Allah’tan ummak– 2

Fazlaca olmazlara mı salıyorum kendimi yoksa bilemiyorum. Kolayca söyleyip geçivermek varken, etrafında dolanıp duruyorum kavramların. Sonra da yapamadıklarıma geçerli bir mazeret bulma çabası… Gerçi zor olmuyor ama. Öğreniyorum, deyivermek yetiyor. Bilen de söylemiyor ki yolumu bulayım. Hayrolsun… İçinde Allah kavramı geçen söylemlerin derinliği sonsuz, referanssız, gücü imanımızla orantılıdır. İman bir yolculuktur, sonsuzluğa yelken açmaktır, sonu

SEDAT İLHAN 16 Mart 2023 YAZARLAR

Fazlaca olmazlara mı salıyorum kendimi yoksa bilemiyorum. Kolayca söyleyip geçivermek varken, etrafında dolanıp duruyorum kavramların. Sonra da yapamadıklarıma geçerli bir mazeret bulma çabası… Gerçi zor olmuyor ama. Öğreniyorum, deyivermek yetiyor. Bilen de söylemiyor ki yolumu bulayım. Hayrolsun…

İçinde Allah kavramı geçen söylemlerin derinliği sonsuz, referanssız, gücü imanımızla orantılıdır.

İman bir yolculuktur, sonsuzluğa yelken açmaktır, sonu yoktur. Çünkü referansı olmayan bir Varlığa inanmak, O’nu anlamaktan bahsediyoruz.

„İnanıyorum“ dediğimizde yolculuğu sonlandırma riskimiz sözkonusu. Bulduğumuzu sandığımız şey O olamaz. İman nedir, imanlı insan nasıl olur, tarif edilmiş kitaplarda. İnsaflı olanlar, neyin, ne olduğunu bilenler açık kapı bırakmışlar ama nafile. Algıda seçicilik sözkonusu olabiliyor, insanlığımız… Bir kriter duyduğumuzda neyi nasıl farklı yapabilirim demek yerine diğerleri geçiyor gözümüzün önünden. Çok ciddi bir farkındalığımız yok ise sıradan bir şey bu. Hatta bilgelik(!)

Kendimce inandığımı ve daha fazlaca inanmak üzere deliller aradığımı düşünüyorum. Bazı dostlar inançsızlıkla suçlamaya hazırlar. Trajikomik… Demektir ki, her insanda iman olması mümkün. Her ne hal üzerine olursa olsun. Ve hiçbir kimsenin bunu sorgulamaya hakkı yoktur, haddi değildir.

Allah’tan ummaktan bahsediyoruz. Veya benzer şeyler, O’nu zikretme, O’na havale etme, dua… Eğer gerçek manada O’ndan ummak ise söylemimiz, istediğimiz her ne olursa olsun, hiç bir şekilde şüpheye mahal kalmadan, o istediğimizin olacağına inanmak zorundayız. Her halukarda ikinci kez söyleyemeyiz, neden olmuyor diyemeyiz, gerçeklemek üzere zerre miktar hareket edemeyiz. Ve hemencecik yanıbaşımızda buluveririz istediğimizi. Bu işin edebi, adabı, oluru budur.

Ama böyle olmuyor. Demektir ki, bu konuda biraz tefekküre ihtiyacımız var. Veya Allah Müslümanların yardımcısıdır söylemi, Müslümanların halleri ile direkt ilgili…

Bir Kuran araştırmacısı röportajında, insanların tarih boyunca kendilerine torpil geçecek tanrı aradıklarını söylemişti. Bazı dostların hali bunu hatırlatır bana. Tabii ki, Allah torpil geçmez. Tüm insanlara eşit mesafededir. Veya yaratılmış olma itibariyle hiçbirimizin diğerine karşı bir üstünlüğü yok.

Kullandığım cümleler bazılarını rahatsız edebilir. Ancak anlamak adına, düşünce saflığına ulaşarak zor durumda kaldığımda hemencecik istenmeyen yollara sapmamak üzere bu tarzı kendim için gerekli görmekteyim. Farklı bir düşünce sistemi ile hayatını akışına yaşayabilenler yardımcı olursa böyle şeyler düşünmek ve yazmaktan vazgeçebilirim.

Demek istediğim şey şu ki, Allah’ın torpil geçmemesi, ilah olmasının bir sonucudur. O’nun için hiçbir şart yoktur. Benzer bir değerlendirmem de şudur. Mahşerde hesap görülüp Allah hüküm verdiğinde hiçbir kimse kendisine haksızlık yapıldığını söyleyemeyecek. Çünkü „Ben Müslüman’ım“ demek kolay ama Müslüman gibi yaşamak…

Yine ilah olmasının bir sonucu, Allah’ın tüm insanlar ile bir ilişkisi, ilgisi vardır. İnanan, inanmayan herkes ile. Ve herhangi bir nedenle, hiç bir kalbin kırılmasından razı değildir. Yürekleri kanırta kanırta kurulan bir medeniyet yoktur zaten…

Bu dünyada mutlu, mesut, refah içinde yaşamak için yapılması gerekenler bellidir, herkes bilir, örnekleri var, görülmekte. Şartları yerine getiren kim olursa olsun, başarıya ulaşması mümkün.

Herhangi bir hedefe ulaşabilmek için samimane gayret eden herkes, çok farklı kapıların açıldığına şahit olabilir. Tabii ki dünya kaynakları sınırlı, paylaşmak esas, israf etmeden, hep birlikte yaşamak üzere…