12 Kasım'da evine polis baskını yapılan Mahruki hakkında, 'yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' ve 'yargı organlarını aşağılama' suçlamasıyla soruşturma başlatılmıştı
AKUT’un kurucusu ve eski başkanı Nasuh Mahruki tutuklandı. Mahruki, X hesabından yaptığı açıklamada, “Dün savcı belli oldu, bu sabah savcılığa geldim ve ifade verdim. Gayet iyi geçti görüşme ancak tutuklanmaya sevk edildim. Hakimin karşısına çıkmayı bekliyorum” açıklamasını yapmıştı.
Mahruki, “Hukukun Üstünlüğü Endeksinde 173 ülke arasında 148. ülke, 45 Avrupa ülkesi içindeyse sondan ikinci ülke ve Seçim Dürüstlüğü Endeksinde 165 ülke arasında 123. ülke seviyesine düşürülen canım Türkiyem’den hukuk manzaraları” diye eklemişti.
Hakimlik tarafından, Nasuh Mahruki’nin tutuklanmasına karar verildi.
12 Kasım’da evine polis baskını yapılan Mahruki hakkında, ‘yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ ve ‘yargı organlarını aşağılama’ suçlamasıyla soruşturma başlatılmıştı.
Av. Gizay Dulkadir, karar sonrası sosyal medya hesabı X’te yaptığı değerlendirmede, “YSK’ya güvenmediğini beyan ettiği için Nasuh Mahruki’yi tutuklamışlar! Her gün biraz daha hukuktan, insan haklarından uzaklaşıyoruz. Hala “normalleşme” rüyası görenler, bu rüyadan ne zaman uyanacak acaba? Vermemiz gereken bir mücadele, topraklarımıza getirmemiz gereken bir adalet var!” dedi.
Mahruki, eşi Mine Mahruki aracılığıyla gözaltı kararı sonrası şu açıklamayı yapmıştı:
“Hakkımda savcılık tarafından bir soruşturma başlatılmadan yani birisinin şikayetçi olması veya re’sen yöntemle başlatılmış bir dosya olmadığı halde, usulüne aykırı şekilde, gece vakti evimin önüne sivil araçlarla ve sivil kıyafetlerle gelen, polis olduğu tahmin edilen 6-7 sivil kişiyle götürülmek istenmem ve tesadüfen evde olmadığım halde evimin karşısında sabaha kadar bekletilmeleri hukuka ve genel uygulamalara aykırı bir durumdur. Sivil polislerin giderken de herhangi bir resmi yazı, çağrı kağıdı vs bırakmadığını da eklemek isterim.
X platformunda sıradan bir düşünce ve yorum paylaşımı yaptığım bir tweet atmamdan dolayı eğer bir soruşturma açılacaksa, yapılması gereken şey polisiye yöntemlerle gecenin köründe çocuklarımı ve eşimi, biricik ailemi korkutup gözdağı vererek ve bugüne dek hiç böyle bir şey görmemiş sakin sokağımızda yaşayan komşularımızı da huzursuz ederek baskın yapmak değildir.
Benim yerim belli, yurdum belli, doğma büyüme bu adresteyim. Cumhuriyet’in ilk bankacılarından ve ilk İnşaat mühendislerinden olan büyükbabamın bizzat kurduğu mahallede, bizzat inşa ettiği evde tam 62 yıldır yaşıyoruz.
Bu konu normal şartlarda Basın Savcılığının yürüttüğü sıradan bir soruşturma olacakken, cinayet işlemiş veya kaçmış bir suçluymuşum gibi garip ve rahatsız edici polisiye yöntemlerle evime baskın yapılması ve hakkımda böyle bir kural dışı sürecin yürütülmesi hiçbir resmi ve yasal uygulamayla bağdaşmıyor. Bu gayrı ciddi ve kişisel uygulamayı protesto ediyorum.
Burada olması gereken yöntem, devletin resmi kurallarını işleterek, ilgili kişiyi yazılı davet usulüyle ifadeye çağırmaktır. Oysa sanki olağanüstü bir suç işlemişim gibi apar topar, polis olduğu bile belli olmayan sivil kişilerle gece vakti baskınla adam yakalatmaya kalkmak ne kadar hukuka ve toplumsal barışımıza uygun bir durumdur, bunu da kamuoyunun takdirine bırakıyorum.”