Bu hayat içerisinde dost diyebileceğin kaç insan kaldı ki?

Dünyaya baktığımızda onun hareket halinde olduğunu ve güneşin etrafında döndüğünü astronomi ilminin sayesinde öğrenmişizdir. Bu bilgilerin dışında, izlediğimiz belgesellerde onun hareket halindeki dönüşlerini de görmüşüzdür. Dünyada bulunan canlıların da hareket halinde olması bizlere hareketli bir yaşamın var olduğunu kanıtlamaktadır. Bununla birlikte insanlar olarak, sakin bir hayat yaşamak, normal sayılabileceği gibi, hayatın içinde aktif bir şekilde

K. KEMAL METE 08 Ekim 2018 YAŞAM

Dünyaya baktığımızda onun hareket halinde olduğunu ve güneşin etrafında döndüğünü astronomi ilminin sayesinde öğrenmişizdir. Bu bilgilerin dışında, izlediğimiz belgesellerde onun hareket halindeki dönüşlerini de görmüşüzdür. Dünyada bulunan canlıların da hareket halinde olması bizlere hareketli bir yaşamın var olduğunu kanıtlamaktadır.

Bununla birlikte insanlar olarak, sakin bir hayat yaşamak, normal sayılabileceği gibi, hayatın içinde aktif bir şekilde bulunmamak, sağlıklı insanın yaşam mücadelesindeki tarzı şeklinde görülmemektedir. Bu yaşantı esnasında dikkat edilmesi gerekenlerden biride uygulama alanı bulduğumuz prensiplerimizin devam ettirilmesidir.

Doğruluk, yalan söylememek, hakaret etmemek ve buraya yazamadığımız herkesin kendine göre uyguladığı bu prensiplerin yaşamınızda yerini mutlaka bulması ve örnek alınacak bir yaşantı haline gelmesi gerekmektedir. İnsan bu değerlerle ayakta kalır. Bu değerlerle doğru bir şekilde yaşantısına çeki düzen verir. Hayat süreklilik arz ettiği için kontrollü bir takip de gerekmektedir.

Diğer türlü hadiseler bizi yalnız olmaya veya kendi başımıza kalmaya doğru götürür. Herkesin kendisini bazen yalnız hissettiği anları mutlaka olmuştur. Bugün yalnızlığı hissettiğim gibi başkaları da bazen yalnız olduğunu hissedebilir veya aklından geçirebilir. Bunu anlamak için çok çaba göstermeye gerek yoktur.

Farklı bir atmosfer ortamında kendi kendinize düşündüğünüzde, düşünceleriniz sizi oraya doğru yönlendirebilir. Bu düşüncelerin atmosferinde bir çok netlikler, farklı konular ortaya konulabilir. Bendeki düşünce yapısıyla, zihnimde oluşturduğum hedefte eski dostlar yer almaktadır.

Sürekli bir araya gelerek görüştüğümüz dostlarımız nerelerde acaba?
Bu hayat içerisinde dost diyebileceğin kaç insan kaldı ki?

Dost dediğin sert bir rüzgar estiğinde yanımızda dimdik duran değil midir?
Dün veya bugün arasındaki zaman diliminde kayıplara karışan ben miyim onlar mı belli değil!
Tanıdıklar çoğaldı ama dostlar eksildi. Varlığımız arttı değerlerimiz azaldı. Problemlerin çoğaldığı, çözümlerin olmadığı, dostların da bulunmadığı zamandayız artık. Zarar gören iki insan arasında var olan ikili ilişkiler, bana göre anormal, onlara göre her şey normal seyrinde.

Onların cephesinden mi bakmalıyım yoksa kendi cephemden mi?
Kendi yaşadığım hayat tarzıma bakınca söylenecek neyim var bilemiyorum, yinede herkes gibi ben de bir şeyler söylemek isterim. Doğruyu anlatır, doğruyu söylemeye çalışırız, dolambaçlı yolları dolaşmadan direk ve dosdoğru söyleriz. Dolambaçlı yollarda abartı çok olacağından konuşmaların içerisine yalan karışabilir. İnsan fıtratı yalanı sevmez, yalanın olduğu yerde de yanlış çok olacağı için yanlışı da arayıp bulmak her zaman mümkündür.

Yanlışın olduğu yerde ilişkiler bozuk plak gibidir, sesi bazen çıkar bazen çıkmaz. Bazende şahsın üslubuna takılmış olurlar. Böylece hep aynı nakarat devam eder durur. Yine de dediğimiz bir şeyler mutlaka olur. Her doğruyu her yerde söyleme gibi.
Neden ?
İnsanlar birden incinmesin. Seni beni kaba bir insan olarak görmesin.
Olur efendim.
Biraz da alkışlamanız gerekmiyor mu?
Lütuf buyurdunuz diyecektim ki!

Cevap geliverdi: Dostların etrafından kaçıp uzaklaşmasın. Ne kadar çok dostun var o kadar hayatı dolu dolu yaşarsın. Yoksa yalnızlığa mahkumsun artık. Etrafıma baktım durdum. Neredeler diye kalbimden ve hayalimden geçirdim. Durmuş gibi görünen yağmur şiddetini arttırarak tekrar başlamıştı. Tek başına, yağan yağmurla birlikte, sokakta yürüyorum. Ağır adımlarla ıslanmanın keyfini yaşıyorum. Yağmurla ve ben baş başa ona eşlik etme isteğimi yoksa onun bana uzattığı dostluk damlacıkları mı yürütüyordu o sokaklarda beni? Bunu anlamak ve bilmek çok zordu.

Şu da bir gerçekti ki yağan yağmurun altında iyice ıslanmıştım. Dostlarımın aramadığı, sormadığı yerde o bana ilaç gibi gelmişti. Düşüncelerim o kadar derindi ki Rahmetin yeryüzüne yağdırdığı yağmur damlacıkları gözyaşlarımla birlikte eşlik ediyordu. Yere bir inişi vardı. Kimseyi incitmek, kırmak istemediğini düşündürüyordu. Bu nasıl bir dosttu ki size bir doktor edasıyla yetişmiş kalbinizin derinliklerinden içeri girmiş ve derman olmuştu.

O tanelerin her birisi o kadar tatlıydı ki elbiselerimin ıslaklığına bile aldırış etmiyordum. Dostlarımız iyi gün anlayışı ile gülerken, eğlenirken yanımızda olurken çok iyi günlerimiz olmuştu elbet. Bugün dertlere, sıkıntılara, problemlere çare veya çözümler ararken onları görmek mümkün değildi artık. Dost yok, kim gelir ki yardıma. Yardımda yoklar, bugün olduğu gibi, yarında yoklar, dün olduğu gibi. Hayat onları benden beni onlardan uzaklaştırırken hatıralarıyla mazide kaldı.

Elbette bunlarda geçecek taşlar yerine de oturacak ama o dostların acısı galiba hiç silinmeyecek. İz bırakıp kalbimizin derinliklerinde kalacak. Dünya bir kere daha hissettirdi ki dost da yalan, mal da yalan, her şeyde yalan. Hayat senle birlikte tek başına kalan. Mücadelende, var olmanda kavgan da senin. Tek başına yaşamakta senin. Bugün yalnızlık çok acı geldi bana çaresi olmayınca nefes almak da mümkün değil anlaşılan. Yağmur çok hızlandı adımlarım yavaşladı.

Bir tek yanımda olan da o, anladım ki dünyada kalan da o, öldükten sonrada kabrimi ziyarete gelecek dost da yine o. Toprağa değen her damlası hissettirecektir dostluğunu. Onun dostluğu içtendir karşılık beklemez. Islatsa bile sevdirir kendisini bir dosttan daha öteye. Yağmur hızlandıkça hızlandı. Ortada kimse kalmadı. Kalan bir ben ve ıslak elbiselerim. Islandıkça elbiselerimi düşündüm. Ne bir dost aradım. Nede bir dost gördüm. Görünen tek dost o ki Rahmetten gelen yağmur damlacıkları.