Alman mahkemesi holding kararlarının kesinleşmesi ve Türkiye’de tenfizi

Yabancı ülke mahkemelerinden verilen kararların Türkiye’de de geçerliliği Türk mahkemelerince bu kararların tanımasına veya tenfizine karar verilmesi halinde mümkün. Türk mahkemesince örneğin Alman mahkemesinin kararı tanındığında aynı Türk mahkemesince verilen bir karar gibi hüküm ifade eder. Tanımaya konu kararlar sadece hukuki bir durum tespitine ilişkin kararlar olurken tenfize konu kararlar mutlaka Türkiye’de icrası yani yerine

AVUKAT ŞERİF YILMAZ 14 Temmuz 2018 AVUKAT ŞERİF YILMAZ

Yabancı ülke mahkemelerinden verilen kararların Türkiye’de de geçerliliği Türk mahkemelerince bu kararların tanımasına veya tenfizine karar verilmesi halinde mümkün.

Türk mahkemesince örneğin Alman mahkemesinin kararı tanındığında aynı Türk mahkemesince verilen bir karar gibi hüküm ifade eder.

Tanımaya konu kararlar sadece hukuki bir durum tespitine ilişkin kararlar olurken tenfize konu kararlar mutlaka Türkiye’de icrası yani yerine getirilmesi gereken kararlardır.

Örneğin boşanma veya vasilik kararı için sadece tanıma yeterli iken, velayet, mal rejimi ve bir alacak ile ilgili kararın mutlaka tenfizine karar verilmesi gerekir.

Ancak bu Alman mahkemesi kararlarının tanınması veya tenfizi için mutlaka kesinleşmiş (Rechtskräftig)  olması gerekiyor. Kesinleşmeyen veya mahkemece verilmeyen kararların tanınması ve tenfizi mümkün değil.

Alman mahkemesi bu kararını kesinleştirirken kendi usul kanununa göre kesinleştirir. Fakat davalı taraf Almanya ile birlikte uluslararası ikili veya çok taraflı bir sözleşmeye taraf bir ülkede ise (ör: Türkiye’de) kesinleştirme için tebligatı kendi iç hukukuna göre değil bu uluslararası sözleşmeye göre yapmak zorundadır.

Aksi halde kesinleşme geçerli olmaz. Geçerli olmayan bir tebligata rağmen kesinleştirilen karar ise Türk hukuku açısından tanıma veya tenfize konu olamaz.

Çünkü Türkiye ve Almanya’nın taraf bulunduğu, Türkiye yönünden 28.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren “1965 tarihli Hukuki ve Ticari Konularda Adlî ve Gayrî Adlî Belgelerin Yabancı Memleketlerde Tebliğine Dair Lahey Sözleşmesi (Lahey Sözleşmesi)” nin 10. maddesi “Talep edilen Devlet İTİRAZ ETMEDİKÇE…” devletlerin bakanlıkları aracı kılınmadan doğrudan posta yolu ile tebligatı mümkün kılmaktadır.

Örneğin Fransa bu maddeye çekince koymadığından bu ülkedeki birine doğrudan tebligat yapılabilir. Lâkin hem Almanya hem de Türkiye sözleşmenin bu maddesine açıkça çekince koymuşlardır. Dolayısıyla bu ülkelerdeki kişilere yapılacak tebligatlar mutlaka bakanlıklar üzerinden yapılmadır.

Ayrıca Türkiye’de bulunan birine nasıl tebligat yapılacağı  7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 26. maddesi ile T.C. Adalet Bakanlığı Uluslararası ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’nün 16.11.2011 tarih ve 63/3 numaralı Genelgesi’nde gösterilmiştir.

Bu konuya en çarpıcı örnek vatandaşlarımızın geçmiş yıllarda hile ve aldatma ile Avrupalı Türklerden para toplayan ve geri ödemeyen Kombassan, Yimpaş, Tuğra v.s. gibi holdinglere karşı Alman mahkemelerinde açtıkları ve kazandıkları mahkeme kararlarıdır.

Başlarda Alman mahkemesinde alınan ve alacağa ilişkin bu kararların Türk mahkemelerince tenfizine karar veriliyor ve alacaklılar bu kararı icraya koyarak alacaklarını tahsil edebiliyorlardı.

Ancak daha sonraları Türk mahkemeleri ve Yargıtay yukarıda izah ettiğim usulde bakanlıklar aracılığıyla Türkiye’de merkezi bulunan bu holdinglere tebliğ edilmeyen mahkeme kararlarını kabul etmez oldu.

Zira yargı kararlarına göre Alman mahkemeleri sözleşme hükümlerine aykırı olarak davalı olan holdinglere bakanlıklar aracılığı ile değil, doğrudan posta yolu ile kararlarını tebliğ etmiş ve kesinleştirme yapmıştır.

Elbette böyle bir kararın hukuken kesinleşmesi mümkün değildir. Bu basit usul kuralına da maalesef ne avukat meslektaşlarımız ne de Alman mahkemeleri dikkat etmediğinden yıllarca Alman mahkemelerinde uğraşıp alacağını hak eden holding mağduru vatandaşımız bir kez daha mağdur olmuştur.

Yargıtay’ın uygulaması da halen bu yöndedir. (Yargıtay 11. HD’nin 2.6.2015 gün  2014/10924 E.,  2015/7492 K., 4.10.2016 gün 2016/6723-7724 ve 16.03.2017 gün 2016/13843 E., 2017/1605 K.sayılı kararlarında olduğu gibi)

Yine de şunu belirteyim ki, bu mağdur vatandaşlarımızdan sadece Kombassan (Bera) Holding mağduru olanlar alacaklaına kavuşabilirler. Bunlar Türkiye’de doğrudan Asliye Ticaret Mahkemelerinde yeniden alacak ve istirdat davası açabilirler.

Konu ile ilgili açıklamalarımız daha önce bu haber portalında yayınlanmıştı. Arzu eden mağdurlar ayrıntılı bilgilere bu haberimizden ulaşabilirler. (*)

Lâkin bunun için öncelikle Alman mahkemesi kararının tenfizi için açtıkları davanın Türk mahkemesince reddine ilişkin kararının kesinleşmesi gerekir.

Bu durumda Türkiye için Alman mahkemesi kararı tamamen hükümsüz olacağından davalı holdingin derdestlik veya kesin hüküm itirazı olamayacak yeni açılan dava görülmeye devam edilebilecektir.

Maalesef diğer holding (Yimpaş, Jetpa, Kamer v.s.) mağdurları için şu aşamada böyle bir tavsiyemiz bulunmuyor.

(*) https://panorama-news.de/gundem/holding-magduru-gurbetciye-yerel-mahkemeden-mujdeli-haber/