Alman ekonomisi ve kapitalist ahlak

Genelde Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinden baskıcı rejimlere yapılan silah ihracatında gündeme gelen bildik paradoks şimdilerde Leica ile yine gündemde. Bilenler bilir fiyatı cep yaksa da olağan üstü optik kalitesi ve zamana direnen dizaynı ile çoğu fotoğrafçının rüyasını süsler Leica kamera ve lensler. Leica ile Çinli çözüm ortağı Huawei doğru bir adım attı ve akıllı telefonların

PANORAMA - NEWS 20 Nisan 2019

Genelde Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinden baskıcı rejimlere yapılan silah ihracatında gündeme gelen bildik paradoks şimdilerde Leica ile yine gündemde.

Bilenler bilir fiyatı cep yaksa da olağan üstü optik kalitesi ve zamana direnen dizaynı ile çoğu fotoğrafçının rüyasını süsler Leica kamera ve lensler. Leica ile Çinli çözüm ortağı Huawei doğru bir adım attı ve akıllı telefonların fotoğraf yeteneğindeki çıtayı bir hayli yukarı çektiler.

Ancak Leica’nın çalıştığı reklam ajansı değirmenin suyunun nereden geldiğini unutmuş olacak ki mangal yürekli foto muhabirlerinin hikayesini konu edinen reklam/tanıtım filminde 4 Haziran 1989 yılındaki efsanevi Tiananmenprotestolarına büyük bir yer ayırmış.

Bilenler bilir Çin’in bu işlerde şakası yoktur. Bazı Avrupalı girişimcilerin aksine önce para değil, rejimin selameti derve yolunu ona göre çizer. Nitekim film ortalıkta dolaşmaya başlar başlamaz Çinliler hemen internetin fişini çekmekte gecikmedi. Görünüşe bakılırsa iş bununla kalmayacak, iki ortak arasında ciddi bir güven bunalımı imkân dahilinde.

Okurlarımız Huawei’nin Kuzey Amerika’da başına gelenlerihemen hatırlayacaktır. Almanya bugüne değin ABD’nin baskılarına rağmen Çinli telekomünikasyon devinin arkasında durdu, 5G ağındaki casusluk şüphesi karşılıklı güvencelerle bertaraf edildi. Bunda elbette Almanların geleneksel markası ile Huawei arasında yapılan birliğinin önemli bir payı var.

Alman tarafı işin ciddiyetini anlamış olmalı ki Çinlilerin tepkisini görünce hemen frene basıp, alelacele ‘filmin doğrudan kendilerine ait olmadığıaçıklamasını yaptı. Film internette meraklısı için hâlâ duruyor, ancak kabul edelim ki Almanlar bu ne şiş yansın ne kebap” düsturunu çok iyi hayata geçiriyor. İşin sırrı ne peki? İşin sırrı kapitalizmin mantığını iyi anlamalarında.

Bilmem kaçımız hatırlar? 2013 yılı Nobel Ekonomi Ödülü’nün sahibi olan Robert James Shiller 2016 yılında Zeit Onlineda* yayınlanan röportajında bu meseleyi gayet güzel izah etti.

Kapitalizmin acımasız gücünün fazla ahlaki davrananı yok edeceğini belirten Shiller, sadece hile yapmaya hazır olanların ayakta kalabileceği iddiasında bulunuyor. Söz konusu aktörlerin özünde ahlaki olduklarının altını çizen ünlü ekonomist, ancak gerçekleri görüp ona görehareket etmek durumunda kaldıklarını ifade eder.

Başta silah satışı olmak üzere sıkça gündeme gelen ekonomik çıkarlar, demokratik değerler mi tartışmasının her defasında nasıl karara bağlandığını görünce; Shillerin söyledikleri cuk diye yerine oturuyor. Birçok Alman ekonomi devi teoride ahlaki değerlerden ödün vermiyor, ancak işin ucunda para olunca ikilemi aşmanın yolunu bir şekilde buluyor.

*https://www.zeit.de/wirtschaft/2016-09/nobelpreistraeger-robert-shiller-kapitalismus-wirtschaft-oekonom-finanzsystem