Toptaş: Kadının beyanını esas almanın nelere yol açtığını da gördük

HABER MERKEZİ – Kadınların taciz suçlamasıyla karşı karşıya kalan yazar Hasan Ali Toptaş, yeni açıklamalarda bulundu. Suçsuz olduğunu öne süren Toptaş, bir taciz ve istismar olayında soruşturma açılması için kadının beyanının yeterli olduğunu ifade eden “Kadının beyanı esastır” ilkesinin “Türkiye’de birçok şeye yol açtığını” iddia etti. Toptaş “Kadının beyanı esastır ama bu iddiaların ciddi bir

PANORAMA - NEWS - 13 Aralık 2020 TÜRKİYE GÜNDEMİ

HABER MERKEZİ – Kadınların taciz suçlamasıyla karşı karşıya kalan yazar Hasan Ali Toptaş, yeni açıklamalarda bulundu.

Suçsuz olduğunu öne süren Toptaş, bir taciz ve istismar olayında soruşturma açılması için kadının beyanının yeterli olduğunu ifade eden “Kadının beyanı esastır” ilkesinin “Türkiye’de birçok şeye yol açtığını” iddia etti. Toptaş “Kadının beyanı esastır ama bu iddiaların ciddi bir şekilde incelenmesi gerek, öbür türlü ‘çamur at izi kalsın’a dönüyor” diye konuştu.

Milliyet gazetesine konuşan Toptaş’ın açıklamaları özetle şöyle:

Sizden bir özür geldi, bu özür metninde “fark etmeden, bilmeden, düşünmeden” ifadelerine yer verdiniz…

Sosyal medyadaki birçok şey gibi, maalesef yaptığım açıklama da yanlış anlaşıldı. Orada ben tamam, suçlamaları kabul ediyorum, özür dilerim demedim. Geçmişte fark etmeden, bilmeden, düşünmeden yaptığım bazı hareketlerim, bazı sözlerim yanlış anlaşıldı da birilerini incittiyse, birilerini üzdüyse ya da yaraladıysa bu insanlardan özür dilerim demeye çalıştım.

Ama incitme iddiaları taciz üzerinden yapılıyor. Siz neye karşılık özür diliyorsunuz?

Ben diyorum ki, ağzımdan çıkan bir söz ya da yaptığım bir hareket, jest kimilerinin gözünde taciz olarak algılanmışsa ve bu o kişileri kırmış, incitmişse özür dilerim. Bunu söylüyorum.

Suçlamaları kabul etmiyorsunuz ama bir anda 20 kadın birden taciz iddiasında bulundu. Bu durumu nasıl açıklıyorsunuz?

Yirmi kadın yok, kim saymış bunları bilmiyorum. Hepsi hakikaten kadın mı, isimleri cisimleri ne bunları da bilmiyorum. Sadece içlerinden birinin iddiasından haberdarım, o iddia da yalan, öyle bir şey yaşanmadı. Dediğim gibi, ötekilerin isimlerini bilmiyoruz. Yazılanların hepsini okumadım ama mesela içlerinden biri, “Gebze’deki imza gününde kitap imzalatırken beni eliyle taciz etti, şurama dokundu, buramı avuçladı” mealinde bir şey yazmış. Oysa ben Gebze’de hiç kitap imzaladım. Hiç gitmediğim bir yerde böyle bir şey nasıl olmuş. El insaf… Bazı suçlamalar da, ben de duydum, arkadaşım anlattı, arkadaşımın arkadaşına da… şeklinde uzayıp gidiyor. İnanılır gibi değil. Ama şunu bilsinler: Beni, edebiyatımı sosyal medya faşizmine kurban etmeye çalışan herkesle hukuk önünde hesaplaşacağız.

Kadınların sayısı önemli değil, sonuç olarak bir grup kadın bir gecede art arda sizin onları taciz ettiğinizi iddia etti. Bu bir tesadüf olamaz…

Tesadüf değil zaten. Şu ana kadar benim kulağıma gelen bazı haberlere göre bunun devamı gelecekmiş. Sanıyorum dün edebiyat dünyasından başka kişilere de aynı ithamlarda bulunmuşlar. Bunun organize bir şey olduğunu düşünüyorum, tetikçileri bilemem tabii. Belki şu an aynı organizasyonun içinde yer alanlar bilmediğimiz bir isme saldırıyor. Belki yarın bir başkasına da saldıracaklar. Kötü, çok kötü şeyler olacağını düşünüyorum.

Taciz ispatlanabilir bir şey değil. Sizin de bildiğiniz gibi kadının beyanı esastır. Ortada çok sayıda beyan var…

Evet, ispatlanabilir bir şey değil. Kadının beyanını esas almanın bu ülkede nelere yol açtığını da gördük. Ama ben suçlu değilim, sonuna kadar suçsuz olduğumu savunacağım. Gerçek mahkemelerde ve hukuk önünde. Kadının beyanı esastır ama bu iddiaların ciddi bir şekilde incelenmesi gerek, öbür türlü ‘çamur at izi kalsın’a dönüyor. Me Too hareketini tetikleyen olaylar patlamadan önce gazeteciler aylarca, senelerce araştırdılar. Tek telefonla, sadece iddiaların üzerine atlayarak değil. Masumiyet karinesi diye bir şey var, detaylı bir şekilde incelenmeden, araştırılmadan iftira atılması da