Almanya ve Türkiye’de engelli emekliliği

Almanya ve Türkiye’de engelli emekliliği

Türkiye’de Engelli Emeklilik şartlarıyla ilgili konu gurbetçilerimiz tarafından en çok merak edilenler arasında yer alan ancak detaylarına ulaşmanın zor olduğu bir konudur. Şimdi size Engellilerimizin bu haktan nasıl ve ne şekilde yararlanabileceğinden ve detayları ile ilgili bilgiler vereceğim. Haftaya ise Engellilerin Türkiye’de emeklilik müracaat ve bürokratik işlemleri hakkında bahsedeceğim. Almanya’da yaşayan Engelli her Türkiye vatandaşı ve Mavi Kart sahipleri’nin Türkiye’de erken

AKGÜN BİLGİN 11 Kasım 2018 AKGÜN BİLGİN

Türkiye’de Engelli Emeklilik şartlarıyla ilgili konu gurbetçilerimiz tarafından en çok merak edilenler arasında yer alan ancak detaylarına ulaşmanın zor olduğu bir konudur. Şimdi size Engellilerimizin bu haktan nasıl ve ne şekilde yararlanabileceğinden ve detayları ile ilgili bilgiler vereceğim. Haftaya ise Engellilerin Türkiye’de emeklilik müracaat ve bürokratik işlemleri hakkında bahsedeceğim.

Almanya’da yaşayan Engelli her Türkiye vatandaşı ve Mavi Kart sahipleri’nin Türkiye’de erken emeklilik hakkı bulunmaktadır. Emeklilik işlemleri bir kerede ve çoğu kezde geri dönülmez, telafisi kolay kolay mümkün olmayan bir dizin bürokratik işlemlerden oluşmaktadır. Bu yüzden doğru bir başlangıç ve zaman kaybetmemek için emeklilik müracaatlarınızda muhakkak Almanya ile Türkiye Barolarına kayıtlı ve özellikle Türkiye’deki yasa, mevzuat, içtihat ve yönetmeliklerine hakim bir avukatla beraber yapmanızda fayda bulunmaktadır. Bunun nedenlerini yazımızın ilerleyen bölümlerinde daha iyi anlayabilirsiniz.

Son yıllarda Türkiye’de emeklilik işlemleri için Almanya’da kurulan ve kendilerini Sosyal Güvenlik Uzmanı olduğu iddia edilen kişi ve kişilerce “Yurtdışı Emeklilik İşlemleri ve Danışmanlığı” adı altında bir takım özel bürolar açılmaktadır. Bu bürolar ve kişilerin bazıları Almanya’da 3201 Sayılı Yurtdışı Hizmet Borçlanması Kanunu çerçevesinde Türkiye’den borçlanarak emekli olmak isteyen vatandaşları yanlış yönlendirerek hatta bazen dolandırıcılığa varacak derecede mağdur ettikleri tespit edilmiştir. Yine bu büroların ve kişilerin vekalet alarak Türkiye’de çok gereksiz davalar açtıkları, yasal şartlar oluşmamasına rağmen emekli olacakları garantisi verdikleri ve fahiş ücret aldıkları üzerinde yoğunlaştığı görülmektedir. Yurt dışında borçlanarak emekli olmak isteyen vatandaşların Türkiye’de başvurularını yapmadan önce Almanya genelinde bulunan konsoloslukların çalışma ataşeliklerinin ücretsiz danışma hatlarından veya Cumhurbaşkanlığı Bilgi İletişin Merkezi (CİMER) web sitesinde üye girişi yaparak Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’na online dilekçe ile başvurarak bilgi alabilirsiniz.

Şunu da unutmayınız ki; Almanya’daki özel bürolarda Sosyal Güvenlik Uzmanı ünvanı ile danışmanlık yapanların hiç biri aslında gerçek manada Sosyal Güvenlik Uzmanı değildir. Türkiye’deki iş dünyası ve iş piyasasında büyük holding ve firmaların insan kaynakları departmanlarında personel özlük işlemlerinin yasa ve mevzuatlara uygun yapılması için Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı özel eğitim kurumları tarafından dönem dönem “Sosyal Güvenlik Uzmanlığı” kurs programları açılmaktadır. Bu kurslara personel özlük işlemleri uzmanları haricinde genellikle muhasebeciler, mali müşavirler gibi meslek mensupları da katılmakta olup, programlardan mezun olup sertifika alanlar; çalıştıkları firma personellerinin yürürlükteki güncel sosyal güvenlik mevzuatı ve uygulamaları yönünden yüzeysel bilgi sahibi olurlar. Kısacası Milli Eğitim Bakanlığı onaylı “Sosyal Güvenlik Uzmanlığı” sertifika programları meslek öğrenme ve edindirme programları değil, sadece güncel mevzuat hakkında bilgilendirme programıdır. Yani yurtdışı emeklilik işlemlerinde danışmanlık yapabilecek düzeyde bilgi sahibi ve yasal olarak da uzman değillerdir. Ancak Türkiye’de mesleği gereği “İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku” alanında uzmanlaşmış avukatlar sizi doğru olarak bilgilendirebilir, yönlendirebilir ve işlemlerinizi takip edebilir.

Daha fazla mağduriyet yaşamamak için emeklilik konusunda vatandaşların dikkatli olması ve emeklilik konusunda uzman olmayan kişilere itibar etmemesi gerekmektedir.

Almanya ve Türkiye’de Engelli Emekliliği konusuna gelirsek;

Almanya’da en az % 50 işgücü kayıp doktor raporları esas alınarak Sosyal Bakım Daireleri (Versorgungsamt) tarafından verilen işgöremezlilik belgesi ile emekli olunabilmektedir. Bunun için kesintisiz emeklilik için aşağıdaki şartlar aranır:

  • 63 yaşını doldurmak
  • Emeklilik başlangıcında ağır engelli olarak resmen tanınmış ve
  • 35 yıllık bekleme süresini doldurmuş olmak.

Bu emeklilik aylığından her ay için % 0,3 oranında kesinti yapılması şartıyla zamanından önce 60’ıncı yaş doldurulduktan sonra da faydalanılabilinmektedir. Toplam kesinti en fazla % 10,8 oranında olmaktadır.

Ağır Engelliler, ikametleri Almanya’da ya da Avrupa Birliğine üye ülkelerden birinde olan ve en azından % 50 engelli sınıflandırılması yapılan kişilerdir.

Kazanılmış hak çerçevesinde, 16 Kasım 2000’den önce 50 yaşını dolduran ve 16 Kasım 2000’de Sosyal Kanun’un IX’uncu Kitabı’nın 2’nci maddesinin 2’nci fıkrasınca “Ağır Engelli” olarak tanınmış ya da bu tarihte geçerli yasalara göre mesleklerini göremez ya da işgücü kaybına uğramış olan kişiler, 60 yaşını doldurduklarında ağır engelliler için öngörülen kesintisiz emeklilik aylığından faydalanabilmektedirler.

Ağır Engellilere bağlanan yaş dolayısıyla emeklilik uygulamasında yaş sınırı kesintisiz aylık alabilmeleri için 1952’de ve daha sonra doğanlar için kademeli olarak 63’ten 65’e çıkartılmaktadır.

Türkiye’de ise Engellilerin emeklilik hakkı Almanya’dan daha kolaydır.

Türkiye’de Engelliler emeklilikte malülluk ve engelli emekliliği arasında tercih hatası yapmaktadırlar. Malullük ve Engelli emekliliği ise birbirinden farklıdır.

Engelli sayılmak için çalışma gücünün en az % 40 kaybedilmesi yeterli iken yaş şartı da aranmaz. Malülen emeklilikte ise en az %60 kayıp ve yine en az 1800 gün prim ödenmesi şarttır. Ancak malülen emeklilikte aylık bağlanan sigortalının durumu ileri ki tarihlerde sağlıklarında değişebilir. Sosyal Sigortalar Kurum’u bu ihtimale karşı zaman içinde malullük durumunun tespiti için malülen emeklileri kontrol muayenesine tabi tutarken, Engelli Emeklilerinde bu durum söz konusu değildir. Malulen emeklilikte, engelliye göre daha zor şartlar bulunuyor. Bu iki konu çoğu kez birbirine karıştırılmaktadır.

İş kazası veya meslek hastalığı meslekte kazanma gücünün veya başka bir sebeple çalışma gücünün en az yüzde 60’ını kaybeden kişiler malul sayılmaktadırlar. Malulen emeklilikte, engelliye göre daha zor şartlar bulunmaktadır.

Malullük aylığı bağlanması için gerekli koşullardan biri de, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre; hizmet akdine tabi (5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi) ve kendi adına ve hesabına bağımsız (5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi) çalışan sigortalıların çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60’ınıKamu görevlileri kapsamındaki sigortalılar için 30/3/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik esas alınarak çalışma gücünün en az % 60’ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü, kaybettiği Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalılar malul sayılır.

Sigortalıların devlet veya üniversite hastaneleri gibi resmi sağlık hizmeti sunucularından alacakları maluliyete ilişkin raporlar, Kanuna göre malul sayılmaları için yeterli değildir. Sigortalının malul sayılabilmesi için, çalışma gücünün veya meslekte kazanma gücünün en az % 60’ını kaybettiğinin Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Hizmetleri Bakanlığı’nın Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca tespit edilmesi gerekmektedir. Malullük aylığı talep eden kişilerin Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) başvurdukları tarihte en az 5 yıl prim ödemiş olmaları gerekmektedir. Aksi takdirde, sevk işlemleri yapılamaz ve bu kişiler malullük aylığı da alamazlar. Kurum Sağlık Rapor’unda çalışma gücü kaybı yanında kişinin başkasının sürekli bakımına muhtaç olduğu da tespit edilirse başka bir koşul aranmaksızın malullük aylığı bağlanmaktadır. Fakat gelen raporda böyle bir ibare yoksa ve çalışma gücü kaybının en az yüzde 60 olduğu tespit edilmişse, bu kez 10 yıldır sigortalı olma şartına bakılmaktadır. Çalışma gücü kaybı belirlenen sigortalının raporunda “başka birisinin sürekli bakımına muhtaç” ibaresi yer alıyorsa, bu durumda malullük aylığı bağlanması için en az 10 yıldır sigortalı olma koşulu aranmamaktadır. Yani, malullük aylığı alınabilmesi için 10 yıldır sigortalı olma koşulu bütün maluller için gerekli değildir. Malul kişi eğer başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda ise 10 yıldır sigortalı olma koşuluna tabi olmaksızın malullük aylığı alabilir. Ancak sağlık kurulu raporunda bu yönde bir ibare bulunmuyorsa, bu durumda sigortalının malul sayılabilmesi için hem 5 yıl ödenmiş priminin olması, hem de en az 10 yıldır sigortalı olması gerekir.

Malulen emekli olabilmek için çalışma gücü kaybında dikkate alınan rahatsızlıkların ilk kez sigortalı olunan tarihten sonra başlamış olması gerekir. Yani kişi sigortalı olarak çalışmaya başlamadan önce var olan rahatsızlıkları nedeniyle malulen emekli olamaz. Bu nedenle sigortalı çalışmak hayati önemdedir. Aksi takdirde malulen emeklilik şansının ortadan kalkması söz konusu olabilir.

Ancak Malullük aylığı konusunda kanser hastalarına tanınan önemli bir istisna söz konusu. Kanser türüne göre değişmekle birlikte, malullük aylığı almak için gerekli prim ödeme gün sayısı ve sigortalılık şartlarını sağlayan kanser hastalarına teşhisten itibaren 1 yıl içinde başvurmaları şartıyla sağlık kurulu raporu aranmaksızın malullük aylığı bağlanabiliyor. Bu durumdaki kişiler eğer teşhisten itibaren 1 yıl içerisinde SGK’ya başvururlarsa, sağlık kurulu raporu almaksızın, 18 ay süreyle malul sayılıyorlar. 18 aylık sürenin sonunda kanser hastalığına bağlık olarak çalışma gücünde kayıp söz konusu ve bu kaybın oranı en az yüzde 60 ise bu kişiler malullük aylığı almaya devam ediyorlar. Çalışma gücünde kayıp yüzde 60’ın altındaysa malullük aylığı kesiliyor.

Malullük aylığı bağlanan kişilerin 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaya başlamaları, sigortalının veya hak sahiplerinin malullük, engellilik ve iş göremezlik raporlarında belirtilen rahatsızlıklarının mevcut olup olmadığının tespiti amacıyla Kurumca kontrol muayenesi sonucu malullük durumunun ortadan kalkması, hallerinde aylıkları kesilir. Bunun haricinde 03.08.2013 tarih ve 28727 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Malüliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’nin 15. maddesi gereğince Kurumca yürütülen soruşturma, Maluliyete ilişkin Kurumca verilen karar, Malullük, vazife malullüğü aylığı bağlanmış sigortalıların, malullük durumlarında artma veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç olduklarına ilişkin talepleri halinde, ihbar ve şikayet halinde de kontrol muayenesine tabi tutulabilir.

Kişi, çalışma gücünde en az yüzde 60 kayıp olduğunu belgelese bile en az 1.800 gün prim ödemesi yoksa veya prim ödemesini borçlanma ile 1.800 güne tamamlayamıyorsa malullük aylığı alamaz. Malulen emekli olma talebinde bulunan kişinin başvuru tarihinde 1.800 gün primi yok fakat borçlanabileceği bir süre varsa ve bu süreyi borçlanması halinde prim günü sayısı 1.800’e ulaşıyorsa, bu durumda SGK kişiden borçlanmaya ilişkin talep yazısını alarak sevk işlemini gerçekleştirmektedir. Yani, malul sayılmak, malullük aylığı almaya yetmez. Yani malulen emeklilik sağlam bir emeklilik tercihi değil, sadece geçici bir emeklilik türüdür.

Malullük aylığı ve engelli emekliliği bu nedenlerle farklı şartlara tabidir. Engelli sayılmak için çalışma gücünün en az yüzde 40 oranında kaybedilmesi yeterlidir. Çalışma gücünü en az yüzde 40 oranında kaybetmiş engellinin ilk kez sigortalı olduğu tarihe göre emeklilik koşulları belirlenmektedir. Malulen emekli olabilmek için ise çalışma gücünün en az yüzde 60 oranında kaybedilmesi ve ayrıca prim ödeme ve sigortalılık şartlarının da yerine getirilmesi söz konusudur. Malullük için malullüğe konu rahatsızlığın sigortalılık sonrası gerçekleşmiş olması da şarttır.

Normal şartlarda Türkiye’de emekli olmak için üç tane koşul bulunmaktadır. Bunlar, prim ödeme gün sayısı, sigortalılık gün sayısı ve emeklilik yaşının doldurulmuş olmasıdır. Kişinin Engelli olması durumunda bu şartlar sosyal devlet ilkesi gereği kolaylaştırılmıştır.

Türkiye’de Engellilere diğer emeklilere göre farklı emeklilik koşulları uygulanmaktadır. Yani bu konuda pozitif ayrımcılık söz konusudur.

Engelli Emekliliği’nin bağlı olduğu aylık türü Yaşın ilerlemesi nedeniyle çalışma gücünün azalması sonucu gelir kaybına uğrayan sigortalıların geçimlerini sağlamak amacıyla kurulmuş yaşlılık sigortasından bağlanan aylıktır. Yağlılık aylığı bağlama koşullarında erken yaşlanma, engellilik gibi bazı özel durumlarda erken emeklilik imkanı vardır. Engellikte bu özel durumlar arasındadır ve 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu bakımından “Engelliliği Nedeniyle Vergi İndiriminden Faydalanan Sigortalılar” kapsamında değerlendirilir.

Türkiye’de Engelli Emeklisi olabilmek için, Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Hizmetleri Bakanlığı’nın “Kurum Sağlık Kurulu”nca verilecek en az % 40 Engelli Raporu ve vergi dairesinden (İllerdeDefterdarlık Gelir Müdürlükleri, Bağımsız vergi dairesi bulunan ilçelerde Vergi Dairesi Müdürlükleri ve diğer ilçelerde ise Mal müdürlüklerinden)alacağınız “Engelliler İçin Vergi İndirim Belgesi”, sigorta prim ve sistemde bekleme gün sayınız yeterlidir.

Engelli indirimi uygulaması, engelli vatandaşların, içinde bulunduğu zor koşulların giderilmesine katkıda bulunmak ve engelliler ile engelli olmayanlar arasındaki rekabet eşitsizliğini gidermek amacıyla engelli ücretlilerin gelir vergisi matrahlarının hesaplanmasında dikkate alınan bir uygulamadır.

Genel itibari ile Engelli Emekliliği vergi indiriminden yararlanma durumuna göre belirlenmektedir. Yani engellilik durumunun sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi, engellilere hem vergi avantajları sağlamakta, hem de erken emeklilik hakkı tanımaktadır. Engellilerin emeklilik koşulları 3 kez ciddi anlamda değiştiği için engellinin emeklilik koşulları ilk kez sigortalı olduğu tarihe göre farklılık göstermektedir.

Engelli olduğu için vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış durumda olan sigortalılar, 6 Ağustos 2003’ten önce yaşları ne olursa olsun, en az 15 yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3600 gün primi ödemiş olmak şartıyla yaşlılık aylığından yararlanabiliyorlardı. 6 Ağustos 2003’ten geçerli olmak üzere vergi indirimi belgesi olanların yaşlılık aylığından yararlanma şartları yeniden?düzenlenmiştir.

Bu değişiklikten sonra; vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış durumda olan sigortalılardan: 06.08.2003 tarihine göre;

– I. derecede engeli olanlar yaşları ne olursa olsun en az 15 yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3600 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak,

– II. derecede engeli olanlar yaşları ne olursa olsun en az 18 yıldan beri sigortalı olmak ve en az 4000 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak,

– III. derecede engeli olanlar yaşları ne olursa olsun en az 20 yıldan beri sigortalı olmak ve en az 4400 gün, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmaları şartıyla yaşlılık aylığından yararlanabileceklerdir.

Engellilerin yaşlılık aylığından yararlanma şartlarını değiştiren bu yasa değişikliğinden engellilerin hemen etkilenmelerini önlemek amacıyla 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa geçici 87. madde eklenmiştir. Geçici 87. maddeyle, vergi indiriminden yararlananların, bu maddenin yürürlüğe girdiği 6 Ağustos 2003 tarihindeki sigortalılık süresine göre emeklilikte kademeli bir sigortalılık süresi getirilmiştir. Buna göre her üç yıl için II. Derece engellilere 15 yıla ilave 8 ay ve 80 gün, III. Derece engellilere ise 15 yıla ilave 1 yıl ve 160 gün, daha fazla prim ödeme şartı getirilmiştir.

Türkiye’de Engelli Emeklisi olabilmenin diğer şartlarından olan sağlık raporu alabilmek için bedensel, işitsel, görme ve süreğen (kronik) olmak üzere dört çeşit engelli grubuna bağlı olarak “30/3/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik”te belirtilen;

  • Kulak Burun Boğaz Sistemi
  • Zihinsel, Ruhsal, Davranışsal Bozuklukları
  • Deri Hastalıkları
  • Hematopoetik (Kan) Sistemi
  • Kardiyovasküler Sistem
  • Görme Sistemi
  • Sindirim Sistemi
  • Kadın Hastalıkları ve Doğum
  • Ürogenital Sistem
  • Endokrin (Hormon) Sistemi
  • Solunum Sistemi
  • Yanıklar
  • Onkolojik (Kanser) Hastalıkları
  • Sinir Sistemi
  • Kas İskelet Sistemi
  • Diğer

hastalıklarına göre süreli veya süresiz olarak değerlendirilmektedir ve ayrıca Almanya’da alınan Engelli raporu da Türkiye’de geçersizdir.

30/3/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe göre Engelli adayının birden fazla hastalığı veya özrü bulunanların, özür durumuna göre tüm vücut fonksiyon kaybı oranlarından, en fazla kayba sebep olan hastalığın vücut fonksiyon kayıp oranı esas alınır. Diğer rahatsızlıklara ait vücut fonksiyon kayıp oranları Balthazard Formülü ile toplanarak genel vücut fonksiyon kayıp oranı hesaplanır. Balthazard Formülü, işgücü kaybına neden olan birden fazla sakatlığın/hastalığın bulunması halinde tüm/toplam vücut fonksiyon kaybı oranını bulmak için kullanılan hesaplama yöntemidir.

Malülen emekliklikte ise11/10/2008 tarihli ve 27021 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği”nde belirtilen;

  • Kanser
  • Şeker hastalığı (Kişinin en az üç organı çalışamaz durumda olmalıdır)
  • Kemik iliği nakli dışındaki organ nakilleri
  • Kronik böbrek yetmezliği
  • Tedavisi olmayan ağır elektrolit bozuklukları
  • Otizm
  • Alzheimer
  • MS
  • Demans
  • Parkinson
  • Sara
  • KOAH
  • Astım
  • Sindirim sisteminde meydana gelen kanamalar
  • Kaşeksi
  • Ülseratif kolit
  • Kronik pankreatit
  • Sigortalının çalışmasına imkan vermeyen genetik hastalıklar
  • Yardım olmadan yürüyemeyen kişiler
  • Travma sonrasında meydana gelen stres ve obsesif-kompulsif bozukluklar
  • Kardiyolojik

hastalıklar değerlendirilmektedir. Yukarıda sayılan malulen emeklilik için gerekli hastalıkların bir kısmı aslında Engelli emekliliği için gerekli süreğen (kronik) hastalıklarla örtüşmektedir.

İster Türkiye’de yurtdışı borçlanması yapın istersenormal yollarla emekli olanların Malülen emekli olanlar yurtdışında çalışmaları halinde kesinlikle aylıkları kesilmektedir.

Engelli vergi indirimi ile emekli olan Engelli Emeklileri yani yaşlılık aylığı bağlananlar ise ilk defa 1.10.2008 gününden önce SGK sigorta girişleri varsa yurtdışında çalışmaları halinde aylıkları kesilmemektedir. Bu konuda 2012 yılında Yargıtay 21 ‘inci Hukuk Dairesi’nin emsal bir kararı da bulunmaktadır. Özetle, “506 sayılı yasanın 60 ve devamı maddeleri gereğince, kendisine maaş bağlanan sigortalının, yurtdışında çalışmaya başlaması durumunda yaşlılık aylığının kesilmesi gerekmez. (506 s. SSK. m. 60/A-c, 63/A)” denilmektedir. Ama bu kesin bir uygulama değildir ancak mahkeme kararı ile aranacak haklardandır.

Zira Türkiye’de çalışma halinde emekli aylığı kesilmemesi konusuna ilişkin düzenleme içeren 3201 sayılı Kanunun 6 ıncı maddesinde açıkça;Türkiye’de sigortalı olarak çalışmaya başlayanlar hakkında 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışılmasına ilişkin hükümleri uygulanır.denilmiştir. Bu doğrultuda bu kişilerin Türkiye`de çalışmasına engel bir durum ya da Türkiye`deki çalışmaları ile emekli olanlardan farklı bir uygulamaya tabi tutulmaları gibi bir durum söz konusu değildir. Hatta şunu da belirtmek gerekir ki borçlanma ile emekli olduktan sonra 4/1-b(Bağ-Kur) sigortalısı olarak çalışmaya başlayan kişi, 6663 sayılı Torba Yasa ile getirilen düzenleme çerçevesinde artık SGDP (Sosyal Güvenlik Destek Primi) ödemesi de yapmadan çalışabilecektir.

Yurtdışı borçlanması yoluyla emeklilikten sonra Türkiye`de çalışma imkanı, 19.06.2010 tarih ve 5997 s. Kanunun 15 inci maddesi ile 3201 s. Kanunun 6 ıncı maddesinde yapılan değişiklik ile birlikte getirilmiştir. Eşitlik ilkesine aykırı olan önceki düzenlemenin kaldırılması yerinde olmuştur.

Yurtdışı borçlanması ile Türkiye`den emekli aylığı alanların birçoğu da yurtdışında yaşamaya devam etmektedir. Ancak bu kişilerin çoğunluğu Türkiye`den aldıkları emekli aylığı bulundukları ülkede kendilerini geçindirmeye tek başına yetmeyeceği için çalışmak zorunda kalmakta ya da bulundukları ülkenin vermiş olduğu ikamete dayalı yardımları almak zorunda kalmaktadır.

Yurtdışında çalışma halinde emekli aylığı kesilmemesi konusuna ilişki düzenleme içeren 6 ıncı maddesinde; “Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt dışında yabancı ülke mevzuatına tabi çalışanlar, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir.” denilmiştir. Görüldüğü üzere Kanun`da açıkça, yurtdışı borçlanması yoluyla Türkiye`den emekli aylığı bağlananların, yurtdışında çalışmaya başlaması halinde emekli aylığının kesileceği belirtilmiştir. Hatta çalışma haricinde ikamete dayalı sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alanların da emekli aylıklarının kesileceği açıkça belirtilmiştir. Burada yurtdışı borçlanması ile emeklilikte aranan “Yurda kesin dönüş” şartını kısaca açıklamak yerinde olacaktır.

Ancak yurda kesin dönüş şartını yerine getirip de; yurtdışı borçlanması ile Türkiye’de Engelli emeklisi (yaşlılık aylığı) olanların 2012 yılında Yargıtay 21 ‘inci Hukuk Dairesi’nin emsal bir kararıve 25868 sayılı Engelliler Kanunu verdiği pozitif ayrımcılığı göz önünde bulundurarak kanun yollarına başvurma hakları bulunmaktadır.

Bu nedenle gurbetçilerimizin Almanya ve Türkiye barolarına kayıtlı avukatlar vasıtasıyla Türkiye’deki emeklilik işlemlerini yapmasını tavsiye ederim.