Mutlu olmakmı istiyorsunuz, başkalarına ne kadar güveniyorsunuz, paylaşmasını biliyormusunuz yoksa başkalarını kendinize rakipmi görüyorsunuz. Aslında çözüm kendinizde. Mutlu insanlar, hayatında bazen zor anların olabileceğini hesap eder ve zorluklar karşısında kendisini “kurban„ olarak görmektense, karşılaştığı zorluklarla mücadele etme yolunu seçer. Şikayete odaklanma yerine, problem çözmeye çalışırlar. Mutsuz insanlar kendilerini kurban olarak görür ve yaşadığı dünyanın kendilerini
Mutlu olmakmı istiyorsunuz, başkalarına ne kadar güveniyorsunuz, paylaşmasını biliyormusunuz yoksa başkalarını kendinize rakipmi görüyorsunuz. Aslında çözüm kendinizde.
Mutsuz insanlar kendilerini kurban olarak görür ve yaşadığı dünyanın kendilerini mutsuz ettiğini düşünürler. Çıkış yolu aramaz, sürekli şikayet eder. Kendi köşesine çekilirler.
Mutsuz olan insanlar tanıştıkları kişilerin çoğuna güvenmez ve onlarla ilişki kurmaktan çekinir. Ne yazık ki bu davranış biçimiyle en yakınları dışındaki herkese kapılarını kapatırlar. Kendi düşünce dünyalarında mutsuz olarak yaşarlar.
Genellikle mutsuz insanlar dünyada olup biten güzel şeylere gözlerini kapatır. Kötü şeyler hakkında sahip olduğu korkuları büyütür.
Mutsuz insanlar, başkalarının içinde bulunduğu iyi durumun, kendisine ait olan iyi koşulları çaldığını düşünürler. Bu tür kişiler kendisine ait özellikleri, etrafındaki insanlarla kıyaslarlar. Bu tür kıyaslamalarda beraberinde kıskançlığı getirir. Bu durum mutlu olmayı engeller.
Mutsuz insanlar, bu gerçeğin farkında değillerdir. En ufak şeyin sonucunu bile kontrol etmeye çalışarak kendilerini yıpratırlar.
Mutsuz insanlar ise neyin kötü gidebileceğini düşünerek, zihinlerin sürekli korku ve endişe hakimdir. Hayal dünyalarında işlerinin yolunda gitmeyeceğini düşünerek kendileriyle boğuşurlar. Bu sebeble yapabileceklerine odaklanmazlar. Endişe ve korkularından dolayı mutlu olamayacağını düşünürler.
Mutsuz insanlar ise sürekli geçmişte yaşarlar. Hayatın zorluklarından ve geçmişteki olumsuzluktan söz etmeye çalışırlar. Bu konular hakkında konuşacak şeyleri kalmayınca geçmişi eleştirerek dedikodu yaparlar.
Kaynak: http://www.huffingtonpost.com