Yolculuk ne zaman biter?

Ancak hiç kimse seyirci değil, bizzat oyuncunun kendi- sidir bu hayat oyununda. Herkes kendisine sadece bir kez verilen bu oyun hakkını çok iyi değerlendirmelidir. İnsan, yaşamındaki oyunculuğun hakkını iyi verirse, çok uzun süreli bir mutluluk elde eder. Kimi bugün çocuk olur, kimi yarın. Kimi yarın âşık olur, diğeri başka bir gün. Kimi bugün hastalanır, kimi

DR. HULİSİ YAVAŞ 07 Temmuz 2019 TOPLUM-SAĞLIK
Ancak hiç kimse seyirci değil, bizzat oyuncunun kendi- sidir bu hayat oyununda. Herkes kendisine sadece bir kez verilen bu oyun hakkını çok iyi değerlendirmelidir. İnsan, yaşamındaki oyunculuğun hakkını iyi verirse, çok uzun süreli bir mutluluk elde eder.
Kimi bugün çocuk olur, kimi yarın. Kimi yarın âşık olur, diğeri başka bir gün. Kimi bugün hastalanır, kimi yarın. Kimi şimdi evlat sahibi olur, kimi başka bir zaman. Herkes başka başka zamanlarda benzer hayat deneyimlerini yaşar. Peki, bu koşuşturmaca içerisinde yolculuk ne zaman biter? Cevaplar farklı farklıdır:

 

“Yolculuk bitmez.” “Ölünce.”  “Amacına ulaşınca.

“Pes edince.” “Yolculuktan bıkınca.”

“Yolculuk bitmez. Biri biter biri başlar.” Oysa asıl cevap şudur: “Durduğun zaman!”

Evet, yolculuk durunca biter. Ancak tekrar hareket ederseniz yolculuk devam eder. Şu an tekrar harekete geçme zamanıdır. İnsanları birbirlerinden farksız birer varlık yapma- ya gece gündüz çalışan bir dünyada, her insanın kendisi olarak kalabilmesi, dünyanın en zor savaşını vermesi demektir.

Bu savaş bir başladı mı, artık hiç bitmez. Kaynaklarından fışkırırken zayıf olan suların, yavaş yavaş güçlenmesi gibi insan da sonunda okyanusa kavuşur. Bu kitap senin öykündür. Okyanusa kavuşmanın, onda yok olmanın ve sonsuzluğa ermenin öyküsü.

Her şeyden evvel bilinmelidir ki bir şeyleri değiştirmek isteyen insan, önce kendinden başlamalıdır. Önemli olan ilk adımı atabilmektir. Binlerce mil sürecek yolculuk bile tek bir adımla başlar.

Bu yola çıkarken hatalarına hayı şanmakla zaman kaybetme, onlardan ders al ve arkana bakma. Zamanını ve sözlerini dikkatsizce kullanma. Çünkü ikisi de geri alınamaz. Bu yaşam yolculuğunda aradığın kişi sensin. Senden başkası değil.

Babil’in yalnızca iki doğal kaynağı vardı: Çorak bir toprak ve ırmağın suyu. Babilli mühendisler ırmaktan aldıkları suyu, barajlar ve büyük sulama kanallarıyla dağıttılar.

Bu kanallar çorak vadiden geçerek kurak topraklara can suyu götürdüler. Dünyanın daha önce hiç görmediği bu sulama kanallarının ödülü, bereketli topraklar oldu. İnsan çorak bir toprak- sa, sözler sudur. Sense mühendis…

Bu kitap sırtı yere gelmiş ve yenilgiye uğramış insanın yeniden doğuşunun hikâyesidir. Onun öze geri dönüş yolculuğu, kayıp bütünlüğünün arayışında yeni bir göç hareketidir. Bu yolculukta yol alabilmenin ilk şartı insanın içinde bulunduğu kölelik halinin farkına varmasıdır. Ruhunu bedenine hapsettiğinin farkına varması…

Bu kitap aynı zamanda bir harita, bir kaçış plânıdır. Sıradan bir insanın, dünyanın uyutucu kurgusundan, var oluşun matem ve suçlama dolu betimlemelerinden, programlanmış yazgıların derin izlerinden kaçarak kurtulmayı nasıl başara- bildiğini göstermektir. Bu kitapta gösterilen yol, somon balığının akıntıya rağmen tersine izlediği yol gibidir; yorucu, korkunç ama keyişi, harika ve de gerekli.

Bu kitap yıllar süren bir çalışmanın hikâyesidir. Sıra dışı bir varlıkla yapılmış çalışmanın hikâyesi. O varlıktan inanılmaz bir görev emri aldım. Sonradan anladım ki bu emir, benim için bir ödülmüş.

Bireysel bir devrim düşledim. Evrensel bir okul, sınırları olmayan bir üniversite… İnsanı içindeki kargaşadan, şüpheden, korkudan ve acıdan sonsuza dek kurtarmaya, eski insanlığın zihinsel paradigmalarını alt üst etmeye muktedir bir devrim.

Bir arada yaşayan insanları uyum altına almak için dersler verecek bir okul düşledim. Bu öze dönüş yolculuğun- da birçok yükten kurtulmam gerekti; vasat düşünceler, vasat Şkirler, olumsuz hisler, batıl inançlar, elden düşme yargılar… Benliğimin en karanlıkta kalmış yerlerini belirlemek, onlara meydan okuyup onlarla savaşmak için kendimi fethetmek zorunda kaldım.

Hiçbir politik, dinî veya felsefî sistem, toplumu dışarıdan değiştiremez. Bizi dünya çapında bir iyileştirmeye tâbi tutup daha anlayışlı, daha samimi ve daha mutlu bir uygarlık haline getirebilecek yegâne şey, yalnızca bireysel bir devrimdir.

Dünyanın tüm problemlerinin yegâne sebebi, insanın negatif düşünme ve hissetme alışkanlığıdır. “Ben” insanın içinde yaşadığı ayrılıktır, yalanlar ordusudur. İnsan, ancak kim olduğunu biliyorsa “Ben” diyebilir. O halde kendini göz- le, kim olduğunu bil.

Kendine karşı ayaklan ve kendi devrimini gerçekleştir. Bir insan, dirilişinden önce mutlaka ölmelidir. Ölmek, ıstırabın egemen olduğu bir dünyadan uzaklaşmak, daha üst bir düzeyde ortaya çıkmaktır. Seninle hedeşnin arasına girecek her engeli devir. Bu yolculukta uyman gereken ilk kural, çok az şey taşımandır. Varlığını yüklerinden kurtarmak için çok çalışman gerekir. Kendini gözleyebiliyor- san, düzelişin de kendiliğinden gerçekleşecektir.

Sorularınız için Aile Danışmanı Hulusi Yavaş: [email protected]