Sanal alemin de bir hukuku var

Sanal alemin de bir hukuku var

Almanya, Türkiye, Fransa, İngiltere gibi gelişmiş Avrupa ülkeleri, sosyal medya üzerinden nefret söylemleri, sahte haberler ve yasa dışı içerikli paylaşımlara yönelik hukuki yaptırımlar uygulanıyor. Sizde sosyal medyada Türk Hukukuna göre ceza almamak ve Türkiye’ye geldiğinizde tatsız adli sürprizlerle karşılaşmamak için İnkılap Yayınevi tarafından, Türk hukuku yazarı ve aynı zamanda medya ve basın suçları konusunda uzman

AKGÜN BİLGİN 22 Mart 2020 AKGÜN BİLGİN

Almanya, Türkiye, Fransa, İngiltere gibi gelişmiş Avrupa ülkeleri, sosyal medya üzerinden nefret söylemleri, sahte haberler ve yasa dışı içerikli paylaşımlara yönelik hukuki yaptırımlar uygulanıyor.

Sizde sosyal medyada Türk Hukukuna göre ceza almamak ve Türkiye’ye geldiğinizde tatsız adli sürprizlerle karşılaşmamak için İnkılap Yayınevi tarafından, Türk hukuku yazarı ve aynı zamanda medya ve basın suçları konusunda uzman Cumhuriyet Savcısı Ahmet Aslan’ın kaleminden “Sanal Alemin De Bir Hukuku Var!” isimli yeni bir kitap yayınlandı. Bu kitap, özellikle Almanya’da yaşayan Türkler için Türkçe olarak yazılmış soru ve cevaplarla sosyal medya hukuku rehberinde kaynak kitaplardan biri.

Sosyal medya hukuku çok yönlü bir hukuk alanıdır.  Bu arada sosyal medyada herkesin içeriklerini yükleme, indirme, paylaşma veya YouTube, Instagram, Twitter veya Facebook gibi sosyal medya platformlarına bağlama seçeneğine sahip ama sosyal medya platformları çağında; hukuken çevrimiçi ortamda neye izin verildiği ve nelere izin verilmediği giderek önem kazanmaktadır. YouTube, Facebook, Instagram veya Twitter gibi platformların kullanımı ile ilgili birçok hukuki ve adli sorunlar ortaya çıkabilir.

Bu nedenle, yasal çerçeveyi bilerek sosyal medya profilinizin işleyişi ile ilgili legal olarak sürdürdüğünüzden emin olmak artık çok daha önemli. Unutmamak gerekir ki,  sanal âlemde bir sosyal medya profilini yürütmek, genellikle cehaletler tarafından göz ardı edilen bazı yasal tuzaklara sahiptir. Bu konuda Türk hukuku yazarı Ahmet Aslan’ın “Sanal Alemin De Bir Hukuku Var!” isimli yeni kitabı sizin için aşağıdaki sorulara ve daha fazlasına cevap verebilir:

▪️Sosyal medya hesabım çalındı. Ne yapmalıyım?

▪️Sosyal medya arkadaşlarımın eylemlerinden sorumlu olmam mümkün mü?

▪️Suç içerikli bir paylaşımı beğenmek suç mu?

▪️Eleştiri ile suç arasındaki sınır nasıl belirlenir, eleştiri yaparken nelere dikkat etmeliyim?

▪️Sosyal medyada işlenen suçlara ilişkin hukuki süreç nasıl işlemektedir?

▪️Hak ve yükümlülüklerim nelerdir?

▪️Kimliği belirsiz sosyal medya kullanıcılarıyla irtibat kurmak sakıncalı mı?

Telif hakkı kapsamında sosyal medyada fotoğraflar, video, müzik ve metinlerin kullanımı nasıl olmalı?

Bilindiği gibi Almanya’da pek çok Türk, internette başta siyasetçiler, politikacılar olmak üzere birçok insana tehdit ve hakaretler edebiliyor. Aynı şekilde hakaret ve tehdit türü mesajlarına da maruz kalan hemen hemen tüm Türkler’de medya şiddetinden muzdarip.

Özellikle hem Almanya’daki hem de Türkiye’de ki Türk siyasetçiler ve politikacılar, son yıllarda internet ortamında yoğun bir kin ve nefret bombardımanıyla karşı karşıya. Farkında olmadan sosyal medyada yaptığınız paylaşımlar veya yorumlar Almanya’da olduğu gibi Türkiye’de de hukuki olarak sorunlar yaşayabiliriz.

Sosyal medya kullanımında Almanya ile gurbetçi Türkler kıyaslandığında aslında şaşırtıcı bazı bulgular var. Bir kere Almanlar sosyal medyayı Türkler gibi çılgınca kullanmıyor. Almanya nüfusunun yüzde 89’u (72 milyon kişi) internet kullanırken bu kitlenin yarısından azı (yüzde 41 oranında) sosyal medya kullanıcısı.

Ancak bu oran Türkler arasında çok yüksek. Reuters Enstitüsü ve Oxford Üniversitesi’nin yayınladıkları ortak araştırma raporuna göre Almanya’da ankete katılımcıların sadece yüzde 7’si haberleri esas olarak sosyal medyadan aldıklarını ve yüzde 2’den azı da son bir haftada haber almak için sosyal medyayı kullandıklarını söylemiş.

Bunun sebebi ise “Almanlar, geleneksel medya araçlarına yani gazete  televizyonlarına güveniyorlar” sonucunu doğurdu. Haksız da sayılmazlar. Özellikle ülkedeki köklü haber kanalları ve ciddi gazeteler hâlâ saygınlığını ve güvenirliğini koruyor. Bu nedenle sosyal medya Alman kullanıcılar için haber mecrasından çok, eğlenceli hafif konular için uygun sayılıyor.

Buna rağmen Almanya’da Türk toplumu ise sosyal medyayı daha çok dedikodu, provakasyon, asparagas türü haberler yapmak, kişiler ile devlet büyüklerine hakaret etmek ve bu yöndeki sosyal medya paylaşımlarına itibar ediyor.

Avrupa Konseyi’ne bağlı Irkçılık ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonu (ECRI) yıllık raporununda, sosyal medyada artan alaycı ve küçük düşürücü ifadeler, ırkçılığı, cinsiyetçiliği veya terörü teşvik edici söylemler, antisemitizm, kişilik haklarına saldırmak, tehdit veya hakaret etmek, İslamofobik, Türkiye ve Yahudi karşıtlığı gibi çeşitli şiddet ve nefret içerikli paylaşımlarda bulunan ve tehdit içerikli mesajlarla kişileri hedef alan bir platforma dönüştüğü tespitinde bulundu.

Almanya’nın en ünlü siyasal iletişimi uzmanı Prof. Dr. Carsten Reinemann, Deutsche Wella’ya verdiği bir röportajda internet üzerinden giderek daha fazla yayılan yalan haberlerin demokrasi için bir tehdit oluşturduğunu söyledi. Reinemann’a göre, “öncelikle medya, eskiden kamuya neyin yansıyıp neyin yansımadığını belirleme gücüne sahipti.

Bugünse her internet kullanıcısı, yalan haberleri yarı kamusal ya da tam kamusal alanda dolaşıma sokma yetisine sahip. Bu son derece basit ve kurnaz bir iş haline geldi. İkinci fark ise internette ve sosyal ağlarda var olabilen herkesin, haberlerin yayılma sürecinde minik birer halka olması. Bilgiler böylece kitlesel medyanın dışında son derece hızlı biçimde yayılabiliyor” demişti.

Buna benzer şekilde bir açıklama da Avrupa Birliği (AB) AB Komisyonu Eski Başkanı Jean-Claude Juncker’den gelerek, Facebook ve Google şirketlerine internetteki yalan haberlere karşı harekete geçme çağrısı yapmıştı.

Avrupa geneline yayılan internet ve sosyal medyada ki şiddet son yıllarda Almanya’da da kamu güvenliği ve toplumsal hassasiyetleri rahatsız eder boyuta ulaştı. Bu nedenle Federal Alman Meclisi, geçtiğimiz yıllarda sosyal medyadaki bazı paylaşımların kısmen de olsa silinmesini kolaylaştıran  sosyal medya (Social-Media-Recht) yasasını çıkarttı.

Almanya’da sosyal medya sitelerini nefret söylemleri, sahte haberler ve yasadışı içerikli paylaşımları hızlı bir şekilde silmeye zorlayacak yeni bir yasa 1 Ocak 2018 itibariyle yürürlüğe girmesiyle yasa kapsamında, açık bir şekilde nefret söylemi olduğu takdirde, sosyal paylaşım sitelerine bu paylaşımları silmemesi durumunda 50 milyon Euro’ya kadar para cezası verilebilecek. Yasa aynı zamanda, sitelere bu içeriklerin yasa dışı olduğunun bildirilmesinin ardından harekete geçmeleri için 24 saat mühlet tanıyor.

Bu yasanın haricinde hâli hazırda Almanya’da Veri Koruma Yasası (Das Datenschutzrechts) ve Genel Veri Koruma Yönetmeliği (DSGVO – Datenschutzgrundverordnung), Telif Hakkı Yasası (UrhG – Urheberrechtsgesetz), Reprodüksiyon Kanunu (Vervielfältigungsrecht), Anlatım, Performans ve Performans hakları (Vortrags-, Aufführungs- und Vorführungsrecht),  Sömürü Hakları Yasası (Verwertungsrechte) gibi bir çok kamusal erişime, yayın, görüntü veya ses taşıyıcıları ile çoğaltma hakkı ile radyo yayınlarını çalma ve herkese açık hale getirme hakkını düzenleyen yasalarda bulunmaktadır.

Bu yılın Ocak ayında Berlin’de başlayan yeni bir dava gibi Nisan 2016’da Bochum yerel mahkemesi, sosyal medya üzerinden Başbakanı Merkel’e hakaret yağdıran 28 yaşında işsiz bir Almanı 2 bin Euro para cezasına çarptırmıştı. Berlin Tiergarten mahkemesi de, sosyal medyada Türk kökenli Alman vekil Sevim Dağdelen hakkında fikrini paylaşan kişiye 1.400 Euro idari para cezası kesmişti. Ayrıca, Alman Yeşiller Partisi Eş Başkanı Cem Özdemir de 20 Ağustos 2017’de, kendisine sosyal medya üzerinden hakaret ettiği gerekçesiyle Türk kökenli siyasetçi Bekir Sipahi’yi mahkemeye vererek 30 gün hapis cezası almasına neden olmuştu.

Almanya gibi diğer Avrupa ülkesi İngiltere’de de sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlara karşı mücadelede kararlı.

İngiltere’de, sosyal medya platformlarında yaptıkları paylaşımlarla İletişim Yasası’nın 127. maddesini ihlal edenler, 6 aya kadar hapis cezası ya da 5 bin sterline kadar para cezasına çarptırılabiliyor. Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren mesajlarda ise cezalar artıyor.

Her ne kadar da Avrupa tarafından Türkiye, düşünce ve basın özgürlüğü konusunda sert eleştirilere maruz kalsa da; Almanya’daki mevcut yasalarla mukayese edildiğinde Türkiye’nin daha demokratik, özgürlükçü ve daha kapsamlı olarak kişilik haklarını koruyucu bir ülke olduğu anlaşılacaktır. Örneğin Şerefe Karşı Suçlar” başlığı altında bulunan hakaret suçu Türk Ceza Kanununun 125. Maddesinde “bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır” şeklinde temel ve sade olarak yasal çerçevesi belirlenmiştir. Bu konuda Alman yasaları, daha spesifik başka yasalara bağlı.

Almanya’daki Türkler’in sanal hukuk hakkında aklına takılabilecek benzer soruların doğru cevaplarını, Türk hukuku yazarı Ahmet Aslan’ın “Sanal Alemin de Bir Hukuku Var!” isimli yeni kitabında bulabilirler.

Rehber niteliğindeki bu kitap, sosyal medya kullanıcılarına hukuk bilinci kazandırıp yol gösterici olmasının yanı sıra hem asıl niyeti suç işlemek olmadığı halde sosyal medya kullanarak kazandığı alışkanlıklar yüzünden başı belaya giren insanları korumak hem de suçtan kaynaklı mağduriyetlerin önüne geçmek amacıyla bir çok şey öğretiyor.

Almanya’da kitabı aşağıdaki internet satış sitesinden temin edebilirsiniz:

https://www.tikla24.de/kitap/ahmet-aslan/sanal-alemin-de-bir-hukuk-var/

http://www.kitapavrupa.com/index.php?route=product/search&filter_name=sanal%20aleminde%20bir%20hukuku%20var