Tarihte Almanların Osmanlıya, ABD ve Rusya’ya göçlerin öyküsü – 3

Tarihte Almanların Osmanlıya, ABD ve Rusya’ya göçlerin öyküsü – 3

İki hafta boyunca Almanların 1763 yılında başlayan göç hareketlerinin serüvenini anlatmıştım. Bu hafta yazı dizimize kaldığımız yerden, Almanların bölgesel ve dine dayalalı bölgesel kimlik bilincine göre kurdukları 1. ve 2. Dünya Savaşları arasındaki dönemde Rusya’da yaşayan Almanların kurdukları “Volga Almanları Özerk Cumhuriyeti”ni anlatmaya devam ediyoruz. Birinci Dünya Savaşı başladığında, çoğunluğu Volga bölgesinde olmak üzere Rus

AKGÜN BİLGİN 27 Ocak 2019 AKGÜN BİLGİN

İki hafta boyunca Almanların 1763 yılında başlayan göç hareketlerinin serüvenini anlatmıştım. Bu hafta yazı dizimize kaldığımız yerden, Almanların bölgesel ve dine dayalalı bölgesel kimlik bilincine göre kurdukları 1. ve 2. Dünya Savaşları arasındaki dönemde Rusya’da yaşayan Almanların kurdukları “Volga Almanları Özerk Cumhuriyeti”ni anlatmaya devam ediyoruz.

Birinci Dünya Savaşı başladığında, çoğunluğu Volga bölgesinde olmak üzere Rus İmparatorluğu sınırları içerisindeki Alman nüfusu, 2.4 milyona ulaşmıştır. Almanlar da Rus ordusu içerisinde savaşa katılmış, silah altına alınan Almanların sayısı 250 bini bulmuştur.

Alman ve Avusturya cephesinde Rusya Almanlarına güvenilmediği için Türk cephesi Kafkasya’ya gönderilmişlerdir. Almanların savaşta Rusya saflarında yer almaları iş birlikçi suçlamasını önlemeye yetmemiş, düşmanla iş birliği yaptıkları gerekçesiyle 200 bin Alman’ın Sibirya’ya sürülmesine karar verilmiştir. Aslında bu sürgün kararı, daha sonra yaşanacak trajik gelişmelerin habercisi olmuştur.

Ancak 1917 yılında yaşanan Bolşevik İhtilâli nedeniyle sürgün kararı tam olarak hayata geçirilememiştir. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin kurulmasından sonra, savaş esiri olduğu sırada Bolşeviklerin safına geçmiş olan Ernst Reuter’e, Volga Almanlarını Sovyet çizgisine getirme görevi verilmiştir. Volga Almanları ulus özelliklerini sağladıktan sonra 1918 yılında “Volga Almanları Özerk Bölgesi” ilan edilmiştir.

Volga Almanları Özerk Bölgesi 6 Ocak 1924 tarihinde Volga Almanları Özerk Cumhuriyeti adını almıştır. Volga Almanlarında kimlik bilinci, bölgesel ve dine dayalı bir bilinçtir. Esasında Fransa İhtilâli ile yayılan milliyetçilik fikrine kadar diğer milletlerde de durum aynıdır. Çoğu çiftçi olduğundan entelektüel birikimleri ve insanları yeterli değildir.

Çarlık yönetimine sadıktırlar, toprak bakımından zengindirler, ayrıca dinî değerlere de bağlıdırlar. Bu durum, sınıf çatışmalarını esas alan komünist düşüncelerin Almanlar arasında yayılmasına engel teşkil etmiştir. Bolşevikler bunu aşmak Ernst Reuter gibi komünist fikir aşıladıkları harp esirlerinden yararlanmışlardır.

Rusya’da yaşanan iç savaş ve 1921 yılında meydana gelen açlık nedeniyle birçok Alman, Rusya’dan göçmek zorunda kalmıştır. Almanya’da mevcut Weimar Cumhuriyeti kendi soydaşı Almanların kalıcı olarak yerleşmesini kabul etmemiştir. Bu nedenle Almanların çoğu, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Brezilya’ya göç etmiştir.

Weimar Cumhuriyeti’nin bu tutumunda Almanya’nın içinde bulunduğu ekonomik çöküntü ve savaşın yarattığı yıkımın etkisi olmuştur. Stalin tarafından uygulanan kollektivizasyon politikası, 1932/1933’te yaşanan kuraklık ve açlık sebebiyle Rusya’da 11 milyon insan hayatını kaybetmiştir.

Bu sırada 350 bin Alman da ölmüştür. Stalin’in 1937/1938 yılında uyguladığı terör politikası sırasında ise binlerce Alman, diğer Sovyet halklarında olduğu gibi “halk düşmanı”, “ajan” ilan edilmiş ve Troyka’da hızla yargılanarak kurşuna dizilmiştir.

Almanlar üzerindeki bu baskı 1939 yılında Hitler-Stalin anlaşmasına kadar devam etmiştir. Almanları bu dönemde diğer halklardan ayıran durum daha zengin olmaları nedeniyle sınıf temelli bir baskıya daha fazla maruz kalmaları olmuştur. 30’lu yıllardaki bu sınıf temelli baskı, 40’lı yıllarda etnik temelli bir yapıya bürünmüştür.

Bolşeviklerin Rusya Almanlarına yaklaşımı; bir taraftan önce sınıfsal sonra etnik baskı uygulanması, diğer taraftan da Volga Almanlarına bir ulus inşa ettirilmesi şeklinde bir paradoks teşkil etmiştir. Martin bunu; çok uluslu yapıdaki SSCB’nin modern ulus devletlerin kurulmasını önlemek ve uzun vadede komünist anlayışa ulaşmak gayesiyle yerel motiflerin kullanılmasına önem verdiğini belirtmektedir.

Bu politika gereği, Volga Almanlarının dil birliğini sağlamak maksadıyla onların Yüksek Almancayı resmi dil kabul etmeleri sağlanmıştır. Hızlı bir eğitim süreci başlatılmış, 1930’larda Volga Özerk Cumhuriyeti’nde 21 adet gazete yayınlanacak kültür seviyesine ulaşılmıştır.

Özerk Cumhuriyet’te kütüphane, sinema, tiyatro, radyo istasyonu ve bir de Alman Kültür Müzesi kurulmuştur. Burada amaç, sekülerleşmeyi sağlamak ve komünist ideolojiyi yaygınlaştırmaktır.

Haftaya Sovyetler Birliği’nin Çökmesi ve Anavatana Göç eden Almanları anlatmaya devam edeceğiz.