Almanya’da çalışanı işten çıkartmak için öncelikle ihtar gerekir mi?

Almanya’da çalışanı işten çıkartmak için öncelikle ihtar gerekir mi?

Bu haftaki köşe yazımızda yetki ve uzmanlık alanımızda olmasa da Almanya’da işçi olarak çalışan insanımızın arasında yaygın olan „İşveren beni üç defa ihtar çekmeden işten çıkaramaz“ inanışının doğru olup olmadığını izah etmeye çalışacağız. Hemen belirtelim ki, aynı inanış borçlu olan vatandaşlarımız arasında da yaygındır. Ancak her iki inanış da hukuken yanlıştır. Zira bir borç için

AVUKAT ŞERİF YILMAZ 30 Mayıs 2020 AVUKAT ŞERİF YILMAZ

Bu haftaki köşe yazımızda yetki ve uzmanlık alanımızda olmasa da Almanya’da işçi olarak çalışan insanımızın arasında yaygın olan „İşveren beni üç defa ihtar çekmeden işten çıkaramaz“ inanışının doğru olup olmadığını izah etmeye çalışacağız.

Hemen belirtelim ki, aynı inanış borçlu olan vatandaşlarımız arasında da yaygındır. Ancak her iki inanış da hukuken yanlıştır.

Zira bir borç için bir vade belirlenmiş ise alacaklı bu vadenin geçmesiyle hemen icra yoluna (Mahnverfahren) başvurabilir. Alacaklı, doğrudan mahkemeye gitmeden borçluya borcunu ödemesi için bir ihtarname (Mahnung) gönderiyorsa, bu onun mahkemeye gitmeden çözüm bulma yolunda bir iyi niyetidir. Yoksa yasal bir zorunluluğu yoktur.

Aynı durum Almanya’da çalışan insanımızın iş sözleşmesinin feshi (Kündigung) için de geçerlidir.

Bir işverenin bir işçisinin iş sözleşmesini feshetmesi için mutlaka bir ihtar (uyarı) göndermesi gerektiğine dair yasal bir zorunluluk yoktur. İşveren hiç ihtar etmeden de iş sözleşmesini feshedip işçiyi çıkartabilir.

İhtarla iş sözleşmesinin feshi arasında ne fark var?

Öncelikle ihtar ile fesih arasındaki farkı ve ilişkiyi izah etmek konunun daha iyi anlaşılması açısından faydalı olacaktır. İhtar, bir iş ilişkisinde yapılan bir eylemin bir daha yapılmaması, eylemin tekrar edilmesi halinde bazı yaptırımların geleceğinin karşı tarafa bildirilmesidir. Aynı zamanda bu “Bak bu hareketini bu defa affediyorum, seni işten çıkartmıyorum, sana bir şans daha veriyorum” anlamına da gelmektedir.

Örneğin çalışanın mesai saatlerinde iş yeri telefonu ile özel aramalar yapması sonucu işverenince ihtar edilmesi gibi. Bu durumda ihtar, eylemi affeden sözleşme hükümlerine uymaya davet eden tek taraflı iyi niyet bildirimidir.

Mahkemeler ihtarın şekline büyük önem verdiğinden işveren bu ihtarı verdiğinde çok dikkatli olmalıdır. İhtarname, mümkünse yazılı olmalı, yapılan hatayı ve doğru hareketin ne şekilde olduğunu, tekrarı halinde muhatap işçiyi hangi yaptırımların beklediğini ayrıntılı ve net bir şekilde ihtiva etmelidir.

Fesih ise, tek taraflı olarak sözleşmenin yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi veya artık istenmemesi sebebiyle sözleşmenin sonlandırılması, yolların ayrılmasıdır. Fesihi işveren de işçi de fesih sürelerine (Kündigungsfrist) uyarak verebilir. Bazı ağır ihlal hallerinde derhal fesih de (ohne Kündigungsfrist) mümkündür. Fesih konusu yasada özel olarak düzenlenmiştir.

Görüldüğü gibi ihtarname yasalarda olmadığı gibi sözleşmeyi sonlandırmaz iken fesih yasalarda düzenlenmiş ve sözleşmeyi tamamen sonlandırmaktadır.

Peki her ihtar sonrası fesih verilebilir mi?

İşte bu sorunun cevabında ihtar ile fesih arasında bir ilişki kurulmaktadır. Tekrar etmek gerekirse iş sözleşmesinin feshi için değil üç ihtar (Abmahnung), bir ihtar bile gerekmediği gibi işverence doğrudan fesihle işçi işten çıkartılabilir. Yeter ki, işverenin feshi hukuka uygun olsun.

Lâkin işveren, iyi niyet gösterip işçisine belirli bir hatasından dolayı bir ihtar vermiş ise ve bu ihtara dayanarak işçisini işten çıkarmak istiyorsa, mutlaka işçinin ihtara konu eyleminin başka bir zamanda aynen tekrarı olmalıdır. Aksi halde işverenin işten çıkarması yani sözleşmeyi feshetmesinde haklı ve hukuki bir sebebe dayanmadığı kabul edilir. Alman iş mahkemeleri bu hususa özellikle önem vermektedir.

Yukarıdaki örneğe göre işveren, iş yeri telefonu ile özel aramalar yapan işçisini yazılı olarak uyarmıştı. İşçi aynı hareketi iki hafta sonra yapmış ve bu da işverence tespit edilmiş ise işveren bu ilk ihtara dayanarak ve haklı olarak sözleşmeyi feshedip işçiyi işten çıkartabilir.

Ama bu telefon dolayısıyla ilk ihtara rağmen bir hafta sonra işçinin mazeretsiz olarak yarım saat işe geç gelmesi halinde işveren bu ilk ihtara dayanarak iş sözleşmesini feshedemez. Ederse işçi buna iş mahkemesinde itiraz edip feshi iptal ettirebilir. Zira ilk ihtardaki hatalı eylem ile ikinci hatalı eylem farklıdır, ilk ihtarla bu ihtara konu eylem işverence affedilmiş ve işçi de aynı eylemi tekrarlamamıştır.

Görüldüğü gibi her ihtar, sözleşmesinin feshini haklı hale getirmiyor ve ihtarla fesih arasında böyle bir bağ kurulabiliyor.

Genel bilgiler vermeye çalıştığımız konuda soruları olan veya hak ihlaline uğrayan vatandaşlarımız Türk hukuku avukatı olarak bize değil, Alman iş hukukunda uzman avukatlara müracaat etmeliler.