Gurbetçilerin ‘dindarlıkları ölçüldü’…Çarpıcı sonuçlar!

HABER MERKEZİ – Araştırmaya göre, dindarlık en çok Türk kökenli göçmenler arasında belirgin. Nitekim ankete katılan Türk kökenli göçmenlerin yüzde 82’si kendilerini “oldukça dindar” olarak tanımlıyor. Bu katılımcıların yaklaşık yarısı her gün ibadet ettiklerini ifade ediyor. Usuma isimli araştırma şirketi tarafından Ekim 2018 ile Şubat 2019 tarihleri arasında gerçekleştirilen anket çalışmasında 3.003 kişiye telefon yoluyla

PANORAMA - NEWS 29 Ocak 2021 YAŞAM

HABER MERKEZİ – Araştırmaya göre, dindarlık en çok Türk kökenli göçmenler arasında belirgin. Nitekim ankete katılan Türk kökenli göçmenlerin yüzde 82’si kendilerini “oldukça dindar” olarak tanımlıyor.

Bu katılımcıların yaklaşık yarısı her gün ibadet ettiklerini ifade ediyor.

Usuma isimli araştırma şirketi tarafından Ekim 2018 ile Şubat 2019 tarihleri arasında gerçekleştirilen anket çalışmasında 3.003 kişiye telefon yoluyla çeşitli sorular yöneltildi.

Katılımcılar göçmen olmayan 1.001 Alman, göçmen kökenli Almanlar (1.001) ve Almanya’da yaşayan yabancılardan (1.001) oluşuyor. Bu çalışma aynı zamanda göç geçmişi olmayan Almanlar ile dört büyük göçmen grubunu oluşturan Rus, Polonya, Türkiye kökenli göçmenler ve 1 Ocak 1993’ten sonra Doğu Bloku ülkelerinden Almanya’ya göç eden Alman kökenli göçmenler (Alm. “Spätaussiedler”) arasında çeşitli konular hakkında karşılaştırma yapılabilmesine olanak sağlıyor.

Göçmen Kökenli İnsanlar Daha Geleneksel Tutumlara Sahip

Öte yandan araştırma, göçmen kökenli insanların daha geleneksel tutumlara sahip olma eğiliminde olduğunu gösteriyor. Ankete katılan tüm göçmen grupların ötenazi konusundaki olumsuz tutumları ve üç yaşın altındaki çocuklara evde bakılması gerektiği yönündeki yaygın kanaatleri de geleneksel tutumla açıklanıyor.

Özgür bir birey olmanın ve özgür bir topluma sahip bulunmanın en temel koşullarından biri olan ifade özgürlüğü de ankette yer verilen konular arasında. Ankete katılan Türk kökenli göçmenlerin yüzde 90’ı ifade özgürlüğünün kendileri için çok önemli olduğunu belirtirken bu, diğer katılımcı gruplar ile mukayese edildiğinde de oldukça yüksek bir oran olarak göze çarpıyor.

Öte yandan Türk kökenli göçmenler basın özgürlüğü konusunda da benzer hassasiyete sahip. Nitekim basın özgürlüğünü önemli bulduğunu ifade eden Türk kökenli göçmenlerin oranı yüzde 80 olarak tespit edilmiş. Diğer taraftan Türk kökenli insanların yüzde 80’i inançlarının -hakaret yoluyla yapılan saldırılardan- daha iyi korunmasını istiyor.

Araştırma, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü konusunda Polonyalı ve Rus kökenli göçmenlerin diğer gruplara kıyasla daha düşük hassasiyete sahip olduklarını ortaya koyuyor. Rus kökenli göçmenlerde gösteri hakkını önemli bulanların oranı yüzde 40 ve bu oran diğer gruplara nazaran daha düşük bir seviyede.

Araştırma, göç geçmişi olmayan Almanlar açısından dindarlık ile demokrasiye ve sosyal devlete yönelik tutumlar arasında bazı sistematik bağlantılar olduğu tespitinde de bulunuyor. Bireyde dindarlık düzeyi arttıkça toplumsal cinsiyet eşitliğine dair hassasiyetlerde de azalma gözleniyor.

Dinî İnançlara Karşı Genel Bir Hoşgörü Hâkim

Diğer yandan araştırma, tüm dinî inanç, düşünce ve yaşayışlara karşı genel bir hoşgörünün varlığından söz ediyor. Katılımcılara göre farklı inançlara sahip insanlarla temas kurmak, bir kilisede veya camide düzenlenen etkinliğe katılmak herhangi bir sorun teşkil etmezken, mesele aileyi ilgilendiren bir hâl aldığında hoşgörü düzeyinde bir düşüş yaşandığı belirtiliyor.

Buna örnek olarak Polonya ve Türk kökenli olanların, kızlarının bir Yahudi ile evlenmesine rıza göstermeyeceği ifade edilirken Polonya kökenli insanların çoğunun, Müslüman bir damadı istemeyeceği kaydediliyor.