Almanya’da “Yasal çifte vatandaşım” diye güvenmeyin!

Almanya’da “Yasal çifte vatandaşım” diye güvenmeyin!

Almanyalı gurbetçilerimiz açısından 01.01.2000 tarihinden önce Alman vatandaşlığını alabilmek için Türk vatandaşlığından çıkmak ve bir daha izinsiz Türk vatandaşlığına girmemek gerekiyordu. Bugün de bu kural devam ediyor. Lâkin Türk vatandaşlığından çıktıktan ve Alman vatandaşlığını aldıktan sonra 01.01.2000 tarihinden önce Bakanlar Kurulu kararı ile tekrar Türk vatandaşlığının kazanılması halinde o tarih itibariyle Almanya’da ikamet devam ediliyorsa

AVUKAT ŞERİF YILMAZ 09 Kasım 2019 AVUKAT ŞERİF YILMAZ

Almanyalı gurbetçilerimiz açısından 01.01.2000 tarihinden önce Alman vatandaşlığını alabilmek için Türk vatandaşlığından çıkmak ve bir daha izinsiz Türk vatandaşlığına girmemek gerekiyordu. Bugün de bu kural devam ediyor.

Lâkin Türk vatandaşlığından çıktıktan ve Alman vatandaşlığını aldıktan sonra 01.01.2000 tarihinden önce Bakanlar Kurulu kararı ile tekrar Türk vatandaşlığının kazanılması halinde o tarih itibariyle Almanya’da ikamet devam ediliyorsa Alman vatandaşlığı kaybedilmiyordu. Yani bu durumda olanlar için 01.01.2000 tarihinden önceki Alman Vatandaşlık Kanununda (Staatangehörigkeitsgesetz-StAG) vatandaşlığın kaybı gibi bir müeyyide yoktu.

Örnek: Kamil bey;

-15.05.1998 tarihinde Bakanlar Kurulunun 1998/2589636 sayılı kararına istinaden Konsoloslukta Türk vatandaşlığından çıkma belgesini aldığı 26.06.1998 tarihinde Türk vatandaşlığından çıkmış,

-Alman vatandaşlığını bundan sonra 11.08.1998 tarihinde kazanmış,

-Bakanlar Kurulunun 17.06.1999 tarihli 1999/2581246 sayılı kararıyla ve bu tarih itibariyle tekrar Türk vatandaşını kazanmış ayrıca bu tarih itibariyle halen Almanya’da ikamet etmektedir.

Bu halde Kamil bey yasal olarak hem Alman hem de Türk vatandaşıdır. Çünkü o tarih itibariyle yürürlükte olan kanuna göre tek şart olan Almanya’da ikamet şartını yerine getirmiştir.

Bu kurala göre örneğin Kamil bey 11.08.1998 tarihinde Alman vatandaşlığını kazandıktan sonra 05.01.1999 tarihinden itibaren ikametini Türkiye’ye taşısa ve Türk vatandaşlığını tekrar kazandığı 17.06.1999 tarihinde Türkiye’de ikametine devam ediyor olsaydı “Almanya’da İkamet” şartını yerine getirmediğinden Alman vatandaşlığını kaybedecekti.

Ayrıca Kamil bey, Bakanlar Kurulunun 17.06.1999 tarihli 1999/2581246 sayılı kararıyla Türk vatandaşlığına tekrar girmesine rağmen Türk nüfus kayıtlarına bu işlem 14.03.2000 tarihinde tescil edilmiştir. Bu durumda da Kamil bey yasal çifte vatandaştır. Zira Kamil beyin tekrar Türk vatandaşlığını kazandığı tarih Türk Vatandaşlığı Kanunu gereğince işlemin tescil edildiği 14.03.2000 tarihi değil, Bakanlar Kurulunun karar tarihi olan 17.06.1999 tarihidir.

Kamil beyin durumda olan gurbetçilerimiz için Alman mevzuatı açısından sorun yoktur. Onlar halen yasal olarak çifte vatandaştır.

01.01.2000 tarihinde yürürlüğe giren kanunla kural değişti

Alman devleti mevcut kanundaki ikamet şartı nedeniyle Türk vatandaşlarının tekrar Türk vatandaşlığını kazanarak çifte vatandaş olmalarını önleyemiyordu. Daha doğrusu o zamanki siyasiler Alman vatandaşı olan bu Türklerden oy alırız diye bu duruma göz yumuyorlardı.

Ancak Alman siyasiler Türklerden kendilerine yeterli desteği göremeyince 15.07.1999 tarihinde kabul edilen 38 sayılı kanunla Alman Vatandaşlık Kanunu’nun 25. maddesindeki  ikamet şartını kanundan çıkarttılar. Kanun Alman Resmi Gazetesinde (BGBl l S.1618) 23.07.1999 tarihinde yayınlandı.

Bu kanunun 5. maddesinin 3. fıkrası gereğince maddede yapılan değişiklik 01.01.2000 tarihinden itibaren de yürürlüğe girdi.

Kanun değişikliğinin Türkler açısından anlamı, bir iki istina dışında çifte vatandaşlığın 01.01.2000 tarihinden sonra imkânsız olduğudur. Yani gurbetçimiz Alman vatandaşlığını ne zaman kazanırsa kazansın 01.01.2000 tarihinden sonra kendi başvurusu üzerine tekrar Türk vatandaşlığına girmesi halinde, Alman vatandaşlığını tekrar Türk vatandaşlığını kazandığı tarih itibariyle kaybedecek.

Hem de bu durum Alman makamları tarafından ne zaman tespit edilirse edilsin geriye dönük o tarih itibariyle Alman vatandaşlığı geçersiz sayılacak, örneğin kendisine bağlı Alman vatandaşlığı alan çocukları varsa onlar da Alman vatandaşlıklarını kaybedecekler.

Örnek: Kamil bey;

-15.05.1998 tarihinde Bakanlar Kurulunun 1998/2589636 sayılı kararına istinaden Konsoloslukta Türk vatandaşlığından çıkma belgesini aldığı 26.06.1998 tarihinde Türk vatandaşlığından çıkmış,

-Alman vatandaşlığını bundan sonra 11.08.1998 tarihinde kazanmış,

-Bakanlar Kurulunun 20.03.2000 tarihli 2000/2581246 sayılı kararıyla bu tarih itibariyle tekrar Türk vatandaşını kazanmıştır.

Bu durumda Alman makamları Kamil beyin tekrar Türk vatandaşlığını kazandığını isterse 2019 yılında tespit etsin Kamil bey 20.03.2000 tarihi itibariyle geriye dönük olarak Alman vatandaşlığını otomatikman kaybetmiştir. İsterse bu tarih itibariyle Almanya’da ikameti devam etsin, fark etmiyor.

Burada akla Kamil bey açısından şu soru gelebilir; Kamil bey henüz yeni kanun yürürlüğe girmeden 20.06.1999 tarihinde tekrar Türk vatandaşlığına giriş için başvurmuş ancak Türk vatandaşlığa Bakanlar Kurulunun 20.03.2000 tarihli kararıyla tekrar girmiş.

Burada başvuru tarihi olan 20.06.1999 tarihini esas alınarak çifte vatandaşlık hakkı talep edebilir miyiz? Zira Kamil beyin başvurduğu tarihte herhangi bir kanun tasarısı bile yokken Türk devleti kendi içerisindeki bürokratik işleyişten ötürü 01.01.2000 sonrası karar vermiştir ve bu Kamil beyin elinde olan bir şey değildir.

Maalesef bu konuda olumlu bir cevap vermek mümkün değildir. Çünkü aynı durum bir vatandaşımız tarafından Federal Almanya Anayasa Mahkemesine (Bundesverfassungsgericht) kadar götürülmüş nihayetinde yüksek mahkeme 08.12.2006 tarihli BvR 1339/06 sayılı kararıyla uygulamanın anayasaya aykırı olmadığına, önemli olanın başvuru tarihi değil Bakanlar Kurulu kararıyla Türk vatandaşlığının tekrar alındığı tarihin esas olduğuna karar vererek talebi reddetmiştir.

Türk nüfus kayıt örneklerindeki tarihlere dikkat!

Buraya kadar kurallar ve durum çok net. Uygulamada sorun çıkmıyor.

Ancak binlerce Almanyalı gurbetçimiz de ilerleyen yıllarda problemler oluşmaya başlamış, Alman makamları bunun üzerine gitmiştir. Nedir bu olay izah etmeye çalışalım;

Yukarıda örnekte verdiğimiz Kamil bey 2012 yılından beri Türkiye’de ikamet etmektedir. Kendisi;

-15.05.1998 tarihinde Bakanlar Kurulunun 1998/2589636 sayılı kararına istinaden Konsoloslukta Türk vatandaşlığından çıkma belgesini aldığı 26.06.1998 tarihinde Türk vatandaşlığından çıkmış,

-Alman vatandaşlığını bundan sonra 11.08.1998 tarihinde kazanmış,

-Bakanlar Kurulunun 20.03.2000 tarihli 2000/2581246 sayılı kararıyla bu tarih itibariyle tekrar Türk vatandaşlığını kazanmıştır.

2013 yılında Alman kimliği ve pasaportunun süresi bittiğinden yeni pasaport ve kimlik almak üzere Almanya’nın İstanbul Konsolosluğuna müracaat ediyor. Konsolosluk kendisinden Türk nüfus kayıt örneğini getirmesini aksi halde yeni kimliğini ve pasaportunu veremeyeceğini bildiriyor.

Kamil bey de bağlı olduğu Nüfus Müdürlüğünden aile nüfus kayıt örneğini alıp Alman konsolosluğuna ibraz edince, Konsolosluk Kamil beyin Bakanlar Kurulunun 20.03.2000 tarihli 2000/2581246 sayılı kararıyla ve bu tarih itibariyle tekrar Türk vatandaşlığını kazandığını tespit ediyor.

Alman konsolosluğu hemen Kamil beyin 01.01.2000 tarihinden sonra 20.03.2000 tarihinde Türk vatandaşlığına geri girmesini gerekçe göstererek Alman pasaport kanununa göre Kamil beyin pasaport ve kimliğine el koyuyor. Kendisine de el koyma gerekçesini ve bir ay içerisinde durumunun incelenmesi için Federal İdare Dairesine (Bundesverwaltungsamt) itiraz edebileceğini bildiriyor.

Kamil bey süresi içerisinde Alman İstanbul Konsolosluğu aracılığıyla itirazını yapıyor. İnceleme devam ederken Kamil bey 2014 yılında Türk İçişleri Bakanlığından durumunu açıklayan bir yazı ve yeni nüfus kayıt örneği alıp ibraz ediyor.

Türk İçişleri Bakanlığı yeni tanzim ettiği nüfus kayıt örneğinde Kamil beyin 17.06.1999 tarihinde Bakanlar Kurulu kararı ile tekrar Türk vatandaşlığını kazandığını, o dönemde yoğun başvuru ve dosya sayısından dolayı tarihlerin yanlış girildiğini, kayıtların yeniden gerçeğe uygun olarak düzeltildiğini bildiren bir yazı veriyor.

Fakat yeni verilen bu nüfus kayıt örneğinde ve yazıda Bakanlar Kurulu kararının karar tarihi düzeltilerek 17.06.1999 olarak yazmasına rağmen Bakanlar Kurulu karar numarası yazmamakta.

Alman yargısının bu durumda olan vatandaşlarımız için kararı nasıl?

Bu soruya maalesef olumlu bir cevap vermek mümkün değil. Zira durumu bu şekilde olan vatandaşlarımızın Alman Yerel İdare Mahkemelerine açtıkları onlarca davalarda ve itiraz üzerine (Berufung) gittikleri Bölge İdare Mahkemelerinden hep olumsuz kararlar çıkıyor ve çıkmaya devam ediyor.

Alman mahkemeleri Kamil beyin durumda olanlar için Nüfus Müdürlüklerinden verilen ve Türk vatandaşlığına geri alınma tarihini içeren düzeltilmiş nüfus kayıt örneklerindeki tarihleri nazara almamakta Türk İçişleri Bakanlığı’nın kayıtlarda manipülasyon yaptığını söylemekte.

Bu kararlarına gerekçe olarak da Kamil beyin durumunu örnek verirsek;

  • 2013 yılında ibraz edilen nüfus kayıt örneğinde Bakanlar Kurulunun 20.03.2000 tarihli 2000/2581246 sayılı kararıyla tekrar Türk vatandaşlığının alındığı kesin delildir.
  • 2014 yılında ibraz edilen nüfus kayıt örneğinde Bakanlar Kurulu karar numarası yok. Oysa olmak zorunda.
  • Benzer durumlarda açılan davalarda görüldüğü üzere Kamil beyin tekrar Türk vatandaşlığını kazandığı söylenen 17.06.1999 tarihi gibi düzeltilen tüm tarihler Cumartesi gününe denk gelmekte. Türk Bakanlar Kurulunun Cumartesi günleri toplanmadığı bir gerçek.
  • Vatandaşlığa tekrar alma kararının tarihi ile nüfus kayıtlarına tescil tarihleri arasındaki zaman aralıkları çok fazla. Zira böyle bir işlem bir iki ay içerisinde kayıtlara işlenebilir.
  • Alman Dışişleri Bakanlığı, Türk idaresinin, 2000 yılının başından itibaren tekrar Türk vatandaşlığını kazanan vatandaşlarını korumak için 2012 yılından itibaren kayıtları manipüle ettiğini bildirmektedir.
  • Almanya Ankara Büyükelçiliği’nin Alman Dışişleri Bakanlığına yazdığı ve bir çok yargı kararına delil olan 09.09.2014 tarihli yazılarında bunun gibi çok sayıdaki olayda aynı durumun görüldüğü belirtilmiştir.
  • Alman milletvekilleri ile Hıristiyan Demokratlar/Hıristiyan Sosyal Birlik partilerinin (CDU/CSU) grubunun “Türkiye ile sorunları gizleme” başlıklı 14.12.2004 tarihli raporunda da konu açıklıkla belirtilmiş.

İşte bu gerekçelerle Alman yargısı vatandaşlarımızın açtığı davaları kesin kararlarıyla reddetmekte. (OVG Nordrhein-Westfalen 31.07.2018-19 A166//17, VG Köln 10.07.2019- 10 K 8913/17, VG Berlin 07.12.2016- 2 K 433.15, VG Hannover 18.11.2016- 10 A 12381/14, VG Hamburg 27.09.2016- 9 K 2376/14)

İşin diğer vahim tarafı ise vatandaşlarımızın Alman vatandaşlıklarını kaybetmeleri ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti devletinin resmi kayıtlarında manipülasyon yaptığının yargı kararlarıyla tespit ve tescil edilmesidir ki, bu uluslararası ilişkilerde Türk devleti için olumsuz bir imajdır.

Uyarı ve önerimiz

Kesinlikle Almanya’da yasal çifte vatandaşım diye güvenmeyin!

Almanya’da yaşayan ve Alman vatandaşlığına sahip Türk vatandaşlarımız mutlaka nüfus müdürlüklerinden veya Türk konsolosluklarından belge alarak Türk vatandaşlığı durumlarını kontrol etsinler. Zira birçok vatandaşımız Türk vatandaşlığına tekrar alındıklarını bile bilmiyor.

Şayet Alman vatandaşlığı yanında tekrar Türk vatandaşlığını almış iseler mutlaka yukarıda açıkladığımız Türk vatandaşlığına tekrar alınmaya ilişkin Bakanlar Kurulu kararı ve tarihi gibi durumlarını kontrol etsinler.

Tekrar Türk vatandaşlığının alınmasına ilişkin Bakanlar kurulu kararı karar numarası olmadan 01.01.2000 öncesi bir tarih ise bu tarihin Cumartesi gününe denk gelip gelmediğini, denk geliyorsa bu hatanın düzeltilmesi ve bakanlar kurulu karar numarasının mutlaka tescili için T.C. İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğüne müracaat etsinler.

Biz Türk devletinin bu konuda manipülasyon yapmadığına ve mutlaka o dönemde yoğun talepten ve kayıtların dijital ortama geçirilirken belki gelişi güzel özen gösterilmeden hata yapıldığı kanaatindeyiz.

Devlet yetkililerimiz de çifte vatandaşlık hakkını elde etmiş olan belki de bundan sonraki gurbetçilerimizin hak kaybına uğramaması için gereken özen ve ilgiyi gösterecek, manipülasyon yapan devlet imajından kurtulacaktır.