Almanya’da hakkınızı ararken zamanaşımı sürelerine dikkat edin!

Almanya’da bir vatandaş avukata gelip „Falan kişiden, falan avukattan veya falan mahkemeden bana bir yazı geldi ve benden şunu istiyor“ deyip bu yazıyı verdiğinde avukatın ilk inceleyeceği konu talep edilen hak ile ilgili zamanaşımının geçirilip geçirilmediğidir.

AVUKAT ŞERİF YILMAZ 17 Mart 2024 YAZARLAR

Zamanaşımının anlamı “Hakkın olsa da artık isteyemezsin veya hakkı vermek zorunda değilim” demektir. Talepte bulunan açısından haklı iken haksız olmak demektir.

Talep edilen hak zamanaşımına uğramış olabilir. İlk olarak incelenmesi ve tespit edilmesi gereken talep edilen bu hakkın kesinleşmiş bir mahkeme kararına dayanıp dayanmadığıdır. Yani sizin birisinden alacağınız var ise ve bunu mahkeme kararı ile güvence altına aldıysanız elbette bu alacağınızı icraya koyabilirsiniz. Bu durumda Alman hukukuna göre alacağınız için 30 senelik bir zamanaşımı söz konusudur.

Daha önemli olan ise bir hakkın mahkeme kararına dayanmamış olması halinde zamanaşımı meselesidir.

Örneğin bir arkadaşınıza borç para verdiniz ve vade tarihini bir yıl sonra olarak belirlediniz. Lâkin aradan beş yıl geçmesine rağmen arkadaşınız borcunu ödemedi. Siz de “Artık yeter” diyor ve alacağınızı mahkemeye taşımak istiyorsunuz. İşte burada zamanaşımı itirazı ile karşılaşırsınız ve davanızı kaybedersiniz. Zira bu gibi durumlarda zamanaşımı süresi hakkın doğduğu (burada vadenin dolduğu) yılın sonundan itibaren üç yıldır.

Diyelim ki, arkadaşınızın ödemesi için 15.03.2020 tarihi üzerinde anlaştınız fakat borç bu tarihe kadar ödenmedi. Kendisine birkaç defa ihtar yazısı gönderdiniz ama bir yine bir cevap ve netice alamadınız. Bu durumda alacağınız için zamanaşımının başlangıcı borcun istenebilir olduğu 2020 yılının sonu yani 31.12.2020 tarihidir. Bu tarihten itibaren üç yıl yani 01.01.2024 tarihinde alacak zamanaşımına uğramış oluyor. Yani 01.01.2024 tarihinde veya daha sonraki bir tarihte mahkemede icra takibi (Mahnverfahren) başlattığınızda borçlu arkadaşınız kanuni süre içerisinde zamanaşımı itirazında bulunursa mahkeme artık sizin hakkınız olup olmadığınıza, yazılı belge ile alacağınızı ispatlayabileceğinize ve borcun ödenmediğine bakmaz. Mahkeme, alacak zamanaşımına uğradığından davanızın reddine karar verir ve diğer ayrıntılarla ilgilenmez.

Burada hakkı olan vatandaşların zamanaşımını tamamen kesmek veya durdurmak için harekete geçmesi gerekir. Zamanaşımı süresi dolmadan mahkemeye müracaat edilmesi ve dava dilekçesinin karşı tarafa tebliğ edilmesi halinde zamanaşımı süresi tamamen kesilmiş olur. Bundan sonra zamanaşımı problemi veya itirazı söz konusu olmaz.

Zamanaşımın durdurulması da mümkündür. Zamanaşımının durmasında zamanaşımı süresi bir süreliğine durdur ve durduran sebep ortadan kalktığında devam eder. Bir tür zamanaşımı süresinin ertelenmesi de diyebiliriz. Örneğimizde borçlu olan arkadaşınızla alacak konusunda bir pazarlık sürecinin işletilmesinde olduğu gibi. Pazarlık süresi zamanaşımını durdurur. Lâkin burada da dikkat edilmesi gereken konu pazarlık eden tarafların birbirine alternatifleri sunmasıdır. Şayet bir taraf devamlı ve kesinlikle bir şekilde „Hayır“ diyerek süreci tıkıyorsa burada bir pazarlıktan dolayısıyla da zamanaşımı süresinin durdurulmasından bahsedilemez.

Zamanaşımının mantığı bir hakkın talebinin ve neticesinin kısa bir süre içerisinde netliğe kavuşturulması ve hukuki bir güvensizliğin oluşmamasıdır.

Alman ceza hukukunda da dava ve ceza zamanaşımı süreleri vardır. Ceza hukukunda dava zamanaşımı demek belli bir süre sonra o kişinin artık yargılanamaması, ceza zamanaşımı ise mahkeme kararıyla kesinleşmiş bir ceza mahkumiyetine ilişkin cezanın artık infaz edilememesidir. Dava ve ceza zamanaşımı süreleri Alman mevzuatında suç için öngörülen ceza miktarına, suçun çeşidine ve ceza mahkumiyetinin süresine bağlı olarak değişmektedir.

Almanya’da yaşayan vatandaşların zamanaşımı sürelerine dikkat etmeleri ile haklarını aramalarını, köşe yazımız Almanya’da yaşayan vatandaşlarımızı genel olarak bilgilendirmek ve yönlendirmek amaçlı olup konu ile ilgili Türk hukuku avukatı olarak bizlere değil, Alman hukukunda uzman avukat meslektaşlarımıza müracaat edilmesini şiddetle tavsiye ederiz.