REMZİ KAPTAN
17 Haziran 2025
YAZARLAR
Bu azınlık konumu, Alevilerin inançlarına ve değerlerine bağlılıklarını zayıflatmakta ve zamanla egemen olana benzeme arzusunu ortaya çıkarmaktadır.
Egemen ve çoğunluk olan, kendini hayatın her alanında en ince yollarla ve yöntemlerle ifade etmekte, inançlarını “tek doğru” olarak dayatmakta, değerlerini “en yüce değer” olarak sunmakta ve kendi doğrularını “yegâne meşru gerçek” olarak empoze etmektedir.
Bu süreçte Alevilik ile olan bağlar zayıflamakta, Alevi kökenli bireylerin kendi soylarına ve geçmişlerine inkârcı, küçümseyici ve hatta toptan reddedici bir yaklaşımla yönelmelerine neden olmaktadır.
Çünkü Alevi kimliğini savunmak, sahiplenmek ve bu kimliğe aidiyet hissetmek, beraberinde bedelleri ve sorunları da getirmektedir.
Egemen ve baskın olan, her zaman için azınlıkta kalanı asimile eder, onu kendi gerçekliğinden utanır hale getirir ve kendini özendirerek azınlıkları da kendine benzetmek için çaba sarf eder.
İşte tüm bu nedenlerle günümüzde Alevi olup da Alevilikten kaçan, Aleviliği reddeden, Alevilere üstünlükçü bir yaklaşımla bakan, Alevi değer ve inançlarını küçümseyen ve bunun sonucunda Alevilik dışındaki her türlü inanç ve değere yönelen çok sayıda insan görmek mümkündür.
Bu yüzden birçok Alevi, mevcut geleneksel Aleviliği beğenmemekte, onu aşağılamakta, küçümsemekte ve bu tutumun sonucunda Alevilik dışındaki her inanç ve düşünceyi daha makul ve makbul görmektedir.
Evet, Alevilikten bir kaçış vardır. Ancak bu durum, genellikle bilinçli olmayan ve çoğunluğun propagandasına maruz kalanlar için geçerlidir.
İnançlı ve ikrarlı Aleviler, inançlarını her şart altında sürdürecek ve yollarında kararlılıkla ilerlemeye devam edeceklerdir.
Bütün bu gerçeklerin farkında olup her türlü bedeli göze alanlar Alevi kalacak; diğerleri ise egemen ve çoğunluk olanın kervanına katılacaktır.
Erenlerin dediği gibi:
“Ne mutlu eğri zamanda doğru duranlara.”
