetmelik de 31.07.1985 tarihinde yine Resmî Gazetede yayımlanmıştır.

Kanun kapsamında kimler başvuru yapabilir?

Mevzuata göre yukarıda da ayrıntılarını açıkladığımız gibi bir taşınmaz mala zilyet olan kişiler, zilyet birden çok kişi ise (Örneğin elbirliği ile mülkiyette olduğu gibi) bunlardan birisi, kamu idareleri, kamu kurum ve kuruluşları, tüzel kişilerde (Şirket, dernek veya vakıf gibi) tüzel kişiliğin yetkilisi, köye ait taşınmaz mallarda köy halkından herhangi bir başvuru yapabilir.

Hangi taşınmaz zilyetlikleri için başvurulabilir?

Gerçek ve tüzel kişilerin zilyetliğinde olan taşınmazlara, kamu idareleri, kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlara, devlete ait veya devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan sahipsiz yerler ile menfaati kamuya ait olan taşınmazlara yapılacak haksız tecavüz ve müdahalelere karşı başvurulabilir.

Müşterek (hisseli) veya iştirak (elbirliği) halinde mülkiyette de zilyetlik korunur mu?

Bir taşınmaz mal üzerinde birden fazla kişilerin bir arada zilyet oldukları müşterek veya iştirak halinde mülkiyet hallerinde, yani anlaşmazlığa düşenlerin taşınmazda hissedar olmaları halinde, o taşınmazı fiilen tasarruf edenin zilyetliği hem diğer hissedarlara hem de üçüncü şahıslara karşı korunur. Bu gibi durumlarda “müşterek hissedarlıktan” söz edilerek 3091 sayılı kanunun olaya uygulanmaması söz konusu değildir.

Taşınmazın miras yoluyla birden çok mirasçıya kalması halinde de kanuna göre tecavüz veya müdahalenin önlenmesi ile ilgili başvurular kabul edilir ve fiili olarak zilyetliklerini sürdürenlerin zilyetlikleri hem diğer mirasçılara hem de üçüncü şahıslara karşı korunur.

Nereye başvuru yapılacak?

Kural olarak zilyetliğine müdahale edilen taşınmaz mal hangi idari sınırlarda kalıyorsa o mülki amirliğe başvuru yapılması gerekiyor. Taşınmaz bir ilçe sınırları içerisinde ise Kaymakamlık makamına, merkez ilçe sınırları içerisinde ise Valilik makamına başvurulur.

Ancak hangi ilçe sınırı içerisinde kaldığı uyuşmazlık konusu bir taşınmaz ise Valiliğin belirleyeceği Kaymakamlıkça, iller arasında tartışmalı bir taşınmaz ise İçişleri Bakanlığının belirleyeceği Valilik veya Kaymakamlığa müracaat edilmesi gerekiyor.

Başvuru için bir süre var mı?

Mevzuatımıza göre zilyedin tecavüz veya müdahaleyi öğrendiği tarihten itibaren 60 gün içerisinde başvuru yapması gerekiyor. Lâkin herhalde tecavüz veya müdahaleden itibaren bir yıl geçmekle bu hak düşer. Yani bu süreler zamanaşımı değil, hak düşürücü sürelerdir.

Örnek verecek olursak; Taşınmaza A kişisi haksız olarak 15.11.2019 tarihinde tecavüzde bulunmuş ancak taşınmaz malik ve zilyedi olan ve yurt dışında yaşayan H bu tecavüzü yazın tatile gittiğinde 15.07.2020 tarihinde öğrenmiş ise 15.08.2020 tarihine kadar başvurmak zorundadır. Ama müdahaleyi 01.12.2020 tarihinde öğrenmiş ise tecavüzün üzerinden bir yıl geçtiğinden bu başvuru hakkı düşmüş olur. Bu durumda hakkını idari yolla değil yetkili ve görevli adliye mahkemesine başvurarak almalıdır.

Başvurular nasıl soruşturuluyor?

Başvuru yapıldığında başvuruyu alan ve karar vermeye yetkili Kaymakam veya Vali (Vali yardımcısı da olabilir) soruşturma için bir memur görevlendirir. Bu memur soruşturmayı yerinde yapar. Memur taşınmazın bulunduğu yere gitmeden kolluk kuvvetlerinden (Polis veya Jandarma) güvenlik tedbirlerinin alınması için yazılı istekte bulunur.

Görevlendirilen soruşturma memuru taşınmazın başında yeminli olarak tanıkları dinleyebilir, gerekiyorsa ayrıntılı krokiler ve ölçümler için fen bilirkişine (Örneğin kadastro mühendisine) rapor düzenlettirebilir. Bu süreç en geç 15 gün sürer ve soruşturma karara bağlanır.

Kaymakam veya Vali hangi kararları verebilir?

Her şeyden önce kanuna dayalı çeşitli sebeplerle ret kararı verilebilir. Şayet başvuru yapılan taşınmazla ilgili olarak dilekçeden açıkça ve kesinlikle kanun kapsamına girmeyen bir başvuru olduğu anlaşılıyorsa doğrudan soruşturma yapılmadan dilekçe reddedilir.

Bunun dışında mülkiyetin tespitine ilişkin başvuru yapılamaz, bunlar da reddedilir. Eğer başvuru yapılan taşınmaza tecavüz veya müdahale dolayısıyla mahkemeye dava açılmış veya davadan önce taşınmaz için bir ihtiyati tedbir kararı mahkemece verilmiş ise yine başvuru reddedilir.

Bu durumlar söz konusu değilse soruşturma ve inceleme sonunda tecavüz veya müdahalenin varlığı tespit edildiğinde önleme kararı verilir. Bu karar idari yargı yolu açık olmak üzere kesindir. Yani bu karara karşı taraflar tebliğden itibaren 60 gün içerisinde idare mahkemesine dava açabilirler.

Müdahalenin önlenmesi kararı nasıl yerine getirilir?

Kaymakamlık ve Valilik kararın infazı için infaz memuru görevlendirir. Bu infaz memurları, Kaymakamlık veya Valilikte görev yapan memurlardan seçilir ve genelde en az iki kişi görevlendirilir.

Kaymakamlık veya Valilik tarafından infaz memuru görevlendirildikten sonra kanunda belirtilen süreye uymak kaydıyla bir infaz günü belirlenir ve her iki tarafa da bu infaz günü 7201 sayılı Tebligat Kanuna göre tebliğ edilir. İnfaz gün ve saatinde infaz memurları, soruşturmaya konu yere davacı taraf ile beraber gelerek tecavüz ve müdahaleyi ortadan kaldırıp, imza karşılığında yeri boş ve işgalsiz olarak hak sahibine teslim eder.

Ayrıca infaz memuru, taşınmaz mala mütecavizin ikinci defa veya onun yararına başkaları tarafından bilerek yapılacak tecavüz veya müdahalenin suç teşkil edeceğini ve Kanunun 15’inci maddesi uyarınca cezalandırılacağını belirtir ve infaz tutanağını düzenlenerek imza altına alır.

İkinci defa tecavüz veya müdahale olursa ne olur?

Mahkeme kararıyla kendisine teslim edilmeksizin aynı taşınmaz mala ikinci defa yapılan tecavüz veya müdahale, ister tecavüz veya müdahalesi önceden önlenen kimse tarafından, isterse başkaları tarafından birinci mütecaviz yararına ilk defa yapılmış olsun, fiil daha ağır bir cezayı gerektiren ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde bu kişiler için kanun özel bir ceza hükmü koymuştur.

Bu kişiler hakkında taşınmaz mal, kamu kurum veya kuruluşlarına ait bulunuyorsa veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz veya umumun menfaatine ait yerlerden ise altı aydan iki yıla kadar, şayet taşınmaz mal diğer tüzel kişilere veya gerçek kişilere ait ise üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Özel durumlarda bu cezalar bir veya üç katına kadar arttırılabiliyor.

(*) https://panorama-news.de/yazarlar/avukat-serif-yilmaz/turk-devleti-ile-probleminizi-mahkemeye-gitmeden-de-cozebilirsiniz/