Almanya’da kanuni vasilik/kayyımlık (Betreuung) müessesesi ve avantajları

Almanya’da 18 yaşını geçmiş ve gerçekten ihtiyacı olan Türkler mahkemelerce atanan ve profesyonel hukuki yardım alabilecekleri kanuni vasilik/kayyımlık (Die rechtliche Betreuung)  müessesinden ve avantajlarından maalesef bilgi eksikliği gibi nedenlerle yararlanamıyorlar. Alman hukuku uzmanı olmamamıza rağmen konu hakkında gurbetçimizi bilgilendirme adına tecrübelerimizle birlikte bir araştırma yaptık. Aşağıda derlediğimiz bilgiler Almanyalı gurbetçimize kısa bir fikir vermek amaçlıdır.

AVUKAT ŞERİF YILMAZ 27 Ocak 2018 AVUKAT ŞERİF YILMAZ

Almanya’da 18 yaşını geçmiş ve gerçekten ihtiyacı olan Türkler mahkemelerce atanan ve profesyonel hukuki yardım alabilecekleri kanuni vasilik/kayyımlık (Die rechtliche Betreuung)  müessesinden ve avantajlarından maalesef bilgi eksikliği gibi nedenlerle yararlanamıyorlar.

Alman hukuku uzmanı olmamamıza rağmen konu hakkında gurbetçimizi bilgilendirme adına tecrübelerimizle birlikte bir araştırma yaptık. Aşağıda derlediğimiz bilgiler Almanyalı gurbetçimize kısa bir fikir vermek amaçlıdır. Daha detaylı ve güncel bilgiler için Alman hukukunda uzman bir meslektaşımıza müracaat edilmeli.

Alman hukukunda 18 yaşını geçmiş kanuni haklarını kullanamayan ve haklarında kısıtlılık kararı verilmesi gereken muhtaç insanları tespit eden resmi merciiler ve müracaat halinde mahkemeler o insana yardım etmek için harekete geçer. Mahkeme hakimi veya görevlendireceği memur kısıtlanacak muhtaç insanı ortamında ziyaret ederek hakkında bilgiler alır. Kişi hakkında tıbbi bir bilirkişi raporu düzenlenerek kısıtlılık kararı verilir.

Böylece mahkeme, nihayetinde kısıtlanan kişiyi kanunen temsil edip hukuki işlemlerini yapmaya, varsa malvarlığını yönetmeye yetkili birini geçici veya daimi vasi/kayyım (Rechtsbetreuer) olarak atamış olur. Burada kişi kısıtlanmadan da kanuni işlemlerinin takibi için bir vasi/kayyım atanabilir.

Bir parantez alarak hemen belirtelim ki, kısıtlanan kişinin Türk hukuku açısından bir hakkının kullanılmasında (örneğin askerlikten muafiyet için konsolosluğa müracaat, evlat edinilmesi, vatandaşlıktan çıkış izni için başvuru gibi) veya Türkiye’deki bir malvarlığının idaresi ve üzerinde tasarruf yapılması (emekli aylığının alınması, taşınmazının kiraya verilmesi veya satılması, bankadaki parasının idaresi gibi) hallerinde bu Alman mahkemesinin vasilik/kayyımlık kararı Türk hukuku açısından geçerli değildir.

Yani bu kararla ne Türk konsolosluğunda ne de Türkiye’deki kurum ve kuruluşlarda bir işlem yapılamaz. Bunun için en son Yargıtay kararlarına göre bu kararın Türkiye’de mahkemece tanınması gerekir.

Almanya’da kısıtlılık kararı Alman Medeni Kanununa (BGB) göre akıl hastalığı, akıl zayıflığı, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı, medeni haklarını kullanamayacak düzeyde yaşlılık ve bedensel özürlülük gibi sebeplerle verilebiliyor. Vasi/kayyım bu kişilerin hukuki ve mali haklarını koruyup işlemlerini yaparak onlara yardımcı oluyor.

Vasi/kayyım olarak atananlar özel veya profesyonel kişiler olabiliyor. Örneğin 18 yaşını dolduran birine babası ve başka bir akrabası vasi olarak atanabiliyor. Ancak bu kişiler sadece yıllık maktu bir ücret alabiliyorlar.

Genelde ise mahkemeler avukat kişileri daha güvenilir gördüklerinden profesyonel kanuni vasi/kayyım olarak atıyor. Gönüllü vasiler ise on ayrı kişiye kadar ayrı ayrı kanuni vasi olabiliyor. Ancak on kişiden fazlasına vasi/kayyım olurlarsa bundan sonra profesyonel olarak değerlendiriliyorlar.

Kanuni vasiler atandıkları kısıtlıların malvarlıklarını da idare ettiklerinden Türkiye’de de olduğu gibi mahkemeye her yıl ayrıntılı bir raporla hesap vermeleri ve mahkemenin kontrolünden geçmeleri gerekiyor.

Profesyonel atanan kanuni vasi mahkemenin kendisi için belirlediği bir ücret alıyor. Bu ücret şayet kısıtlının malvarlığı varsa oradan karşılanıyor. Ancak malvarlığı yoksa sosyal devlet ilkesi dolayısıyla ücreti mahkeme aracılığıyla devlet tarafından ödeniyor.

Kanuni vasilerin kısıtlıyı temsil yetkisi dışında sağlık ve bakım organizasyonları yapma, posta ve konut ile ilgili işlemleri yapma, ikametgahı belirleme ve belirli kurumlara yerleştirme (Huzurevi, bakımevi gibi) yetki ve sorumlulukları da bulunuyor.

Almanya’da kendileri için birçok avantajı bulunduğu halde Türkler istisnalar dışında bu hukuki yardımdan ya bilmediklerinden ya da bilseler bile dini, kültürel veya mali sebeplerle yaralanmıyorlar. O

ysa Almanya’ya gelen ilk nesil insanımız artık yaşlandı ve Almanya’da yaşadıklarından aynı Almanlar gibi kesinlikle bu tür hukuki yardımlara ihtiyaçları olduğu tartışma götürmez.

Ancak bu ihtiyaç sahibi insanımızın çocukları, kardeşleri gibi yakınlarının kısıtlanacak kişinin malvarlığını kaybetme,  bu nedenle de birbirleriyle çekişmeleri ile ‘’Anne-babaya bakmak dinimizin emridir başkasına emanet edilemez, ayıptır’’ gibi düşüncelerle bu imkandan faydalanmıyorlar.

Bilgilendirmek, araştırmaya yönlendirmek bizden, takdir gurbetçimizden…