Tarihte Almanların Osmanlıya, ABD ve Rusya’ya göç öyküsü – 1

Tarihte Almanların Osmanlıya, ABD ve Rusya’ya göç öyküsü – 1

İnsanlık tarihi boyunca göçlerin ana motivasyon kaynağı refah ve güvenlik arayışı olmuştur. Bu arayış doğrultusunda yakın tarihteki göçler genelde ekonomik olarak geri kalmış doğudan ve güneyden, gelişmiş ve istikrarlı batıya ve kuzeye doğru cereyan etmiştir. Ancak 19. ve 20. yüzyılda bunun tersi bir göç yaşanmıştır. Bu göç, batıdan doğuya ve kuzeyden güneye doğru Almanların Osmanlı

AKGÜN BİLGİN 13 Ocak 2019 AKGÜN BİLGİN

İnsanlık tarihi boyunca göçlerin ana motivasyon kaynağı refah ve güvenlik arayışı olmuştur. Bu arayış doğrultusunda yakın tarihteki göçler genelde ekonomik olarak geri kalmış doğudan ve güneyden, gelişmiş ve istikrarlı batıya ve kuzeye doğru cereyan etmiştir.

Ancak 19. ve 20. yüzyılda bunun tersi bir göç yaşanmıştır. Bu göç, batıdan doğuya ve kuzeyden güneye doğru Almanların Osmanlı ve Rusya topraklarına gerçekleştirdiği göçtür.

Bu hafta, günümüzde de sürdürmekte olan Almanların 250 yıl önce Osmanlı, ABD ve Rusya’ya başlayan göç yolculuğu ve özellikle günümüzde bile varlığını sürdüren, bundan tam 140 yıl önce 93 Harbi ile Rusya’dan ülkemize sürgün edilerek Kars’a yerleşen mübadil Alman kolonisinin ilginç öyküsünden bahsedeceğim.

Yıl 1763. 

Almanlar bu tarihten itibaren münferit olarak başlayan ve yaklaşık yüz yıllık bir süreyle devam eden göçler sürecine girerler.

1871 yılında Almanya’nın birliğini sağlaması ve Alman İmparatorluğu’nun kurulması, Alman milliyetçiliğinin yükselmeye başlaması Rusya’yı endişelendirir ve tüm imtiyazları kaldırır.

Rusya’dan aldığı imtiyazlarını kaybeden ve 1871 yılında askerlik yükümlülüğünün getirilmesi ve kötüleşen ekonomik şartlar, Almanları yeni arayışlara yöneltmiştir. O tarihlerde Amerika Kıtası’nda her milletten gelen göçmenlerin kurduğu ABD, işsiz, yoksul, varoş Almanlar için yeni bir vatan olma ümiti olmuştu.

ABD, artık Almanların rüyalarının gerçekleştiği ülke olmuştu. Artık Birinci Dünya Savaşı’na kadar olan süreçte yaklaşık 300 bin Alman ABD, Kanada, Brezilya başta olmak üzere Amerika kıtasına göç hikayesi başlar.

Aslında Almanların doğuya doğru olan göçleri ise sadece Amerika Kıtası’na değil, Rusya coğrafyasına, Avusturya’nın Macaristan’da Osmanlı İmparatorluğu’ndan ele geçirdiği Banat gibi bölgelere de daha yoğun bir şekilde de gerçekleşir. Esasında bu topraklar, Rusların, Altın Ordu Devleti, Kazan, Kırım Hanlıkları, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkistan Emirliklerinden ele geçirdiği topraklardır. Dolayısıyla Alman göçleri Türklerin geri çekildiği bu coğrafyanın Rusya tarafından kolonizasyonunda önemli bir faktör olarak yer alır.

Osmanlı İmparatorluğu’nun 1683 yılındaki II. Viyana Seferi ile Orta Avrupa’da Avusturya ile uzun yıllar süren bir mücadeleye girmesi, Osmanlı Devleti’ni kuzeyde Rusya’ya karşı hareketsiz bırakmıştır. Ruslarla mücadele Türk asıllı Kırım Hanlığı’nın üzerine kalmış, Hanlık Kuvvetleri aynı zamanda Orta Avrupa mücadelesi için de kullanılmıştır.

Rusya ile Osmanlı Devleti arasında 1699 yılında Karlofça Anlaşması’na kadar geçen sürede Osmanlı İmparatorluğun ve Hanlığın ağır güç kaybı yaşaması, Alman Habsburgların Balkanlar’a, Rusların Kırım ve Karadeniz’e kadar ilerlemeleriyle neticelenmiştir.

Bunun neticesinde 20. yüzyılda Kazan Hanlığı’nı ortadan kaldıran Ruslar, Volga (İdil) boylarına yerleşmeye başlamışlar ve 21. yüzyılda ise daha güneye inerek Kırım Hanlığı’na 1783 yılında son vermişlerdir. Böylelikle Ruslar, Volga boylarında ve Karadeniz kuzeyinde çok geniş arazilere sahip olmuşlardır.

Rus İmparatorluğu tahtına 1762 yılında Alman asıllı Çariçe II. Katerina (1762-1796) geçmiştir. Çariçe “Yabancıların Rusya’ya serbestçe girebilmeleri, yerleşmeleri ve Rusların serbestçe ülkelerine geri dönebilmeleri hakkında manifesto” (1762) ve “Rusya’ya gelen tüm yabancılara serbest giriş ve arzu ettikleri vilayete yerleşme hakkı ve ayrıcalıklı hakların tanınması hakkında manifesto”(1763) olarak bilinen manifestolarla Almanları ülkesine davet etmiştir.

Çariçe, bu manifestolarla ülkesine yerleşecek insanlara; toprak, vergiden 30 yıl boyunca muaf tutulma, daimi olarak askerlikten muafiyet, kendi cemaatleri içinde dinî özgürlük, kendi yönetimlerinde serbestiyet ve başlangıçta kullanmak üzere kredi vaat etmiştir. Çariçeyi bu konuda kendisi gibi Alman olan ve aydınlanma fikrinin etkisiyle köylülerin serflik sistemine karşı çıkan Eisen von Schwarzenberg ikna etmiştir.

Göçü cazip kılan yukarıdaki tekliflerle birlikte, Avrupa’nın parçalı yapısı nedeniyle özellikle Almanya coğrafyasının içinde bulunduğu kaotik durumun da göçlerde önemli etkisi olmuştur. Bu dönemde Avrupa’da yaşanan Avusturya Veraset Savaşı (1740-1748) ve müteakiben meydana gelen Yedi Yıl Savaşı (1756-1763) dağınık halde bulunan Alman Prensliklerini ve halklarını olumsuz etkilemiştir.

Aynı zamanda, nüfusun tarım toplumunda bir güç olarak görülmesi ve yapılan telkinlerle teşvik edilmesi nedeniyle Avrupa’da 18. yüzyılda yaşanan hızlı nüfus artışı da ekonomik ve sosyal problemlere sebep olmaya başlamıştır. Hızla genişleyen Rusya’da ise nüfus artışı o yıllarda bu kadar geniş araziyi işletecek düzeyde olmadığından dışarıdan insan gücüne ihtiyaç duyulmuştur.

Rus köylüsü yarı köle halde ve mutlak fakirlik içerisinde bulunurken Avrupa’dan Hıristiyan göçmenlerin yerleştirilmesi dikkate alınması gereken bir durumdur. Çariçe’nin amacını; hem fethedilmiş yeni toprakları tarıma açmak ve Rus toprak sahibi derebeylerine karşı bağımsız çiftçiler oluşturmak hem de Kırım ve Tatar Türklerine karşı tampon bölgeler oluşturmaktı.

Almanların Rusya’nın yeni ele geçirdiği bakir topraklara göçünü Rus emperyalizminin bir türü olarak da düşünülebilir. Bu göçler aynı zamanda Rus imparatorluk inşası, toplum inşası ve devlet inşası süreçlerinin iç içe geçtiği bir yapıyı içinde barındırmaktadır. Bütün bu inşa süreçleri ise Türk toplulukları aleyhine olarak gerçekleşmiştir.

1763’ü müteakip beş yıl içerisinde Alman coğrafyasından, Bavyera’nın kuzeyinden ve Hessen ve Pfalz bölgelerinden, Volga Nehri üzerindeki Saratov bölgesine gelen ilk kafileler, 104 bölgeye yerleşmişlerdir. Başlangıçta gelen göçmenler hayal kırıklığı yaşamışlar, ancak uzun ve meşakkatli bir yolculuktan gelindiği ve bir yeminle Rusya’ya kabul edildikleri için geri dönmeleri mümkün olmamıştır.

Volga ve Karadeniz kuzeyindeki Almanların sayısı yüzyılın sonuna kadar 300 bine ulaşmıştır. Alman göçmenlere her gruba ayrı ayrı olacak şekilde toprak dağıtılmıştır. Bu topraklar grupların ileri gelenleri tarafından belirli periyodlar da aile bireyleri sayısına göre yeniden dağıtıma tâbi tutulmuştur.

Bu sistem Rus toprak yönetim sistemi olan “mir” uygulamasına benzemektedir. Fakat Almanlar işçi çalıştıramamaktadırlar. Aynı zamanda kendilerinin de Rus köylüsü “serfler” gibi soylulara karşı herhangi bir yükümlülüğü yoktur.

Haftaya Almanların Osmanlı’ya ve Rusya’ya başlayan ikinci göç dalgası, Osmanlı ile Rusya arasında başlayan 93 Harbi’nde Rusya’dan Kars’a yerleşen Almanların ve 6 Ocak 1924 tarihinde Rusya’da kurulan “Volga Almanları Özerk Cumhuriyeti”nden bahsedeceğim.