DÜSSELDORF – Schleswig ve Holstein’ı, Danimarka krallığından kopardı. Ertesi yıl, 1865‘de, Holstein’ı işgal eden Bismarck, Alman Konfederasyonu’nun sona erdiğini ilan ederek Prusya ordularını Bohemya’ya sürdü. Sadowa’da, Avusturya ordusu yenilgiye uğramıştır. Savaşın ardından yapılan antlaşmayla Avusturya, Prusya’nın önderlik ettiği Kuzey Alman Konfederasyonu’ndan çıkartıldı. Bu çatışmalar sırasında Prusya’ya cephe alan Alman prensliklerinin üzerine giden Bismarck, bu prensliklerin topraklarını ilhak
DÜSSELDORF – Schleswig ve Holstein’ı, Danimarka krallığından kopardı. Ertesi yıl, 1865‘de, Holstein’ı işgal eden Bismarck, Alman Konfederasyonu’nun sona erdiğini ilan ederek Prusya ordularını Bohemya’ya sürdü.
Sadowa’da, Avusturya ordusu yenilgiye uğramıştır. Savaşın ardından yapılan antlaşmayla Avusturya, Prusya’nın önderlik ettiği Kuzey Alman Konfederasyonu’ndan çıkartıldı.
Bu çatışmalar sırasında Prusya’ya cephe alan Alman prensliklerinin üzerine giden Bismarck, bu prensliklerin topraklarını ilhak etti.
Bütün bu gelişmelerin sonucunda Orta Avrupa’da “Alman birliğini” bir federasyon çatısı altında toplamanın ilk atılımını attı. Hemen ardından halk tarafından seçilen temsilcilerden oluşan bir parlamento, Reichstag ve Alman Federasyonu’nu oluşturan devletlerin atadıkları temsilcilerden oluşan Federal Konsey, ‘‘Bundesrat‘‘ kurdu.
Bismarck, güneydeki Alman devletlerini de Prusya’nın denetimi altına almak istiyordu. Ama bunu sağlamak için Fransa’yla bir çatışma nedeni gerekiyordu. Görüldüğü gibi, Bismarck Avrupa‘da hakim ülke olmak için her yolu deniyordu.
1870’te Fransa, Kral Wilhelm’den İspanya tahtı üzerindeki haklarından vazgeçmesini, İspanya tahtına Prusya Hohenzollern hanedanından Leopold’ün getirilmesini istemesi, Bismarck’a aradığı fırsatı sağladı. Kral Wilhelm’in buna karşı çıkmasının ardından Fransa ve Almanya çatışma ortamına sürüklendi.
Fransa yenildi ve topraklarının bir bölümünü kaybettikten sonra savaş tazminatı ödemek zorunda kaldı. Bismarck bu savaşta henüz Alman birliğine katılmamış olan güneydeki Alman devletlerini de safına çekmeyi başarmıştır.
18 Ocak 1871’de Kral Wilhelm, Versailles Sarayı’nda ”Alman Kaiser’i” ilan edildi. Bismarck, yeni imparatorluğun ilk Şansölyesi olarak atandı. Yeni imparatorluk “anayasal bir monarşiydi,” yani imparatorun gücünün bir anayasaya tabi olduğu bir hükümet biçimi.
Büyüklüğü, askeri gücü ve hızla artan sanayileşme nedeniyle Almanya, Avrupa’daki en güçlü siyasi ve ekonomik dev olacaktı. Ancak, bu amaca ulaşıldığında, iç siyasi cephede sorunlar ortaya çıkacağınıda biliniyordu.
Bismarck bu durumu kontrol etmeye çalışıyor ve tehlikeli gördüğü Sosyalistlere, engeller koymaya başladı.
Hemen hemen aynı zamanda Katolik Kilisesi ve bağlı olduğu Orta Partisi ile savaşıyordu. Tam olarak bu nedenlermi Bismarck’ın sonunu getirdi bilemiyoruz, ama kesin olan birşey var, o da 1889 yılında yeni Kral 2.Wilhelmin Bismarck‘ı görevden alması.
Kısaca özetleyecek olursak, Bismarck ona takılan lakaba yakışır bir hayat sürdü.
Almanya, Otto von Bismarck’ın önderliğinde modern, birleşik bir ulus haline geldi. 1862-1890 yılları arasında Prusya’yı etkili bir şekilde, daha sonra da Almanya’yı yönetti.
Bir ustalık stratejisi olan Bismarck, Prusya önderliğinde çok önemli ilklere imza attı. Bir muhafazakar olan Bismarck, amaçlarını gerçekleştirmek için oy kullanma ve refah içinde bir devletin kurulması da dahil olmak üzere aşamalı reformlar başlattı.
Almanya’yı dünya gücüne dönüştürmek için Avrupa‘daki rekabet ortamını yönlendirdi, ancak bunu yaparken her iki Dünya Savaşı’nın temelini de atmış oldu.
Haber: Merve Tuna
