Taziye nedir? Taziyede nelere dikkat edilmelidir?

Taziye nedir? Taziyede nelere dikkat edilmelidir?

Taziyede uyulması gereken bazı görgü kuralları şunlardır: Bela ve musibete uğramış aileyi ziyaret edip acılarını paylaşmak, teselli etmek sünnettir. Buna taziye denir. Musibete uğramış kişilerin acılarına ortak olmak insanlığımızın ve Müslümanlığımızın gereğidir. Taziye, evinden cenaze çıkan veya büyük bir musibete uğrayan aileyi ziyaret edip, üzüntü ve kederlerini hafifletmeye çalışmaktır. Cenaze gömüldükten sonra, yakınları üç gün

PANORAMA - NEWS 24 Kasım 2024 YAŞAM

Taziyede uyulması gereken bazı görgü kuralları şunlardır:

  • Bela ve musibete uğramış aileyi ziyaret edip acılarını paylaşmak, teselli etmek sünnettir. Buna taziye denir. Musibete uğramış kişilerin acılarına ortak olmak insanlığımızın ve Müslümanlığımızın gereğidir.
  • Taziye, evinden cenaze çıkan veya büyük bir musibete uğrayan aileyi ziyaret edip, üzüntü ve kederlerini hafifletmeye çalışmaktır.
  • Cenaze gömüldükten sonra, yakınları üç gün boyunca oturup taziye ziyareti için gelenleri kabul etmelidir.
  • Taziyeye gelen herkes kabul edilmeli, küslükler unutulmalıdır.
  • Taziye geciktirilmemelidir. Taziyeye gidecek olanlar, ilk üç gün içinde cenaze evine gitmelidir.
  • Ashabdan bir zat, birkaç gün mescidde görülmeyince, Resûlüllah Efendimiz sordular. Çocuğunun vefat ettiği için gelemediği haberini alınca da şöyle buyurdular: “Ne duruyorsunuz öyleyse, kalkın, gidip kardeşimizi ziyaret edelim, tâziyede bulunalım…” Hep birlikte gidip tâziyede bulundular.
  • Hasta ziyaretleri ve taziyeler, bizlere sevap kazandıran, kardeşliğimizi perçinleyen güzel âdetlerdendir. İhmâl edilmemeli, yaşatılmalıdır. “Musibete uğrayanı teselli eden, onun sevabı kadar sevap kazanır.” (Tirmizi)
  • Resûl-i Ekrem Efendimiz şöyle buyurdu: “Bir müslümanın diğer müslüman üzerindeki haklarından biri de bir musibete mâruz kaldığında tâziyede bulunmasıdır.”
  • Taziyeye gelen kişi, bütün samimiyetiyle cenaze sahibinin yanında olunduğunu hissettirmelidir.
  • Taziyede adabı muaşeret dediğimiz görgü kurallarına dikkat edilmeli, taziye geciktirilmemelidr. Çok uzaktan, başka ülkeden gelinecekse bir hafta olabilir.
  • Tâziye ziyaretleri, ilk üç gün içinde yapılmalıdır. Daha sonra yapılacak ziyaretler, zamanı geçmiş tâziye ziyâretleri olarak ifade edilir. Üç günden sonra yapılacak ziyaretlerde ölüyü ve ölümü sık sık sohbet konusu yapıp derdi deşelemek uygun olmaz. Eve ilk girişte uygun bir şekilde baş sağlığı dileğinde bulunulur, sonra başka konularda sohbet edilir.
  • Cenaze sahipleri o üzüntü ve keder günlerinde yemek yapamaz, gelen giden ziyaretçilere ikramda bulunamazlar. Bunun için komşular, üç beş gün yemek getirip, sofra kurarlar. Böylece onların dertlerine ortak olduklarını, kardeş olduklarını fiilen gösterirler.
  • “Ölenle ölünmüyor” fakat geride kalanların acısına ortak olmak, elemlerini hafifletmeye çalışmak önce insani sonra da İslami bir görevdir.
  • Taziyenin hikmeti, acı ve üzüntü içindeki kalbleri ferahlatmak, yalnız olmadıklarını bildirmek ve kalblerindeki ateşe su serpmektir.
  • Taziyede cenaze yakınlarını yoracak, masrafa sokacak, kalblerini kıracak her türlü söz ve davranışlardan uzak durulmalıdır.
  • Taziye evinde karşılaşan dost ve arkadaşların kendi aralarında sohbete dalmaları, kahkaha ile gülmeleri uygunsuz davranışlardır.
  • Taziyede ne söylenir? “Allah, mevtamıza rahmet eylesin. Kabri nur, makamı Cennet olsun. Sizlere de Rabbim sabr-ı cemil, hayırlı, uzun ömür versin. Başınız sağ olsun.„ şeklindeki dilek, dua ve temennilerde bulunmak âdet haline gelmiştir.
  • Hz. Peygamber’imizin (sav), ” Ölülerinizin iyiliklerini anın, onların kötülüklerini zikretmen kaçının.” ( Ebû Dâvûd, Edeb, 42) sözü, ölünün arkasından iyiliklerini konuşmayı, cenaze yakınlarını üzecek her türlü söz ve davranıştan kaçınmayı özetlemektedir.
  • Tâziyede, merhumun iyi taraflarından bahsetmeli, güzel hâtıralarından söz edilmelidir. Kötü hatıralar ve kötü rüyalar anlatılmamalıdır. Resûlüllah Efendimiz: “Mevtânızı hayırla yâdediniz…” buyurmak suretiyle bu hususu bizlere hatırlatmıştır.
  • Ölünün hatıralarından ve güzel meziyetlerinden bahsederken de aşırıya kaçmamalıdır. “Ölen şöyleydi, böyleydi, şöyle halleri vardı” şeklinde abartılı ve mübalağalı, yalan anlatımlardan kaçınılmalıdır.
  • Ölü için bayram günlerinde düzenlenen yeniden taziye adetleri, helva, çörek dağıtmak, İslam’a ve sünnete aykırı davranışlardır.
  • Taziye evinde futbol, politika gibi gereksiz tartışmalar yapılmamalıdır. Çünkü, taziye evi, ölü evidir. Kur’an okuyup, dua yapılma mekanıdır.  Daha çok, ölen kişinin yakınlarına sabır tavsiye edilmeli ve bu anlamda kısa konuşmalar yapılmalıdır.
  • Taziye evlerinde verilen yemek, uzaktan gelenler ve aç olanlar içindir.
  • Bilhassa, sabah kahvaltısını, öğle ve akşam yemeklerini ölü sahibine yükleyerek, cenaze evini karın doyurma yerine dönüştürmemeliyiz.
  • Ziyaretçilerin kahkaha ile gülmeleri, espri yapmaları, hem ölüye, hem de ölü sahiplerine saygısızlıktır.
  • Taziye uygun vakitte yapılmalıdır. Sabahın erken saatlerinde veya akşamın geç saatlerinde gidilmemelidir.
  • Taziyeye gelenlerin çetelesini tutmak, falan geldi, filan gelmedi demek yanlıştır. Allah, gelenden de, gelmeyenden de razı olsun demelidir.
  • Taziyede “sakın ha! Ağlamayın, ölü azap görür, üzülür şeklinde” akla hayale gelmedik sözler yanlıştır.
  • Ölüye ağlama konusu sünnette vardır. Resulullah (sav)’in bile, oğlu İbrahim’e ağlaması karşısında ” Ya Resulallah sen de mi?” denildiğinde: ” Şöyle buyurur: ” Göz yaşarır, kalp üzülür fakat biz Rabbi’mizin razı olacağı sözlerden başkasını söylemeyiz.” buyurmuştur. Ağlamak kalbteki merhametten ileri gelir. Ağlamak günah olmaz. Bağırıp çağırıp, isyan etmek günahtır.
  • Rabbim!.. Tüm ölmüşlerimize rahmet eylesin, ölü sahiplerine sabr-ı cemil ihsan buyursun!