Sahip oldukların bir gün sana sahip olur

Bir yazılım uzmanı olan ve online pazarlama şirketinde çalışan Bruno, sınırlandırılma fikrinin insanlara başlangıçta korkutucu geldiğini, halihazırda 100 eşyayla yaşayan birinin bile, 100 eşyayla yaşayacaksın dendiğinde paniğe kapıldığını söylüyor. “Buradaki temel konu, tüketimin her daim ensenizde vızıldayan sesini kesip alışveriş yapmamanın ve az eşyayla yaşamanın sükunetine kendinizi bırakmak, amaç mutlu olmak” diyor ve ekliyor, “Yapılan

ASBURCE DEMİRCİ 27 Temmuz 2017

Bir yazılım uzmanı olan ve online pazarlama şirketinde çalışan Bruno, sınırlandırılma fikrinin insanlara başlangıçta korkutucu geldiğini, halihazırda 100 eşyayla yaşayan birinin bile, 100 eşyayla yaşayacaksın dendiğinde paniğe kapıldığını söylüyor.

“Buradaki temel konu, tüketimin her daim ensenizde vızıldayan sesini kesip alışveriş yapmamanın ve az eşyayla yaşamanın sükunetine kendinizi bırakmak, amaç mutlu olmak” diyor ve ekliyor,

“Yapılan pek çok araştırmada, az eşyalı odalarda insanların daha sakin ve minimal yaşam sürdüğünü belirtiyor.” Aslında bu azalma, yük atma, hafifleme trendi, son yıllarda hayli gözde.

The New York Times’a göre, ABD’de pek çok insan artık daha az tüketmek için çaba sarf ediyor. Daha az harcıyor, kredi kartlarını atıp nakit harcamaya çalışarak bütçesini kontrol altında tutuyor. Eskiyeni hemen atmıyor, yamıyor, tamir ediyor, çöpünü değerlendiriyor, bahçesini ekiyor, yemeği evde yapıyor.

Ekonomik krizin de tetiklediği bir trend olan azalma, Amerika’nın topluca günah çıkarma seansı gibi adeta.

Son yıllarda yapılan tüketim ve mutluluk ilişkisinde gösterdiği gibi, aslında kişiler bir aktiviteye katıldığında, bir eğlenceye gittiğinde ya da bir kursa başladığında, bir eşya alınca hissettiğinden çok daha fazla kendilerini mutluluk hissediyorlar.

Yani elbise alacağınıza yüzmeye gidin, yeni bir telefon alacağınıza Fransızca kursuna yazılın, hayal kurun, resim yapın. Araştırmacılara göre, kısa bir tatile çıkmak, yeni bir koltuk takımı almaktan kesinlikle daha iyi bir fikir ve kişiyi kesinlikle daha mutlu ediyor.

Bruno’nun az çoktur  felsefesini anlamak için, evdeki eşyalar çoğaldıkça, masrafların daha da  artırdığını, dolaplarda ki fazla malzemenin  ruha yük verdiğini görecek, sahip oldukların bir gün sana sahip olur sözünü daha iyi anlayacaksın.

Aslında asıl mesele, karar vermek ve bunu sadece eşyalarla sınırlandırmayıp azçoktur felsefesini yaşam kalıbı haline getirebilmektir. Hayatınızda gereksiz olduğuna karar verdiğiniz hiçbir şeyi yapmamak. Sizi rahatsız eden hiçbir ilişkiyi devam ettirmemek.

Fonksiyonu olmayan her bir şeyi hayatınızdan çıkarmak. Minimalist yaşamı, her anlamda ve her alanda yapabiliyorsanız eğer Yüzde 100 mutluluk değilse bile yüzde 100 huzurun ağır bastığı bir hayat sürülebileceğinizi sanıyorum.

Test etmeye, kendi yüzlük listenizi hazırlamaya, hazır mısınız?

ÖNE ÇIKANLAR