Holding mağdurlarına TBMM’de büyük darbe!..

Holding mağdurlarına TBMM’de büyük darbe!..

1990’lı yılların başından itibaren o dönemde kurulan Kombassan, Yimpaş, Jetpa, Sayha gibi holdingler cami cami, dernek dernek dolaşarak Avrupalı Türklerden dinî ve millî söylemleri de kullanılarak “Gelin bize para yatırın, sizi ortak edelim. Böylelikle ülkemize yatırım yaparsınız ve kalkınmasına yardımcı olursunuz. Hem size haram olan faize bulaşmadan yüksek kâr payı verelim, hem de isterseniz yatırdığınız

AVUKAT ŞERİF YILMAZ 02 Kasım 2019 AVUKAT ŞERİF YILMAZ

1990’lı yılların başından itibaren o dönemde kurulan Kombassan, Yimpaş, Jetpa, Sayha gibi holdingler cami cami, dernek dernek dolaşarak Avrupalı Türklerden dinî ve millî söylemleri de kullanılarak “Gelin bize para yatırın, sizi ortak edelim.

Böylelikle ülkemize yatırım yaparsınız ve kalkınmasına yardımcı olursunuz. Hem size haram olan faize bulaşmadan yüksek kâr payı verelim, hem de isterseniz yatırdığınız paranızı 3 ay içerisinde geri alın” deyip yüklü miktarlarda paralar toplayıp sermayelerine kattılar.

Ancak Türk mevzuatına aykırı şekilde toplanan bu paralara karşılık bir-iki yıl dışında Avrupalı Türk’e “Kâr edemedik” deyip bir kuruş kâr payı verilmediği gibi yatırdığı parasını geri almak isteyenlere de “Siz ortaksınız artık. Kanuna göre bir ortak şirkete yatırdığı sermeyesini ancak şirket tasfiye edilmesi  (kapanması) halinde alabilir” deyip iade etmediler.

Holding mağdurları için süreç nasıl devam etti?

Paralarını yatırırken verilen sözlerin tutulmadığını, aldatılarak dolandırıldıklarını anlayan Avrupalı Türklerden bazıları, özellikle Almanya’dakiler 2000’li yılların ortasından itibaren Alman mahkemelerine dava açıp kazandılar. Büyük bir kısmı ise dava açmadan paraları almaya çalıştılar. Ama nafile. Holdingler onları devamlı “Bu sene, gelecek sene öderiz” diyerek oyaladı.

Alman mahkemelerinde dava açıp kazananların da hepsi parasına kavuşamadı. Zira Türk Yargıtay’ı bu kararları “Usulsüz tebligat yapılmış, karar usulüne uygun kesinleşmemiş” diyerek Türk kanunlarına göre tanınmasını ve tenfizini reddetti.

Elbette süreç bu şekilde devam edince hem Alman hem de Türk kanunlarına göre paraların yatırıldığı tarihten itibaren dava açılması gerek zamanaşımı süreleri de dolmuş oldu.  Dava açmayanlar için de holdinglerin oyalamalarıyla zamanaşımı süreleri doldu.

Zamanaşımı süresine takılmadan doğrudan Türk mahkemelerine dava açanlara ise Türk mahkemeleri; “Sen X Holding’in A şirketine para yatırmışsın ama B şirketine dava açmış” ya da “Sen Lüksemburg kanunlarına tabi bir şirkete para yatırmışsın ama Türk Holding’e karşı dava açmışsın” diyerek husumet yönünden, “Sen şirket ortağısın. Ticaret Kanununa göre şirket tasfiye olmadan yatırdığın paraları alamazsın” diyerek açılan davaları reddetti.

Kısacası holding mağduru olmuş yüzbinlerce gurbetçi için hukuk yolları kapanmıştı. Bu arada bir çok holding iflas etmiş, içi boşaltılmış veya faaliyetine devam edenlerden bir kısmı da uzun bir mücadeleden sonra borsaya hisse senedi ihraç edip hisselerini halka açmayı başarmıştı.

Borsaya giren bu holdinglerden Kombassan bir kısım mağdur gurbetçiye parasını iade etmemek için “Gel seni borsaya kote edelim. Şirket hisseleri borsada değerlendikçe satıp paranı alırsın” dedi. Mağdurlardan bir kısmı çaresizlikten mecburen bu teklifi kabul etti.

Ancak gerek kendilerine verilen hisse senetlerinin karşılığı, gerekse borsa hisselerinin karşılığı yatırdıkları paraların yüzde 5’i bile etmiyordu.

Yabancı ülkelerde dişinden tırnağından arttırdığı ile hatta bazen gücünün üzerinde bankadan kredi çekerek “Güzel Türkiye’me yatırım olsun, ülkem insanına istihdam olsun, faize bulaşmadan da kâr payı alayım” iyi niyetiyle paralarını ülke ekonomisine katmak isteyen ancak sonradan mağdur edilen gurbetçi, 2000’li yılların başından itibaren aldatıldığını anlayınca mağduriyetinin giderilmesi, parasının iadesi konusunda bir çözüm bulunması için 2003 yılından itibaren ülkeyi yöneten AK Parti hükümetinden siyasi bir beklentiye girdi.

Lâkin siyasi iktidar tarafından sanki “Bunun devletle ne alakası var. Sen bir şirkete para yatırarak ortak olmuşsun. Git hakkını mahkemede ara!” der gibi bu feryatlar duyulmadı.

Türk Yargıtay’ı mağdurları haklı buldu

Bu arada gayretli ve inatçı avukat meslektaşlarımız gurbetçinin hakkını almak için hukuk mücadelesini devam ettirdiler.

Nihayetinde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2014 yılından itibaren bazı şirketler açısından mağdurları haklı bulmaya başladı.  Zamanla bu, diğer bazı holding davalarına da yansıdı. Örneğin Kombassan (şimdiki ismi Bera) Holding  davasında Kombassan’ın davada ileri sürdüğü “Bünyemizde bulunmayan Lüksemburg kökenli Kombassan Holding S.A şirketine para yatırmış, bize değil”, “Vatandaş bizim ortağımızdır.

Ortak olan şirket tasfiye olmadan parasını alamaz”, “Vatandaş bugüne kadar dava açmamış, zamanaşımı dolmuştur” gerekçelerini Yargıtay reddedip içtihadını gurbetçi lehine çevirdi.

Yargıtay “Sen bu vatandaşa yüksek kâr payı vermeyi ve istediği an parasını geri alabilmeyi vaat etmiş, aldığın paraları da bavullarla Türkiye’ getirmişsin. Bu da gerek videolardaki konuşmalarınızdan gerek vatandaşların ifadelerinden gerekse de TBMM Araştırma Komisyonu, BDDK, Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu ve SPK raporlarından açıkça görünüyor. Vatandaş da bu vaadine güvenerek sana para vermiş. Ama sen ona vaadine aykırı olarak ne kâr payı vermişsin ne de parasını iade etmişsin. Açıkça sen vatandaşı kandırarak, aldatarak paralarını almışsın.  O halde;

  1. Baştan kötü niyetli, aldatarak ve kandırarak vatandaşın iradesini sakatladığından ortada hukuken bir sözleşme de yok, şirket ortaklığı da. Paranın iadesi için şirketin tasfiyesine de gerek yok.
  2. Ortada bir sözleşme olmadığına, olmayan şeyin de zamanaşımı olamayacağına göre vatandaşın parasını istemesi için zamanaşımı da yok. İsterse 25 yıl sonra dava açsın geçerlidir.
  3. A, B, C şirketlerine bu paraları aktardığın, aranızda fiili ve organik bağ olduğu açıkça belli olduğundan tüm şirketlere yatırılan paralardan sen sorumlusun. “

diyerek  hep gurbetçinin lehine kararlar verdi. 2019 yılında bile verdiği bu içtihatlarını devam ettirdi.

Siyasi çözümün hükümetten gelmeyeceğini anlayan gurbetçiye adaletin verdiği bu kararlar tekrar umut oldu. Yoğun bir şekilde dava açmaya başladılar.

Siyasi iktidar mağdur gurbetçiyi değil, aldatan holdingleri korumak için kanun çıkartıyor

Gurbetçi siyasi iktidarın kendisine çözüm adresi olarak işaret ettiği Türk yargısı, gurbetçinin aldatılan ve mağdur, haksız olarak kendisinden para toplayıp iade etmeyen holdinglerin bir kısmını ise aldatan, kandıran yani dolandıran olarak  tespit etti. Hem de sağlam hukuki ve fiili delillerle birlikte.

Siyasi yorum yapmaktan kaçınmamıza rağmen görünen o ki, bu holdingler yargıda haksız olduklarını, yargı ekini etkileyemeyeceklerini veya etkileyemediklerini anlayınca olayı siyasete taşıdılar. Çünkü yargı kararlarından dönmüyordu ve davaları kaybetmeye devam ediyorlardı. Hakeza Yargıtay’ın 2019 yılında bile verdiği kararlar bunu gösteriyor.

Holdingler, zaten yakın temas halinde bulundukları siyasi iktidarı, kendilerini koruma ve gurbetçinin yargıda önlenemeyen zaferini engelleme yönünde ikna ettiler. Ne yazık ki, gurbetçinin mağduriyetini giderme, buna çözüm üretme yerine gurbetçiye mahkemeleri adres olarak gösteren iktidar, aynı tavrı holdinglere göstermedi, onların yanında taraf tuttu.

24 Ekim 2019 tarihinde 99 AK Parti milletvekili imzalarıyla TBMM’ne sundukları torba kanun teklifinin arasına bir madde ekleyerek paralarını iade alamayan holding mağduru gurbetçiye büyük bir darbe girişiminde bulundular. Amaç holdingleri açılan davalardan korumak ve gurbetçinin paralarını iade etmeyip hissedar olarak devam etmelerini sağlamak.

24 Ekim 2019 tarihinde TBMM’ne verilen Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin (*) 37 inci maddesi ile kanuna Geçici 4 üncü madde ekleniyor.

Bu maddedeki birinci fıkra düzenlemesine göre; 31 Aralık 2014 tarihine kadar pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıkların topladıkları her türlü para, SPK Kanununa göre kayıtlara geçirilme şartlarına tabi olmadan Türk Ticaret Kanunu gereğince pay olarak kabul edilecek.

Bu şirketlere ödenen paralar pay karşılığı yapılmış sayılacak ve bu şekilde ortaklık ilişkisi kurulmuş kabul edilecek. Bu paylar da kanuna uygun kayıt altına alınmamış olsa bile ortaklık hakkı kabul edilecek ve ortaklık ilişkisinin kurulmadığı iddia edilemeyecek.

Birinci fıkradaki bu düzenlemenin doğrudan adrese teslim bir düzenleme olduğu çok açık. Zira 2014 yılı sonuna kadar paylarını halka arz eden ve halen borsada hisseleri işlem gören holding, Kombassan (Bera) Holding A.Ş.’dir. Yargıtay tarafından toplanan paraların ve karşılığı payların şirkette usulüne uygun kayıt altına alınmadığı ve dava açanların aldatma ve hile sebebiyle şirkete ortak olmadığı onlarca kararla tespit edilmiş durumda.

Maddenin ikinci fıkrası ise holdinge dava açanların davalarının durumu karara bağlıyor. Bu ikinci fıkraya göre de; birinci fıkrada kabul ettiğimiz gibi ortaklık kurulduğu kabul edilenlerin, geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesinde olanlar (istinaf, temyiz) dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında “Karar verilmesine yer olmadığına” karar verilecek. Yani davalar kapatılacak. Kanun da Resmi Gazetede yayınlandığı gün yürürlüğe girecek.

Kanun teklifinin kısaca Türkçesi

Hukukun “Kötü niyeti hukuk korumaz” gibi bilinen tüm prensiplerini hiçe sayan Anayasa’mızdaki hukuk devleti, hukuka güven, mülkiyet hakkı gibi bir çok hakları teminat altına alan maddelerine aykırı bu düzenlemenin kısaca Türkçesi;

  • 12.2014 tarihine kadar sözleşme öncesi veya sonrası senden aldatarak, kandırarak, iradeni sakatlayarak vaatlerde bulunup paranı alan ve hiçbir sözünde durmayan, ancak borsada hisselerinin işlem görmesine izin verilen bu holdingler, seni ne kadar kandırırsa kandırsın, paranı parasına katıp sana bir kuruş bile vermesin, senin paylarını ne kadar kanuna aykırı tutarsa tutsun, sen bu holdingin ortağısın ve pay sahibisin. Paranı geri vermeyecek. Ama bu tarihten sonraki bir şirket seni kandırırsa o başka. Çünkü nasılsa o benim koruduğum Kombassan (Bera) Holding olmayacak.
  • Daha önce mahkemeye dava açıp kazanan ve kararı kesinleştiğinden parasını geri alan gurbetçiye bir diyeceğim yok. Olan olmuş zaten. O paraları kurtaramam.
  • Dava açtın ve mahkeme devam ediyor. Artık edemeyeceksin. Mahkeme benim bir maddelik düzenlememle “Karar verilmesine yer olmadığına” karar verecek.
  • Dava açtın, yerel mahkeme seni haklı buldu ve davayı kazandın. Ama Kombassan (Bera) Holding avukatı karara karşı itiraz edip istinaf mahkemesine götürdü veya temyiz ederek Yargıtay taşıdı. Sorun yok, yine paranı alamayacaksın. Çünkü onlar da “Karar verilmesine yer olmadığına” karar vermek zorunda.
  • SAYIN GURBETÇİM!.. SEN BU YAPTIĞIMA KULAK ASMA. SEN BENİ YİNE % 60-70 OY ORANINLA DESTEKLEMEYE DEVAM ET!..

Çağrı ve önerilerimiz

Her şeyden ve herkesten önce ülkenin kanayan yarası haline gelen holding mağduru gurbetçiler adına ilk çağrımız sayın Cumhurbaşkanımız, AK Parti yöneticileri ve milletvekillerine;

Gurbetçimize oy hakkı verdiğiniz ve ilk oyunu 10 Ağustos 2014 tarihinde kullandığı günden beri size ve partinize hem her seçimde % 50-70 bandında oy verip seçimlerin kaderini belirleyen,  hem de seçimler dışında Avrupa’da iyi günümüzde kötü günümüzde sizden her türlü desteğini esirgemeyen gurbetçimizin, dişi-tırnağıyla kazandığı, zaman zaman çocuğunun rızkından arttırarak biriktirdiği paralarını daha önceleri işaret ettiğiniz ve yüce Türk milleti adına karar veren Türk yargısının kararıyla aldatarak ve hileli olarak alan ve bir kuruş iadede bulunmayan bu holdingleri adrese teslim kanuni düzenleme ile korumayın. Bu kanun teklifini lütfen bir daha değerlendirin ve geri çekin. Kuvvetler ayrılığı ilkesi gereğince bırakın Türk milleti adına bağımsız mahkemeler işini yapsın.

Muhalefet partilerinin yönetici ve milletvekillerine;

Yurtdışında yaşayan gurbetçimizden neden yeterli desteği görmediğinizi iyi analiz edin. Gurbette olmanın ne demek olduğunu iyi düşünün. Onların haklarını savunma konusunda demokratik baskı unsuru ve öncü olun. Holding mağduru bu gurbetçimizin yargı ile aldığı hakkını, kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı olarak yasamanın yargıya müdahalesi anlamına gelen bu düzenlemeye var gücünüzle karşı koyun. Kanunun çıkması halinde açıkça hukukun genel prensiplerine ve Anayasaya aykırı düzenlemenin yürütmesinin durdurulması ve iptali için hemen harekete geçip Anayasa Mahkemesine başvuru yapın.

Dava açıp, halen davaları kesinleşmeyen gurbetçimiz;

Bu, hukuka açıkça aykırı düzenleme nedeniyle kesinlikle hakkınızdan vazgeçmeyin. Başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere tüm siyasi parti ve yöneticilerine dilekçe, mail veya telefon yolu ile ulaşıp kamuoyu oluşturun.

Kanunun kabul edilmesi ve yürürlüğe girmesi halinde, dosyanız hangi aşamada olursa olsun ek dilekçe verip mahkemelerin Anayasa Mahkemesinde iptal davası açması için Anayasaya aykırılık iddiasında bulunun.

Bundan da netice alamazsanız, karar kesinleşir kesinleşmez hak ihlali sebebiyle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkınızı kullanın. Oradan da olumsuz karar çıkması halinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurarak mutlaka hakkınızı arayın.

Zira mülkiyet hakkı, BM Evrensel İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile temel haklardan kabul edilmiş ve teminat altına alınmıştır. Eminiz ki, hiçbir yargı erki kötü niyetli olarak sizlerden toplanan ve üzerine yatılan paralarınızın iade edilmemesini haklı görmeyecek mutlaka ihlal kararı verecektir.

Unutmayın ki, bu holdinglerin sizlerden aldatma ve hileli para toplamasını sadece Türk yargısı değil, Alman yargısı da yüzlerce kararı ve içtihadıyla tespit etmiştir.

Durmak yok!.. Mücadeleye devam!..

Haklıysan korkma, HAK seni korur. Hz. Ali (r.a)

(*) Kanun Teklifi Metni İçin Tıklayın!.  https://www2.tbmm.gov.tr/d27/2/2-2312.pdf