Ali çoktur, Şah-ı Merdan bulunmaz

Dışarıdan bakanların bilemeyeceği -ve belki de hiçbir zaman yaşayamayacakları- bir aşk halidir Alevilik.

Dem be dem yaşanan, her hücrede ve her atom altı çekirdekte tüm ihtişamıyla yaşanan bir aşk.

Yolu yürümede derinleştikçe, erkânları uygulamada ustalaştıkça, tefekkürde merhale kat ettikçe aradaki perdelerin kalktığı, ikilik halinin ortadan kaybolup birliğe ulaşanların inancıdır Alevilik.

Yalanın yersiz olduğu, eğrinin düzleştiği, sıfatta değil manada insanın insanlaştığı ve kemalete ulaştığı yolun ve inancın adıdır Alevilik.

Daimî bir dar hali ile hallenmek, aralıksız secdede olmak, an be an Hakk’ın didarını nazar ediyormuşçasına heyecan ve şevk ile var olmanın adıdır Alevilik.

Cümle gizlerin aşikâr olduğu, noktada çoğalanların yine aynı noktaya döndüğü, ayrılığın bitip damla nasıl deniz ile bir olduğunda vuslat gerçekleşiyorsa aynı şekilde hasretliğin bitmesinin bilinci ve inancıdır Alevilik.

Bu sırra mazhar olan, bu doludan nasiplenenlerin sayısı tarihin her döneminde olduğu gibi günümüzde de oldukça sınırlıdır.

Hak erenler daima demişlerdir; “her yerde farş etme sırrını
hakikatlerin, çünkü Ali çoktur ama Şah-ı Merdan bulunmuyor.

Şah-ı Merdan’ı bulanlara, bulup dolusundan içenlere aşk olsun.