Karl Marx: Cehalet, ayrıcalıklı sınıfın ustaca kullandığı bir silahtır

TRİER – Karl Marx denince akla ilk gelen şey komünizm oluyor. Ve bir o kadarda meşhur olan kitabı “Das Kapital.” En büyük düşünürlerden sayılan Marx’ın öne sürdüğü ideoloji, Dünya politikasında değişimlere neden oldu. Marx, komünizmin ilk ve en büyük temsilcilerinden birisidir. Ayrıca filozof ve ekonomisttir. Böyle bir ideolojiyi Dünya çapında meşhur eden kişinin hayatı nasıl

PANORAMA - NEWS 24 Nisan 2018 YAŞAM

TRİER – Karl Marx denince akla ilk gelen şey komünizm oluyor. Ve bir o kadarda meşhur olan kitabı “Das Kapital.” En büyük düşünürlerden sayılan Marx’ın öne sürdüğü ideoloji, Dünya politikasında değişimlere neden oldu. Marx, komünizmin ilk ve en büyük temsilcilerinden birisidir. Ayrıca filozof ve ekonomisttir.

Böyle bir ideolojiyi Dünya çapında meşhur eden kişinin hayatı nasıl geçmiş olabilir?

Marx, Almanya’nın Trier şehrinde 5 Mayıs 1818’de dünyaya gelen 9 çocuklu ailenin üçüncüsüdür.

Doğduğu zaman, Dünya ne haldeydi? Doğduğu ülke Almanya ne vaziyetteydi?

Almanya ve Avrupa’da çalkantılı bir dönem sürüyordu. O yıllarda yeni yeni sanayileşme gerçekleşiyor ve insanlar krallıklardan yıllarca gördükleri baskı ve zulme dur deme çabasındaydı. Herkes ayrı bir devrim yapma peşindeydi.

Marx, Avrupa’nın da çalkantılı olduğu, yeniliğin dört gözle beklendiği ve kiliselere karşıt olunduğu bir dönemde dünyaya geldi.
Aslen Yahudi olmasına rağmen, avukat olan babası işini kaybetmemesi için, o zamanın baskısı sonucunda Yahudilikten vazgeçip, Protestanlığı seçti.

Marx, eğitimli bir aileden geliyordu. Din değiştirince mesleğini de devam ettireceğini zannediyordu. Evet ilk olarak da zaten öyle oldu. Bonn Üniversitesine başladı, ama felsefeye olan merakı daha baskın olunca, o alana yöneldi.

Ardından gazeteciliğe yoğunlaşınca ilgisini köylülerin yaşadığı olumsuz hayat şartları çekti. İnsanların bu olumsuz durumu karşısında yazmış olduğu kısa makaleler, o zamana hükmeden otoritenin tepkisine neden oldu.

Endüstriyel devrimi en yakından yaşadı. El işciliği kalmamıştı, fabrikalar insanların yerini alıyordu. O zamanlarda fabrika sahipleri Marx’a göre kapitalistti. Çünkü hep daha fazla para kazanıyorlar ve aynı zamanda çalışan binlerce insanın hakkına giriyorlardı.

Yazdığı gerçekler iktidarın hoşuna gitmediği için baskı görmeye başladı ve bu nedenle Paris’e gitti. Paris, sosyal devrimlerin olduğu yerdi, burada daha özgürdü. Ama burada da uzun bir zaman kalmasına müsaade edilmedi.

Paris’te bulunduğu dönemlerde Friedrich Engels ile tanıştı, daha sonra bu ikili birlikte 21 Şubat 1848‘de “Komünist Manifesto” adlı yazı kaleme aldılar. Yayımlanan bu yazı, komünizmin ilk bildirgesi olarak biliniyor. Londra’da bulunduğu dönemde hayatı yoksullukla geçti. Arkadaşı Engels ona maddi olarak destek verdi.

“Das Kapital’’ kitabını Londra’da bulunduğu dönemde yazdı. Kendisi hayattayken bu kitap çok anlaşılmamıştı. Marx’ın ölümünden sonra Engels, kitapla yakından ilgilendi. Kitabı, Marx’ın kızı Eleanor ile birlikte basıma uygun hale getirdi.

Marx’ın ilginç bir yönü^de fiziki görüntüsüydü. Taranmamış koyu saçlar, geniş ve fazla olan sakallarıyla birlikte esmer tenli olmasıydı.

Evet Marx, işçiler için hep örnek alınabilecek birisi oldu ve fikirleri birçok ülkede devrimlere neden oldu. Ama 1917 yılında gerçekleşen Rus devrimine ve daha sonraları meydana gelen politik değişime tanıklık edemedi. Şimdilik komünizm birçok ülkede yaşanıyor, ama Marx’ın ilk bahsettiği gibi değil.

“Cehalet, ayrıcalıklı sınıfın ustaca kullandığı bir silahtır.”

Yorum: Merve Tuna