Hayatımızın inişli çıkışlı olması zorluklarla birlikte kolaylıkları da beraberinde getirir. Bu kavramların tanımlarını başkalarına bakarak, başkalarıyla birlikte en ince ayrıntısıyla değerlendirip onlarla birlikte konuşup tartışıp çıkan fikirleri de medeniyetin getirdiği ölçülerde tenkit edip eleştirebiliriz. Her bir fikrin ortaya koyduğu düşünce, bilgi ve yaşam felsefelerini tanıma imkanına sahip olabiliriz. Böyle bir bakış açısı bize hayatın ne
Hayatımızın inişli çıkışlı olması zorluklarla birlikte kolaylıkları da beraberinde getirir. Bu kavramların tanımlarını başkalarına bakarak, başkalarıyla birlikte en ince ayrıntısıyla değerlendirip onlarla birlikte konuşup tartışıp çıkan fikirleri de medeniyetin getirdiği ölçülerde tenkit edip eleştirebiliriz.
Her bir fikrin ortaya koyduğu düşünce, bilgi ve yaşam felsefelerini tanıma imkanına sahip olabiliriz. Böyle bir bakış açısı bize hayatın ne kadar zor veya kolay geçtiğini gösterdiği gibi bu cümlede ki sorularla da bizi muhatap edebilir. Bu aslında hayatın içinde verilen bir yaşama mücadelesidir. Diğer insanlarında birliktelik esasında her türlü şartlarda kendi yaşam kavgasını verdiği bir arenadır aslında. Böyle bir ortam bize hayatın bir başka gerçeğini de göstermektedir.
Hayat yaşarken başka bir anlam ifade edebileceği gibi, aklımıza gelen ve cevap bekleyen sorularla da başka bir anlam taşıyabilir. Bu meseleyi bir kaç soru ile ifade etmeye çalışalım?
Dünya hayatı neden bu kadar zor?
İnsanların acıları ve üzüntüleri neden bu kadar çok olmakta?
Dünyada paylaşılmayan veya sebepsiz yere çıkan problemlerin sebebi nedir?
İnsanların birbirine kötülük yapmak için yarışmasının gerçek manası nedir?
İcraata konmuş politika ve stratejilerin neticesinde, dökülen kanların, yurtlarından kovulan insanların, yaşam mücadelesinde ortaya çıkan problemlerin çözülememesinin ana kaynağı nedir?
Dünyada bölgesel veya coğrafi anlamda huzurlu bir ortam neden bulunmamaktadır?
İnsanlar arasında ki nefretin kaynağını bulup kaldırmak için yapılan çalışmalar var mı dır yok mudur? vb.. soruları çoğaltmak tabii ki mümkündür.
Yinede böyle soruları veya kan donduran kötülükleri ifade etmek bile gerçekten zor bir durumdur.İnsanlar nefret dolu bir ortamı oluşturabileceği gibi insanın kendi cinsinden olan bir insana düşmanca tavırlarını hangi yollarla ifade etmek mümkün olabilir.İnsanın zorluklarla karşılaşması, insanın taleplerinden ortaya çıkan hatalarından kaynaklanırken bunlarında vaktinde ve zamanında yerine getirilmemesi de zorluk derecesini büyütmektedir.
İyi bir kariyer, iyi bir iş, iyi bir aile, başarılı bir yaşantı, kendini sevdirmek hayatın zorluğuna karşı verilen bir mücadeledir. Bu mücadelede en önemli değer demokrasi ortamının hazırlanması ve onu korumaya çalışmak olmalıdır. Bunun içinde yapıcı tenkit gibi değerlerin kabul görmesi, sindirilmesi, hoşgörü ölçüsünde karşılanması, şahsiyete yönelik hakaretler yapılmadan hareket edilmesi demokrasinin oturmasında ona güç kuvvet ve anlam kazandıracaktır.
Demokrasi bireysel haklar ile çoğunluk haklarına dayanır. İnsan özgürlüğünü koruyan uygulamalardan oluşan demokrasi, özgürlüğün vicdanlarda kurumsallaşmasıdır. Çoğunluğun istekleri doğrultusunda bireylerin temel hakları da korunur. Demokrasi insan haklarının özgürce uygulandığı ilkelerdir. Bu tanım çerçevesince insanın özgürce yaşamasıdır aslında demokrasi.
Demokrasinin olduğu yerde de hukuku oturmuş devlet vardır.Devletin hukuka bağlı sağlam yapısı altında insan yaşamı güvence altına alınarak korunmakta.İnsan özgürlükleriyle hayat bulmakta. Hayatında yaşadığı demokrasisini de gerçekleştirmektedir.
Devlet yasa ve kanunları ile insanın haklarını insandan önce savunuyor ve koruyorsa, devlet insanla beraber hareket ediyor, onun yanında olduğunu da gösteriyor demektir. Buralardan gelecek tenkitleri de açık bir şekilde kabul ettiği gibi eksik gördüğü yanlarını da tamamlıyordur. Modern ve gelişmiş ülkelerde bunu hayatın her alanında görmek mümkün olabilmektedir.
Kapalı ülkelerde bunu görmek mümkün olmadığı gibi istemekte mümkün değildir. Buralarda yaşayan insanlar bile kendilerini böyle bir kapalı toplumda hayatın bir parçası şeklinde yaşamaya alıştırmışlardır. Devletin o korumuş olduğu tabuların içine girerek kendilerini dış dünyaya da kapatmışlardır. Hiç kimsenin böyle toplumlarda tenkit veya eleştirilmeye tahammülü yoktur. Sıra kendileri için tenkit etmeye geldiğinde ölçülü veya insaflı olanı bulmakta çok zordur. Herkes bu noktada çok acımasızdır.
Zamanla bu tenkitler yalan ve iftiralara doğrudan güzergah bulmaktadır. Böyle durumlar gerçekleşip çoğaldıkça insan hakları da ayaklar altında kalmakta ve ezilmektedir. Tabii ki de insanların şeref namus haysiyet ve hassasiyetlerine dokunuyor olmalarını söylemekte abartı olmayacaktır. Demokrasinin olmadığı yerde insani değerlere saygıyı bulmak çok zordur. Bir bakıma çölde yaşayan bir bedevi yada amazonlarda ilkel şartlarda yaşayan medeniyetten uzak insanlar gibi hareket etmektedirler. Bu yaşam kalıbından hareket ederek kendi içimizde de böyle bir yaşamın olup olmadığını bir kaç soru cümlelerine vereceğimiz cevaplarla tespit etmekte mümkündür.
Evinize aniden hiç sevmediğiniz bir misafir gelse kapıdan içeri davet
edip içeri alır mısınız?
Çok konuşan veya konuşma üslubunu bilmeyen bir arkadaşınız arkadaş çevrenizin olduğu ortama gelse ve girmek istese aranıza almak ister misiniz?
Bir toplantı esnasında oğlunuzda bulunmuşken aniden bir kavga çıkartıyorsa davranışınız nasıl olmalıdır?
Devlet dairesinde çok önemli ve acil bir işinizin olduğu zaman diliminde memur bugün işimiz bitti son bir kişi alıp işini yapacağım diğerleri gitsin dediğinde tavrınız ne olur?
Aynı odada veya bir yolculuk esnasında nefret ve düşmanlık arasında kalan bir ilişkinizle yanınızdaki ile ne kadar beraber olabilirsiniz?
Sizin yanınızda dostunuzu eleştiren tenkit eden düşmanınızı da öven şahsa karşı göstereceğiniz davranış ve tavırlarınız nasıl bir şekil alır?
Bu gibi sorular karşısında kendileri gibi düşünmeyenleri katiyen hoş görmüyor aksine lanetleyenlerle karşılaştığınızda onlarla oturup kalkıyorsanız alacağınız kararlar tenkite, eleştiriye, demokrasiye ve bir arada yaşama birlikteliğinize karşı vereceğiniz sınavın tahammül sınırlarını veya gerçeğini ortaya koyacaktır.
Şayet bugün bile siz hala bu ölçüde bazı insanlarla uzlaşamıyor veya anlaşamıyorsanız demek ki demokrasi yokuşu aşılamamış, demokrasi kültürüne ve anlayışına henüz ulaşamamışsınızdır. Aynı zaman da bizim ve sizin aranızda ki kavga hala devam ediyor ve demokrasi de ki araçlardan birisi olan tenkit, eleştiri hala hazmedilememiş bir problem olarak durmaktadır.
Mehmet Akif’in şiirindeki ifadesi ile dersek:
Bu hissizlikle cemiyet yaşar derlerse pek yanlış
Bir millet göster ölmüş maneviyatı ile sağ kalmış
Bu sözler demokrasi kültüründen mahrum olduğumuzu hayatımızdaki demokrasiden de dün olduğu gibi bugün de mahrum yaşayacağımızı devam ettiği taktirde yarın da mahrum olacağımızı bunun yanında çok problemlerimizin ortaya çıkacağını bu problemlerle birlikte çok şeyin hazımsızlıklarla karşılaşacağını anlatmaktadır.
Size göre şu anda bile görülenler mutlaka vardır. Bana göre farklı olabileceği gibi aynı veya bir kısmı ortak da olabilir. Ben bana göre olanların bazılarını şöyle sıralamak isterim;
Gözünü hırs bürümüş insanlar, kavga etmek için problem üreten topluluklar, düşmanlık duyguları ile büyüyenler, nefret dolu bakışlar, öldürme duyguları ile bekleyenler, işkenceden zevk alanlar, kan dökme bahanesiyle tetikte hazır bekleyenler ve maddi manevi değerlerin ayaklar altına alınışını izleyenler. Bu yaraların iyileşebilmesi için bize düşen kendi tavırlarımızı davranışlarımızı üslubumuzu yeniden gözden geçirmektir.
Aynı zamanda demokrasi çerçevesinin sınırları içerisinde de diyalogla, insan haklarıyla, ahlaki insan ilişkilerini kullanarak tenkide de açık bir şekilde hayatımızdaki demokrasiyi devam ettirmeliyiz.Toplum ve insanlar olarak; birlikte, iç içe olduğumuz bu dünyada yaşantılarımızın sınır ve çizgileri içerisinde hayatımızdaki demokrasiyi yaşarken başkalarına karşıda aynı hoşgörü çizgisi içerisinde hareket etmeliyiz.
Aksi taktirde dünya hırs, hınç, kin, nefret ve düşmanlıkların kol gezdiği ortamlarda yaşanacak gibi görünüyor. Bu görünen hayat tarzında insanın yaşamı ne kadar kolaylaşır. Kolaylaşmayan fakat zorlaşan bir hayat tarzından zevk almak mutlu olmak ne kadar mümkün olacaktır.
Problemler ortaya koyan veya kavgalar meydana getiren bu hayat tarzı hayatımızdaki demokrasiyi zorlaştıracağı gibi kolaylaştırmayacaktır. Kolaylaşmayan hayat hastalıklarla yaşamın kendisidir. Diğer bir ifadeyle hayatımızdaki demokrasiyi zorlaştırmak ve sonunu hazırlamaktır.